Vatan’dan ayrılıp Sabah’a geçerken haklı olarak bir süre tatil yapıp dinlenen Haşmet Babaoğlu’nu özlemiştim.
Sevgili Haşmet yazılarına pazartesi günü tekrar başladı. Başlar başlamaz da gündemdeki bir konuya, her zaman yaptığı gibi herkesten farklı bir yanından girdi.
Zayıflamak isteyen genç bir kızın ölümüyle medyada kopan Muzaffer Kuşhan tartışmasına girmiş Haşmet Babaoğlu.
Tüm bu tartışma içinde önemli bir noktayı kaçırıyoruz diyor. Biraz fazla kilosu olanlara karşı ırkçılık benzeri bir bakış gelişti.
"Bir Dr. Kuşhan gider, bin Dr. Kuşhan gelir", diyor Haşmet.
Haksız mı? Yerden göğe kadar haklı.
Zayıflama çılgınlığı yeni bir şey değil ama... 21. yüzyıla 20. yüzyıldan miras kalan bir toplumsal hastalık.
Sorumlusu zayıflama sektörü. Zayıflama hapları, zayıflama kampları, zayıflama kremleri, zayıflama danışmanlarından oluşan bir sektör bu. Bu sektörün art niyetli mesajlarını sorup sorgulamadan kitlelere taşıyan medya da ikincil sorumlu.
Medya sağlık konusunda çok daha dikkatli olmalı. Yok doktor bilmem ne diyeti, yok Sibirya diyeti filan gibi zayıflama reçeteleri, hazır lop kullanılabilecek mucizeler gibi pazarlanmamalı.
Bilimsel bir araştırmanın sonuçları, en kestirme başlıklarla verilmemeli.
Bilimsel bir araştırma falanca maddenin günde bir kamyon dolusu miktarda alındığında kanser yaptığını gösterdiğinde, bu haber falanca madde kanser yapıyor diye çıkıyor gazetelerde.
Ya da tam tersi yine bir araştırma falanca sebzenin her gün bir kilo yendiğinde filanca hastalığa yakalanma riskini yüzde şu kadar düşürdüğünü ortaya çıkarttığında, bu haberin veriliş tarzı falanca sebze filanca hastalığı önlüyor gibi bir saçmalamaya dönüşüyor medyada.
Tam bu noktada, medyanın bilimsel spekülasyon merakı konusunda, işin bir başka boyutuna da değinmek gerekiyor.
Gazeteler, televizyonlar her sene Ramazan gelir gelmez, "oruç sağlığa yararlıdır" haberlerini vermek için birbirleriyle yarışmaya başlarlar.
Oruç vücudu dinlendirirmiş, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri varmış, hazmı düzenlermiş gibi bir sürü haber, bazen medyaya çıkmak için fırsat arayan doktorların demeçlerine dayandırılarak, bilimsel birer gerçekmiş gibi halka pompalanmaya başlar.
Her gün ilaç alması gereken hastaların bu şişirme haberlere inanıp oruç tutarak, ilaçlarını kesmesi, daha da beteri yanlış zamanlarda alması kimin umurunda?
Veya uzun süre aç kalmanın yüksek performansa dayalı sporları yapanların üzerindeki ölümcül olabilecek etkisi?.. İyi ve dengeli beslenme gerektiren kronik rahatsızlıklardan muzdarip insanların durumu?..
Sağlık durumu müsait olup, ibadet için tutanlar için orucun sağlıkları üzerinde manevi pekçok yararı vardır kuşkusuz.
Öte yandan zayıflamak uğruna, diyet niyetine oruç tutan pekçok insan biliyorum. Onları kim bilinçlendirecek.
Sigara Şikayet Köşesi
Sigara dumansız yaşama özgürlüğü getiren yasanın uygulanmasıyla ilgili gözlemlerinizi yurtsan@hurriyet.com.tr adresine bekliyorum.
S.D.: Benim çalıştığım işyerinde sigara yasağı ilk günden uygulamaya başlandı geçen haftaya kadar...İçenler çok güzel dışarı çıkıp içiyordu fakat patronumuz, sanırım iş performansını olumsuz etkilediğini düşünerek tabii bir de burası benim yerim kimse karışamaz düşüncesi ile sigara içmeyi serbest bıraktı. Şimdi herkes fosur fosur yerinde sigara içiyor zavallı biz içmeyenler de onların dumanını çekmeye devam ediyoruz. Senelerce yasal olarak zehirlenmiştik zaten birkaç ay nefes aldık şimdi bunu bize çok görenler bizi yasa dışı zehirlemeye devam ediyor. Kime şikayet edeceğiz?
Y.A.: İşyeriniz İstanbul’da olduğu için İstanbul İl Sağlık müdürlüğüne tutunkontrol@sm34.gov.tr adresine bir e.posta mesajı göndererek ihbarda bulunursanız, şikayetiniz isminiz saklı tutularak ilgili ve sorumlu birimlere aktarılıyor ve takip ediliyor. Yapılan denetimle işyeri uyarılıyor, ceza uygulanıyor ve takibe alınıyor.
Şikayetinizi dilerseniz gmail’li anonim bir adresle ve takma isimle de yapabilirsiniz. Sonuçlarından beni de haberdar ederseniz gerekli incelemelerden sonra bu köşeden duyurabilirim.
Sigarayla ilgili tüm şikayetleriniz için kullanacağınız Türkiye çapındaki tüm irtibat bilgilerini dumansizhavasahasi.org/iletisim.html adresindeki sayfadan edinebilirsiniz.
Medyatava.com yazarı Neslihan Acu, okullara kıyafet serbestliği getirme ikiyüzlüğünü özgürlükçü bir uygulamaymış gibi alkışlayan Ak-Liberal yazarlara soruyordu geçenlerde, "Salak gibi mi görünüyoruz oradan?
Ne yani, kıyafete özgürlük getirildi diye kızlar süper mini etekle gidebilecek mi okula? Delikanlılar saçlarını omuzlarına kadar uzatıp, kulaklarında küpeyle girebilecekler mi derslere? Yoksa bu özgürlük atılımı, sadece türbanlı kızlara ve dinen kravat takmaktan hoşlanmayan delikanlılara mı yönelik"?
Aynen imzamı atacağım bir yazı olduğundan paylaşmak istedim.