Paylaş
Hani şu ''Sayın Bilmemkim Bilmemkim, Doğum gününüzü kutlarız'' ya da ''Bu ayki hesap ekstrenizde sağlık harcamaları yapmış olduğunuz dikkatimizi çekmiştir, sizin ya da bir yakınızın sağlık sorunu varsa geçmiş olsun dileklerimizi sunmak isteriz'' yazılı yalaka mesajlardan bahsediyorum.
İlk bakışta insani bir hava yaratan ve bazı safdillerin gönlünü almayı dahi başaran bu mesajların aslında insani duygularla yakından uzaktan ilişkisi yoktur. Her şey bilgisayar tarafından otomatik olarak yapılır. Daha önce bilgi bankasına giren verileri düzenli olarak kontrol eden bilgisayar, doğum günü olanları, sağlık harcaması yapanları otomatik olarak saptar ve yine bilgi bankasına yüklenmiş bir örnek mektubu otomatik olarak gönderir. Ve tüm bunlar yalnızca ve yalnızca pazarlama amaçlı olarak yapılır. Yoksa kekonun doğum günüymüş, sağlığında bir problem varmış, gönderimin yapıldığı şirketten gelir elde eden tek bir Allah'ın kulunun umrunda dahi değildir.
*
Çağımızın bu yeni gözde pazarlama aracına Müşteri İlişkileri Yönetimi (kısaca MİY) ya da yarım yamalak İngilizcelerini ispat etme züppeliği yarışına giren 'biznıs'çılarımızın jargonuyla SiArEm (CRM-Customer Relationship Management) deniyor.
Konu İngilizce züppesi neslimize gelince değinmeden edemeyeceğim. Geçtiğimiz gün, ''Austin Powers'' serisinin üçüncü filmi olan "Altın Kuş''u seyretmek için sinemaya gitmiştim. En komik esprilerin daha çok İngilizce kelime oyunlarıyla yapıldığı film boyunca salonu dolduran seyircilerden, bu İngilizce esprilerin anlaşıldığının kanıtı kahkaha sesi pek çıkmadı. Ama aynı seyircinin sinemanın fuayesinde giriştiği sohbetlerden kulağıma ulaşan kelimeler, Amerika'da herhangi bir sinemada kulak misafiri olacağım kelimelerden farksızdı; ''O 'mail' sana da geldi mi?'', ''Geçen gün 'chat'te...'', ''Oooops, shit!'', ''Akşam Leila'da 'drink'imizi alırız ama ben dün geceden biraz 'hang over' 'darling' yani''...
Neyse fazla açılmadan konumuza döneyim. Geçen gün bir arkadaşım, kredi kartını kullandığı büyük bir bankadan bir mektup aldı. Arkadaşımın kartı, kredi limiti oldukça yüksek, hatırlı ve itibarlı müşterilere verilen yaldızlı kartlardandı. Beş yıldır kullandığı kartın bugüne kadar tek bir ödemesini bile aksatmamış, günü gününe ödemişti. Son ödemesini ise yurtdışında olduğundan birkaç gün aksatarak kapatmıştı. Bankadan aldığı mektupta kullanılan ''Kredi kartınız, son hesap bakiyenizdeki borcunuzu ödeyinceye kadar kullanıma kapatılmıştır'' cümlesi, arkadaşım kredi kartını iptal ettirecek kadar öfkelendirmeyi başardı.
*
BT-Haber (bthaber.com.tr) yazarı Sayın Hakkı Sevand (hsevand@tepum.com.tr) yöneticilerin MİY'den beklentilerinin genellikle; ''Doğum gününde müşteriye tebrik göndermek'', ''Tüm müşteri verisini bir yerde toplayabilmek'' ve ''Müşterilerin geçmiş bilgisine ulaşabilmek''ten ibaret olmasından yakınıyor ve MİY'in tüm bunların çok ötesine geçen stratejik pazarlama ve satış hedefleri sağladığına dikkat çekiyor. Sayın Sevand yazısında MİY'den doğru ve en verimli şekilde nasıl yararlanılabileceğini de madde madde sıralıyor. Bu maddeler arasında biri, tek bir mektupla müşterisini kredi kartını iptal ettirecek kadar öfkelendirmeyi başaran bankanın düştüğü durumla yakından ilgili:
- Doğru segmantasyona dayalı bir sistematik tanıtım mekanizması oluşturmak.
*
Bankalarımız MİY'i iş olsun diye değil de, işe yarasın diye kullanabilseler, çocukça kriterlere göre tek tip mesajlar göndermek yerine segmantasyonu daha iyi yapabilirler, birkaç günlük bir ödeme gecikmesi uğruna sadık müşterilerinden olmazlardı.
MİY'in bir de İnternet siteleri aracılığıyla çok daha gelişkin bir kullanım alanı var ki, o konuya bu yazıda girmek haksızlık olur. O yüzden iyisi mi ben yazımı Ümit Yaşar Oğuzcan'ın, sanki MİY'in Türkiye'deki kullanımını soyutlayan ''Yazısız'' isimli şiiriyle bitireyim:
Sen bana paralel/ Ben sana paralel/ Paralel paralel/ Paralelli/ Taralel taralel/ Taralelli
Paylaş