Medya şirketi satışıyla Türkiye’ye yabancı sermaye girecekse şimdi tam zamanı. Telekom ve televizyon artık günlük hayatımızın değişmez birer parçası.
Telefon neredeyse herkesin cebine girdi. Tekel kalkıp, farklı operatörler devreye girince telekomünikasyon soğuk bir teknolojik araç olmaktan çıktı, eğlenceli bir araç oldu. Televizyon, telekoma göre yaşantımızın bir parçası olmakta daha da ileride.
Daha önce de birkaç kez yazdığım gibi TT’nin bugünden sonra satılmasına artık karşıyım. TT 1995’te satılmalıydı. Hem o tarihte çok daha değerliydi, hem de telekom sektörünün Türkiye’de serbestleşmesine daha yıllar vardı. Bugün artık özelleştirilmeye çalışılan TT, özelleştirmeden çok daha önemli olan serbestleşme için ayak bağı. Ve eğer özelleşecek olursa, TT’yi alacak özel sermayenin baskılarıyla daha da fazla ayak bağı olacak.
Gelelim yabancıya medya satışına. RTÜK yasası medya kuruluşlarının yabancılara satılmasını engelliyor. Bahane telekom için uydurulan bahaneyle aynı. Yabancı sermaye kontrolü altına girerse milli güvenliği tehdit edeceği savı eskiden telekom sektörü için söyleniyordu, şimdi medya sektörü için.
Günümüzün küreselleşen ekonomisinin motoru bilgi ekonomisi. Bilgi ekonomisinin motoru ise İnternet. Öyle ki eğer İnternet olmasaydı küreselleşme belki de hiç olamazdı. İnternet öyle devrimci bir teknolojik gelişme ki, dönüştürme gücünden hiçbir sektörün kaçması mümkün değil. Ama medya gibi hammaddesi tamamen enformasyondan, malumattan oluşan bir sektör için İnternet’in dönüştürme gücü çok daha etkili ve hızlı.
Bu etkiyi daha bugünden görüyoruz. Çok değil birkaç yıl önce gazetelerin matbaasının, yazıişleri ile aynı binada olması gerekiyordu. Sonra matbaaların sayısı artı, baskı filmleri matbaalara uçakla iletilmeye başlandı. Şimdi bu filmler, fiziki olarak değil, bilgisayar verisi olarak iletiliyor matbaalara. Yakında gazeteler evlere, ofislere kadar bilgisayar verisi olarak dağıtılacak. Kağıt baskısı evlerde, ofislerde alınacak. Ardından TV yayınlarının İnternet üzerine taşınmasına şahit olacağız. Bunun ilk örneklerini İnternet yayıncılığında şimdiden görüyoruz.
Yakında yabancı sermayenin herhangi bir ülkeye medya sahibi olarak yayın yapabilmesi için o ülke sınırları içinde olması gerekmeyecek. Örneğin bir New York Times, farklı dillerde ve farklı edisyonlarda tüm dünyadan ulaşılabilir olacak.
Bu yüzden henüz vakit varken, devletin elindeki medya kuruluşlarını hálá para ediyorken yabancı sermayeye satmamanın hiç bir mantıklı gerekçesi yok.
Ne o? Yoksa siz Türk İnternet kullanıcılarının en çok ziyaret ettiği Türkçe site olan Google’ın medya kuruluşu olmadığını mı sanıyordunuz?