Öğretmenlerimiz arasında üzerimizde en derin izleri bırakanlardır belki ama en az da onları, ilkokul öğretmenlerimizi anarız.
Etiler Hasan Ali Yücel İlkokulu’ndaki Mustafa öğretmenimi, Mustafa Hasgül’ü anmama dünyaca ünlü mimar Emre Arolat vesile oldu.
Emre Arolat ile Sezen Aksu’nun, Folkart Yapı’nın İzmir Narlıdere’deki projesinin tanıtımı için çıktığı konser sırasında karşılaştık.
Emre Arolat meslek hayatının henüz zirvesinde olmamasına rağmen mesleğin zirvesinde bir mimar. Türkiye’den de yaratıcı mimari eserlerin çıkabileceğini kanıtlayan bir sanatçı.
Folkart Narlıdere Evleri, inşaat sektörüne çok iddialı bir giriş yapmayı amaçlayan Folkart Yapı’nın inşa edeceği ilk proje. Şirket projeyi Emre Arolat’a teslim etmiş.
Batılı ülkelerin belli başlı şehirlerinde dolaşırken, birbirinden görkemli güncel mimari eserleri gördükçe hep neden bizim şehirlerimizin de böylesi çarpıcı süsleri yok diye hayıflanıp dururdum.
Emre Arolat’ın Şişli Complex projesinin çizimlerini gördüğümde de bu nedenle heyecanlanmıştım. Ancak sonra proje, bazı nedenlerden sürüncemeye girdi.
Zorlu’nun Zincirlikuyu’daki eski Karayolları arazisi üzerine inşa edeceği kompleks de, heyecan verici sonuçlar verebilecek potansiyele sahip.
Açılan proje yarışmasına katılan mimarlar arasında Emre Arolat da var. Hakkı olan kazansın tabii ama İstanbul’un bu önemli noktasında Emre Arolat’ın insanın ağzını açık, gözlerini sabit bırakan stilini görmeyi çok arzu ederim.
Arolat’ın Folkart Narlıdere Evleri projesi de bu türden bir proje.
Her evi deniz görecek şekilde tasarlanan site hem dıştan, hem içten görünüşüyle ancak bilimkurgu filmlerinde rastlanacak büyüleyici bir modernlikte. Ancak bu modernlik alışılageldiği gibi soğuk değil, sımsıcak etkiler bırakıyor.
Projenin merkezindeki özel yapı, dış cepheye yerleştirilen özel bölmelerde yetiştirilen 1200 ağaçla düşey bir orman havası yaratıyor.
Yorucu bir günün ardından insan eve dönerken, aradığı huzura kavuşmak için evinin kapısından içeri adımını atana kadar beklemek zorunda kalır genellikle.
Folkart Narlıdere Evleri, uzaktan site göründüğünden itibaren bir eve dönüş coşkusu verecek şekilde tasarlanmış. Yaklaştıkça bu coşku artacak, site sınırlarından girer girmez bir eve dönüş huzuru kaplıyacak sakinlerini.
Sezen Aksu konserinden önce dev ekrandaki tanıtım filmini izlerken, böylesi çarpıcı ve orijinal bir projeye imza atan mimarın ilkokuldan sınıf arkadaşım olmasının gururunu yaşıyordum.
Dünya çapındaki bu muhteşem projede idealist ilkokul öğretmenimiz Mustafa Hasgül’ün de büyük bir payı var. Emre’yle onu da minnetle andık. İyi ki varsınız tüm ilkokul öğretmenlerimiz.
Kanadalı büyücü semazen
FolkArt Yapı’nın İzmir Narlıdere Evleri’nin tanıtımı için düzenlediği konseri izlerken, Türkiye’nin acı gerçeklerinden birinin de farkına vardım.
Bu acı gerçek Sezen Aksu gibi, Türkiye’nin en büyük üç süper yıldızından birinin bile ekstralara çıkmak zorunda oluşuydu.
Gerçi gece çok iyi düzenlenmişti. Gereksiz havai fişek gösterisi ile konserden çok sirklere yaraşır iki sanatçının performansı dışında gerçek bir konser havasında geçti.
Sezen Aksu tüm profesyonelliğiyle akıllarda kalacak bir performans sergiledi. Emma Shaplin ayakta alkışlandı. Her ikisinin de tek fos notu hazırlıksız giriştikleri düetteydi. Gecenin gümbürtüye giden sanatçısı ise Mercan Dede idi. Müzik ve dans ziyafeti, geç gelen davetlilerin yer bulma tantanası içinde kim vurduya gitti.
Hele Mercan Dede’nin ilk iki parçası Ab-ı Hayat ve Ab-ı Lal’e eşlik eden Kanadalı dançı Tanya Evanson’un muhteşairane gösterisine gerçekten yazık oldu. Modernize edilmiş semai dansı, en usta semazenlerinkinden daha etkileyici ve tüyleri diken diken ediciydi.
Tanya Evanson, Mercan Dede performanslarına sık sık katılıyormuş. Ne yapıp edip, bu performanslardan birini mutlaka izlemenizi öneririm. Büyüleneceksiniz...