Ege otlarının kokusu Teksas otlarından daha mı üstün?
Hasan Cemal, "Sabahın ilk ışıklarıyla çıkan rüzgárda Teksas’ın ot kokuları... Doğanın ot kokusuyla bile insana bu kadar yaşama sevinci verebileceğini daha önce hissetmemiştim" diyor.
Cemal, bir süredir Teksas, Houston’da kanser tedavisi gören Ufuk Güldemir’in yanından yazmış bu satırları.
Haşmet Babaoğlu ise "Şimdi Ege’nin her yanı mis gibi ot kokuyor; önümüzdeki ay daha da kokacak! Bizden önce böyleydi, biz gelip geçtikten sonra da böyle ’yaşama sevinci’ kokacak o yamaçlar!" diyerek Hasan Cemal’le, Ufuk Güldemir’i Ege’ye çağırıyor.
Ege’nin otlarının Teksas’ın çöl bitkilerinden daha güzel koktuğunda hemfikirim Haşmet’le. Ama her şey doğayla bitmiyor ne yazık ki... İnsanımız, misafirperverliğimiz, yardım severliğimiz filan demeye kalkmayın lütfen. Onlar geçmişte kaldı.
Geçenlerde bir yurtdışı gezisi sırasında, çok sevdiğim bir dostumun parmağı kapıya sıkışıp koptu.
Türkiye’de neler olacağını tahmin etmişsinizdir, ben orada olanları anlatayım.
Medeni ülkelerde bu tip olaylar karşısında sokaktaki adam bile anında çok iyi organize olabiliyor. Yakındaki restoranlardan birinde oturan doktor hemen koştu, ilk müdehaleyi yaptı. Restoran sahibi anında ambulans çağırdı. Garson buz koşuşturdu. Daha önce benzer bir deneyim yaşayan bir başkası, kopuk parçayı bulmak için gerisin geri koşarken peşimden koştu ve yanında plastik bir kap getirdi.
Meğer tüm bunlar olurken yakınımızdan da bir Türk turist grubu geçiyormuş. İçlerinden biri yanıma gelip ne oldu, parmağı mı koptu diye sorunca sevindim. Yabancı bir ülkede kendi kültürümden, kendi dilimden birileri yanımda olacak diye içim rahatladı.
"Evet, arkadaşımın parmağı koptu" deyince kıçını dönüp Türk grubun yanına koştu. Yeni bir sohbet konusu bulmanın heyecanıyla, konuşa konuşa uzaklaştılar.
Ege’nin otu senin olsun sevgili Haşmet.
Nefis kokularını güzel günlerimde seninle paylaşmaya da varım ama dar günlerimde Teksaslılar’ın misafirperverliğini, yardımseverliğini, nezaketini, kısacası medeniyetini ot kokusuna tercih ederim.
Otomobillerinin aynasına çarpan arabayı kurşun yağmuruna tutan insanların türediği Türkiye’de içindeki insanlığı hálá kaybetmemiş olanlarımız lütfen alınmasın.
Teksas, Houston’dan Ay’a insan gönderdi, biz hızla Teksaslaşıyoruz.
Beşiktaş ve Beyoğlu medeniyet sınavında
Ocak 2007’den itibaren Şişli’de sigarayı kapalı mekanlarda tamamen yasaklayacağını beyan ettiği için Mustafa Sarıgül’ü Türkiye’nin en medeni belediye başkanı ilan etmiştim.
Sigarayla savaşın medyada cephesi generallerinden Oray Eğin, Akşam’daki yazısında bu unvanı vermekte biraz aceleci davranıp davranmadığımı sorgulamış, "Hele bir ocak ayı olsun, Sarıgül’ün sözünü tutup tutmayacağını görelim, belediyenin denetimlerini izleyelim ondan sonra gereğinden fazla da överiz", demişti.
Mustafa Sarıgül aramış ve merak etmeyin yasak 1 Ocak’ta kesin başlayacak, sözüm söz demiş.
Şişli’de sigara yasağının ilk gündeme geldiği günlerde Eğin’in haklı bir de talebi olmuştu. Şişli Belediyesi uyguluyorsa Beşiktaş Belediyesi neden uygulamıyor sigara yasağını diye sorgulamıştı.
Beyoğlu Belediyesi’ni de ekleyip, desteklemiştim bu sorgulamayı. Yasak sadece Şişli ile sınırlı kalırsa, uygulaması zor olur. Restoran, bar, kafe, sinema, tiyatro gibi mekanların çoğunu bünyesinde barındıran bu üç ilçenin ortak adım atması yasağın uygulamasını hem kolaylaştırır hem adilleştirir.
Ne yazık ki Beşiktaş ve Beyoğlu Belediye Başkanları’ndan henüz bir ses gelmedi.
Medeni olma korkaklığından değil de, hazırlık aşamasında olmaktan kaynaklanıyordur umarım bu sessizlik.
Kamuoyu önünde bir kez daha açıkça soruyorum Beşiktaş ve Beyoğlu belediye başkanlarına. İlçelerinizde sigara yasağı başlatmayı düşünüyor musunuz, düşünmüyor musunuz?