Oyumun rengi konusunda pek çok kişi gibi ben de kararsızdım. Hiçbir partinin söylemi bana hitap etmiyordu. Çünkü hiçbiri bilgi toplumundan bahsetmiyordu.
Ne krizler geldi, ne krizler geçti. Dereyi her geçişte, köprü yapmaya çalışmaktansa, paçaları sıvayıp günü kurtarmaya çalıştık. Bu krizi de atlattık, atlatacağız evvel Allah. Ama bilgi toplumuna geçiş aşamalarını ıskalarsak, değil paça sıvamak pantalonu toptan çıkartmak bile yetmeyecek sonunda.
O yüzden ha Ali Veli, ha Veli Ali diyordum partiler için. Ta ki Demokratik Sol Parti'nin seçim bildirgesi açıklanıncaya kadar. Bildirgenin yaklaşık 20 sayfası Bilgi Toplumu ve İnternet'e ayrılmıştı. Tamamını www.dsp.org.tr adresindeki DSP sitesinden okuyabileceğiniz (site HTML standartlarına uygun yapılmadığından yalnızca Microsoft kullanıcılarına hitap ediyor, haberiniz olsun) bildirgeden kısa bir özet çıkardım.
''DSP olarak hedefimiz 'Bilgi Toplumu'dur, 'e.Türkiye' projesini yaşama geçirmektir. Bilgi Toplumu, bilgiye önem veren, bilgiyi kullanabilen ve en önemlisi bilgiyi üretebilen toplumdur. (...)
DSP, ulusal AR-GE önceliklerini belirleyerek ülkemize üstünlük sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi yolunda atılımlar yapmaya ve AR-GE kültürünü toplumun her alanına yaymaya kararlıdır. (...)
'Köy-kentten Teknokente' sloganımız Genel Başkanımızın ve DSP'nin tarımdan sanayiye ve bilgi toplumuna uzanan geniş bir perspektifteki etkinliğini ve kararlılığını simgelemektedir. (...)
İnsanlarımızı doğru yönlendirerek ve destekleyerek bu (girişimci) potansiyeli ekonomik başarılara dönüştürebileceğimize inanıyoruz. Girişimciliğin en büyük desteği risk sermayesi ve risk sermayesinin kárını realize edebilmesine olanak sağlayan borsalardır. (...) Kuluçka firmalarının kurulması devlet tarafından özendirilecektir. Risk sermayesi yatırımları teşvik edilecektir. (...)
Projenin (e.Türkiye) gerçekleşmesi için, İnternet temel alınmakta, yeni ekonomik düzen için gereken altyapının kurulması planlanmaktadır. (...) Dünyayla bütünleşmek ve rekabet üstünlüğü elde etmek için güçlü bir İnternet ve iletişim altyapısını oluşturmak zorundayız. (...) DSP; ülkemizde, bireylerin ve kurumların etkin bir biçimde ve makul fiyatlarla kullandığı, hizmet ve içeriklerin adil olarak sunulduğu bir iletişim ve bilgi altyapısının ivedilikle kurulmasını hedeflemektedir. (...)
DSP toplumda bilişim kültürünün yaygınlaşmasını sağlayacak, e.devletin teknolojiyle sınırlı bir atılım değil, 'değişim süreçleri'ni benimsemiş bir yönetim anlayışı olduğunun, hem tüm devlet kademeleri hem de tüm toplum katmanlarınca benimsenmesi için çalışacaktır.
Yapılacak yasal düzenlemelerde, teknolojinin gelişmesini engelleyici sonuçlar doğuracak unsurlar bulunmamasına, bilginin evrensel yayılımını sağlayan bilişim teknolojilerinin öneminin ve katılımcı yapısının ön planda tutulmasına, düşünce ve anlatım özgürlüğünün korunmasına özen gösterilecektir. (...)
DSP, 'e.ekonomi'ye geçme çabalarımızın, eski ekonomimizin sorunları olan enflasyon, verimsizlik ve kamu kesimindeki hantallıkla mücadelemizde, doğrudan katkı sağlayan itici bir güç oluşturacağına inanmaktadır. (...)
DSP olarak hedefimiz Bilgi Toplumu'dur. Bu hedef, altyapı, eğitim, insan kaynakları ve teknoloji gereksinimlerinin gözönünde tutulacağı ve gerekli tüm yasal düzenlemelerin bir bütün olarak ele alınacağı bir 'Bilişim Reformu'yla gerçekleştirilebilir. (...)
Elektronik İmza ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunları ile ilgili hazırlık çalışmaları sür'atle sonuçlandırılacaktır. (...)
Demokratik Sol Parti, İnternet'i ve bilişim teknolojilerini eğitimde yaygın ve etkin bir biçimde kullanarak, uzaktan eğitim, sürekli eğitim, yaşam boyu eğitim gibi kavramların geniş bir halk kesimine ulaşmasını sağlayacaktır.''
Oyumun rengi de neredeyse belli oldu böylece. Nasıl olmasın? DSP seçim bildirgesinin yukarıda çıkarttığım bu özeti, sekiz yıldır yazdıklarımın da bir özeti. Metinde geçen 'DSP' özne ve gizli öznelerinin yerine 'Yurtsan Atakan' yazabiliyorsam, daha ne isterim. Eğer 'Bilgi Toplumu' bir başka partinin seçim bildirgesine daha, bu kadar baskın bir şekilde girmezse ve DSP bu bildirgeye 'İnternet Basın Kanunu'ndan çıkartılacak' taahüdünü de eklerse oyumun rengi kesin kes belli olacak.
Yıllardır 'Bilgi Toplumu' diye sayıklayan bilişim sektörüne de, samimiyetlerini ispat etmeleri için bir fırsat doğmuş oluyor. Bildirgenin altına imzanızı koyabiliyorsanız, pamuk eller cebe...
Evliya Banias Çelebi
Geleceğin mobil platformu olarak lanse edilen ve halen geliştirilmekte olan Banias isimli mobil bilgisayar teknolojisi, Intel Geliştiriciler Forumu'nda üzerinde en çok konuşulan konulardan biriydi. Forum sırasında Banias'ın özellikleriyle ilgili en taze bilgiler verildi. Bu yeni bilgilere göre Banias, 802.11a/b çift bant kablosuz yerel ağ bağlantısını çip üzerinden bütünleşik olarak destekleyecek ve bu sayede ağ bağlantılarının otomatik olarak yapılabilmesini sağlayarak, kullanıcılara büyük bir kolaylık getirecek. Banias'ta kullanılan yeni mimari enerji tüketimine getireceği çok büyük tasarruflarla pil ömrünü uzatacak.
Eğlence merkezi
Dijital medya adaptörü isimli yeni bir aletle evdeki televizyonlar bilgisayarlara kablosuz olarak bağlanabilecek. Bu sayede bilgisayardan televizyona dijital ses ve video dosyaları aktarılabilecek, televizyondan seyredilen yayınlar bilgisayara kaydedilebilecek. İnternet'ten yüklenen müzik ve videolar müzik setinden dinlenip, televizyon ekranından izlenebilecek.
Intel leyleği havada gördü
Silikon Vadisi'nin başkenti San Jose'de geçen hafta gerçekleşen Intel Geliştiriciler Forumu, bilişim sektörünün orta vadedeki geleceği hakkında önemli ipuçları veren toplantılara sahne oldu. Intel Geliştiriciler Forumu yılın çeşitli zamanlarında, dünyanın farklı yerlerinde yapılıyor. Intel teknolojilerini kullanarak donanım ve yazılım geliştiren şirketlere, geliştirme faaliyetlerinde izleyecekleri rotayı daha sağlıklı belirleyebilmelerine yönelik yol gösterici bilgiler bu toplantılarda aktarılıyor.
Bu toplantılar arasında en önemlisi bilişim sektörünün kalbinin attığı Silikon Vadisi'nde gerçekleştirilenleri oluyor. Bu yıl da öyle oldu ve Intel bir süredir sinyalini verdiği vizyon devriminin dokuz kısım tekmili birden açıklamasını San Jose'deki forumda yaptı.
Dört gün süren toplantılara damgasını vuran stratejik kelime ''mobil'' idi. Intel artık yalnızca bir bilişim firması değil, aynı zamanda bir iletişim firması da olduğunu ilan etti.
Intel 34 yıllık geçmişini gözden geçirirken, aynı zamanda bilişim endüstrisinin bir özetini de veriyordu. Bu özete göre bilişimin ilk yıllarında uygulamalar, üzerinde çalışacakları bilgisayarlara uygun olarak üretiliyorlardı. Geliştirilen uygulamanın, başka bir bilgisayar platformunda çalışıp, çalışmaması önemli değildi. 1980'lerden itibaren istemci/sunucu modeli çıktı. Bu modelde anabilgisayar üzerinde çalışan uygulamalar ağ üzerindeki kişisel bilgisayarlarda ortaklaşa kullanılabiliyordu. Günümüzde ise artık her tür cihaz üzerinde sorunsuz olarak çalışacak, ortamdan bağımsız uygulamalara ihtiyaç var. Bir başka deyişle masaüstü bilgisayarımızda kullandığımız bir uygulamayı artık cep telefonumuzda da, avuçiçi bilgisayarımızda da kullanabiliyor olmalıyız.
Forum dahilindeki toplantılarda üzerinde önemle durulan konulardan biri de akıllı evlerdi. Intel'in, sektörün başlıca devleriyle de hemfikir olduğu vizyonuna göre evlerde kullandığımız kişisel bilgisayarlar artık birer kişisel sunucu (anasbilgisayar) görevi görecekler.
Foruma misafir olarak katılan bazı büyük firmalar bu vizyona yönelik ürünler de sergilediler. Örneğin Sony tarafından sergilenen bir ürün, sıradan bir televizyonu dijital bir eğlence merkezine çeviriyordu. Küçük bir kutu ve özel bir uzaktan kumanda aletinden oluşan bu ürün sayesinde televizyon bilgisayarla bağlantı kuruyor, İnternet'ten müzik ve video yükleyebiliyor, bunları çalıp, oynatabiliyordu.
Intel mobil yaşama yönelik yeni vizyonunu La Grande kod adlı telif hakkı koruma teknolojisi, Banias kod adlı çok az pil harcayan mobil işlemcisi, kablosuz multimedya (MMX) teknolojisi ve standartlaşma çabalarıyla da debteklediğini gösterdi.
Intel Geliştiriciler Forumu'nda sergilenen yenilikler, bir gazete sayfasında işlenebileceği boyutlarıyla bunlardı. Forumu Chip-Türkiye dergisi test editörü Ecevit Bıktım'la birlikte izledik. Teknik ayrıntıları Chip-Türkiye'nin Ekim sayısında, Ecevit Bıktım'ın kılı kırk yaran kaleminden okuyabilirsiniz.