Microsoft’a yakın bir kaynaktan Windows’u Kürtçe’ye çevirme işini Microsoft’un Türkiye’de yapacağı bilgisini aldım.
Microsoft Türkiye bu konuda resmi bir açıklama yapmış değil. Olası tepkilerden çekindikleri için gizli tutuyor da olabilirler. Anlarım...
Windows’un Kürtçeleştirilmesine ve Microsoft’un bu işi Türkiye’de yaptırmasına ideolojik hiçbir itirazım yok.
Bilgisayarını Kürtçe kullanmak isteyenler varsa ve yeterli bir talep yaratıyorlarsa Microsoft’un Windows’un Kürtçe versiyonunu çıkarması doğaldır.
Bu Kürtçeleştirilme işinin dünyanın başka bir ülkesinde yapılmasındansa Türkiye’de yapılmasını da yeğlerim. Başka bir ülkeninkine olacağına Türkiye’nin ekonomisine katkıda bulunsun...
Benim takıldığım nokta başka...
Windows’u doğru düzgün Türkçeleştiremeyen Microsoft, Kürtçeleştirmenin altından nasıl kalkacak?
Dört yıl önce, Windows’un Kürtçeleştirilmesi henüz çok uzak bir olasılıkken yazmıştım. rojname.com isimli İnternet sitesi Windows’un Kürtçe sürümünün çıkarılması için bir kampanya açmış, İnternet’ten imza toplayıp Microsoft’un Seattle’daki merkezine gönderiyordu.
"Demek Kürtçe Windows istiyorsunuz, öyle mi?" diye sormuştum, "Yani Microsoft Türkçesi yetmezmiş gibi bir de Microsoft Kürtçesi çıksın başımıza"...
Microsoft icadı "araç çubuğu", "durum çubuğu", "kurma sihirbazı", "hata ayıklayıcısı" gibi Türkçemsi tamlamaları hatırlatarak uyarmaya çalışmıştım Kürtçe Windows isteyenleri.
"Kaşınan sırt, yorgan tutmazmış ama ben yine hatırlatayım" demiş ve Microsoft Türkçesi’nden şu örneği vermiştim, "Internet Explorer, Windows masaüstünün pek çok özelliğini getirir: bilgisayarınızdaki herhangi bir yerden Web’e gözatma yeteneği, özelleştirilebilir bağlantılar araç çubuğu, Gezgin çubuğu ve Web’de güvenli biçimde dolaşabilmek için içerik danışmanı ve güvenlik bölgeleri. Bu cümlenin Kürtçesi, Kürtleri birbirine düşürmezse Arap olayım".
Şimdi düşünüyorum da, dört yıl önceki gözlemimin bu son cümlesi gizli servislere ilham vermiş olmasın?
Windows Kürtçe, Kuzey Irak’taki Kürtleri birbirine düşürmek isteyen gizli servislerin gizli silahı olamaz mı?
Bu gizli silahın gücü Kürtleri bölmeye yetmese bile Kürtçe’nin köküne kibrit suyu dökmeye yetecektir, kimsenin kuşkusu olmasın.
Bunu görmek için gençlerin bugün İnternet’te kullandığı Türkçe’ye bakmak yeter.
Geçen gün Sabah’ta haberi vardı. Timur Sırt, Microsoft Başkanı Steve Ballmer’a Windows’un Tablet PC versiyonunu ne zaman Türkçeleştireceklerini sormuş. Microsoft Başkanı böyle bir Türkçeleştirmenin gündemlerinde olmadığını söylemiş.
Microsoft Türkiye’de bir çeviri yapacaksa bu çeviri Windows’un Kürtçe çevirisinden önce Tablet PC versiyonunun Türkçe çevirisi olmalı.
Microsoft’un tablet PC ve el bilgisayarlarında Türkçe’yi desteklemiyor oluşu ve desteklemeyi de düşünmemesi Türkçe alfabemiz üzerinde, sonradan onarılamaz büyük bir tehdit gibi sallanıyor çünkü.
Sanayi Bakanlığı da bu ayıba seyirci kalıyor, Türkçe düşmanı yazılımların Türkiye’ye serbestçe girişine göz yumuyor.
Harika bir restoran: Katris
Kuzu için fazla sorun yok da iyi bir dana ızgara yiyecek restoran arıyorsanız Türkiye’de işiniz çok zordur.
Hele yurtdışında, özellikle de ABD’deki "Steak House"larda yemek yeme fırsatını bulabilenlerdenseniz, Türkiye’deki restoranlarda sunulan dana ızgaralardan memnun kalmanız olanaksız gibidir.
Önünüze servis edilen etin kalitesi en lüks restoranlarda bile vasatı geçmez. Ya lezzetsizdir, ya yanlış kesim. Ve mutlaka yanlış, gereğinden fazla pişirilmiş...
Geçen gün Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeydik.
Gökte aradığım restoranı Cevahir’de buldum.
En üst katta, birkaç ay önce açılmış. Adı Katris.
Mimarisi ve dekorasyonunun şıklığıyla Cevahir’in ortasına sanki uzaydan düşmüş gibi duruyor.
Klas duruşuna bakıp, hadi deneyelim dedik. İyi ki de denemişiz.
Çok büyük bir özenle yaratıldığı belli. Bu öyle bir özen ki, yemekler vasat çıksa bile insan oradan mutlu ayrılır.
Ama o da ne? Yemekler de bir alışveriş merkezi restoranından bekleyemeyeceğiniz kadar lezzetli.
Dana Antrikot Izgara, Türkiye’de bir restoranda bugüne kadar yediğim en iyi dana etiydi. Kaliteli, lezzetli, doğru kesilmiş ve tam sipariş ettiğim gibi pişirilmiş.
Hoş sürprizler bu kadarla da kalmıyor. Meğer restoranın bir de çocuk odası varmış. İçi oyuncak dolu, harika bir oda. Çocuklar için ayrı bir tuvalet bile düşünülmüş.
Katris’in gözüme çarpan tek kusuru çocuk odasına gösterilen özenin sigara içilmeyen masalara gösterilmemesi. Çok az sayıda masa sigara içmeyenlere ayrılmış ve onlar da sigara içilen masalarla çok iç içe tutulmuş.
Bir de şarap listesi çok zayıf. Kadeh olarak yerli şarap sunulmaması da bir başka eksiği.
Böylesi bir restoran için uygun sayılabilecek bir fiyata harika bir yemek deneyimi yaşamak isterseniz Katris’i göğsümü gere gere öneririm.
Sahibine de, İstanbul yeme-içme sahnesine daha nice restoranlar hediye edeceği günler dilerim.