Türk şarabı üç Michelin yıldızlı restorana girdi

Sonunda bir Türk şarabı üç Michelin yıldızlı bir restoranın şarap listesine girmeyi başardı.

Hem de üç Michelin yıldızlıların da en prestijlilerinden birine; Dünyanın en iyi ikinci, hatta kimilerince en iyi restoranı kabul edilen Londra yakınlarındaki The Fat Duck’ın şarap mönüsüne.

Çarşamba günü, Türk şarapçılığı için bir milad olan bu zaferin şerefine The Fat Duck’ta verilen yemek davetindeydim. Türk şarapçılığının bu başarısında bir nebze de olsa payım olduğundan, önce Kayra’nın Imperial şarabının The Fat Duck’ın şarap listesine girişinin kısa öyküsünü aktarayım.

Geçen yıl haziran ayında Türkiye’den neden üç Michelin yıldızlı bir restoran çıkmadığını irdeleyen bir yazı yazmış, Wolfgang Puck gibi sadece sosyeteye değil halka da hitap edebilen yıldız bir şef çıkartamıyor oluşumuzun nedenlerini sorgulamıştım.

Yazımın yayınlandığı gün bir e.posta mesajı geldi. "Star şef sorun değil", diyordu İsa Bal isimli okurum. Ve soruyordu, "Yıldız şefi yaşatacak bir gurme pazarımız var mı? Yıldız şefin ekibi nereden gelecek? Şaraplar?.. Çankaya veya Doluca ile bu iş olur mu?"

Mesaj sahibi İsa Bal’ın e.posta adresine dikkat edince şaşırdım. Mesaj "fatduck.com" adresinden geliyordu. Biraz daha araştırıp İsa Bal’ın dünyanın en iyi restoranı Fat Duck’ın şarap şefi olduğunu öğrenince hem şaşırdım, hem gurur duydum. Öte yandan Bal’ın Türk şarapları hakkındaki olumsuz fikirlerinin Türkiye’den biraz uzak kalmasından kaynaklandığını düşünerek bir yazı daha yazdım.

Türkiye’de de artık çok iyi şaraplar üretilmeye başlandığına değinerek, "Üç Michelin yıldızlı bir restoranın şarap mönüsüne, alt sıralardan da olsa girebilecek şaraplar bunlar" dedim.

Sevilen Centum, Doluca Karma serisi, Gülor G Cabarnet Sauvignon, Şato Kalecik Fransız Kupajı, Kavaklıdere Selection, Pamukkale Şiraz Rezerv, Corvus Corpus, Selendi 2004 ve Kayra Buzbağ Rezerv gibi Türkiye’den son dönemde çıkan çok başarılı şarapları sayarak, "Yukarıda saydığım şarapçılarımız, şaraplarından birkaç örneği İsa Bal’a gönderse keşke. Belki dünya pazarlarına açılacak bir kapı The Fat Duck’dan aralanır. Neden olmasın?" temennisinde bulundum.

Şarap üreticilerimizden bazıları bu temennimi paylaşıp İsa Bal’la irtibat kurmuşlar ve denemesi için şaraplarından göndermişler.

Dünyanın en iyi şarap şeflerinden olan İsa Bal’ın kendisine gönderilen Sevilen, Şato Kalecik, Corvus ve Kayra şaraplarıyla ilgili izlenimleri genelde olumlu.

Bal Corvus’u konsept olarak ümit veren bir proje olarak görüyor. "Bağları zamanla daha da olgunlaşıp, daha kaliteli şarap üretimi için şart olan kalitede üzüm üretecektir" diyor. Kuntra ve Kara Lahna’nın gerçekten güzel ve orijinal bir üzüm olduğunu düşünüyor, tanenlerindeki kusurların tecrübe ile düzeltilebileceğine inanıyor.

Sevilen’in Centum Syrah’ı için gerçekten mükemmel diyor. İthalat prosedürleri tamamlanmadığı için şimdilik İngiltere dağıtımı olmadığından listesine alamadığını ama dağıtımı başlar başlamaz alacağını söylüyor.

Şato Kalecik Fransız Kupaj 2004 gayet dengeli, güzel bir şarap diyor. Ancak 2005’in dengesini henüz bulmadığını belki biraz daha yıllanması gerektiğini düşünüyor..

Kayra Imperial’i Fat Duck’a yemeğe gelen Kayra’nın şarap yapımcısı Daniel O’Donnel’in yanında getirdiği şişeden tatmış. Kayra Imperial henüz Türkiye’de satılmıyor ancak Londra’nın pek çok prestijli restoranında bulmak mümkün. Denizli’de yetişen Şiraz üzümlerinden yapılmış en iyi şaraplardan itinayla seçilmiş bir kuve.

Bal, Kayra Imperial için "Gayet dolgun, sek, yumuşak ama belirgin bir aroma yapısı olan ama benim için en önemlisi şu ana kadar Türkiye’de tanen kontrolü en iyi yapılmış şarap" diyor.

Türk şarapçılığının dünyaya açılabilmesi için en önemli kozunun Boğazkere üzümleri olduğu düşünceme İsa Bal da kesinlikle katılıyor. "Benim için Türkiye’nin en kaliteli üzümü Boğazkere" diyor: "Eğer gereken araştırmalar yapılıp, klon seçimi, coğrafi bölge seçimi yapılır ve doğru şarap yapma ve yaşlandırma teknikleri uygulanırsa gerçekten dünya klasında şaraplar üretilebilir."

İsa Bal’la Kalecik Karası konusunda da uyuşuyoruz. Kalecik Karası’nın kalite potansiyeli İsa Bal’ı pek ikna etmiyormuş. Bu üzüm çeşidinin fıçıda yaşlandırılmaktan ziyade karbonik meserasyonla daha iyi sonuç verebileceği fikrinde.

Fat Duck’ın yemekleri gerçekten çok etkileyici. Yemekler sadece damağa ve buruna değil beş duyuya hitap ediyor. Örneğin mönünün ilk yemeği sıvı nitrojende soğukta pişirilen votkalı ve laymlı beze tek lokmada ağza atılırken garson, arkanızdan havaya bir parfüm sıkıyor. Bir başka yemek servis edilirken masanın ortasında duman volkanı köpürüyor. Çok değişik deniz ürünlerinden oluşan yemeği, tabağınızın yanına getirilen iPod’dan okyanus dalgalarının sesini dinleyerek yiyorsunuz.

Kayra Imperial, üç Michelin Yıldızlı bir restorana girme başarısını gösteren ilk Türk şarabı olarak, Türk şarapçılığı için çok önemli bir kapıyı araladı. Kayra Imperial’i çok yakında Sevilen Centum izleyecek ve aralanan bu kapıdan daha çok şarabımız, daha fazla sayıda prestijli restorana girmeye başlayacak.

Bizim Türk restoranlarımız ise kapılarını Türk şaraplarına sonuna kadar açmakta ne yazık ki çok isteksiz. İyi restoranım diye geçinen pek çok Türk restoranı şarap mönülerinde çok kısıtlı sayıda Türk şarabına yer veriyorlar. Restoranlarımızın bu önyargısını kırmak, müşteri olarak bizim elimizde. Şaraptan anlayan ve parasını lüzumsuz yere etrafa saçmaktan hoşlanmayan gusto sahiplerinin, Türk şaraplarınca zengin olmayan şarap mönülerini mutlaka eleştirmeleri gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları