Paylaş
Haftaiçinde yönettiğim bir panelde zihnimden geçti bu düşünceler. Konuşmacılar Doğuş Yayın Grubu Genel Koordinatörü Cem Aydın ile DigiTürk Genel Müdür Yardımcısı Hatice Memigüven’di. CNN Türk Genel Müdürü Efe Önbilgin de aramızda olacaktı ama rahatsızlığı nedeniyle katılamadı.
İnterpro tarafından düzenlenen TİME (Telekomünikasyon İnternet Medya Eğlence) forumunun ‘Türkiye’de İnteraktif TV, Eğlence ve Medya’ başlıklı oturumunda, Cem Aydın genişbant İnternet’in yaygınlaşmasıyla yaşamımıza girecek yeniliklerden bahsetti. İnternet’in altyapısının hızlanmasıyla birlikte İnteraktif televizyonlardan alışveriş yapılabileceğini, İnternet ortamında video oyunları oynanabileceğini söyledi.
Cem Aydın konuşurken aklıma Hürriyet yazarı Ali Atıf Bir’in Tempo dergisinde yayınlanan bir yazısı geldi. ‘Bundan beş yıl önce İnternet, gazete ve dergilerin yerini alacak diye ne kadar korkardık’ diyordu Ali Atıf Bir. Ve günümüz dünyasındaki gazete, dergi okuma alışkanlıklarına bakarak da ekliyordu ‘İnternet’e ait ilk tahminler tutmadı yani’.
Benim bildiğim İnternet’i yakından tanıyan hiçkimsenin böyle bir tahminde asla bulunmadığıydı oysa. Evet İnternet’in ne olduğunu henüz kavrayamamış bazıları gerçekten böyle bir korku besliyor ve fırsat buldukça dile de getiriyorlardı. Biz de dilimiz döndüğünce korkacak bir şey olmadığını, bilakis İnternet’le birlikte medyada sevinçle karşılamamız gereken gelişmelerin olacağını anlatmaya çalışıyorduk.
Ben bunları düşünürken, Cem Aydın, ‘dijital yayıncılık ve interaktif TV konusunda Türkiye daha yolun çok başında’ diyerek çok isabetli bir tespitte bulundu. İşte o sırada içimden İnternet, klasik medyayı yok etmeyecek, yutacak diye geçirdim ama konuşmacı değil, panel yöneticisi olduğumdan daha yuvarlak bir cümleyle ifade ettim. Gelecekte basılı medya da dahil olmak üzere tüm medya, dağıtım kanalı olarak sadece İnternet’i kullanacak dedim.
Panelde vakit yoktu ama şimdi biraz daha açabilirim. Televizyon ve radyo yayınlarının İnternet’e taşınmasını bir kenara bırakıyorum. İlkel örnekleri şimdiden var olduğundan, bu konudaki soru işaretleri küçük... Ancak gazete ve dergi gibi kağıda basılı medyanın İnternet’e taşınması çoğunlukla yanlış anlaşılıyor. İnternet gazetesi dendiğinde akla çoğunlukla bilgisayar ekranlarından okunan haber siteleri geliyor.
Oysa İnternet gazetesi kavramını kökünden değiştirecek bir teknoloji var kapıda. Kağıt ekran teknolojisi... Bu teknolojinin yaşantımıza gireceği yıllar çok yakın. Kağıt ekran teknolojisi kitlesel olarak kullanılabilecek kadar ekonomikleştiğinde, kağıt gibi kıvrılabilir elektronik ekranlara sahip olacağız. İşte bu ekranlar kağıda basılı medyanın sonunun başlangıcı olacak. Herhangi bir gazeteyi, herhangi bir dergiyi, herhangi bir kitabı okumak istediğimizde kağıt ekranımızı açacağız, bir iki tuşa tıklayıp, nerede olursak olalım istediğimiz gazeteyi, dergiyi, kitabı kablosuz olarak yükleyip, kağıttan pek farkı olmayan ekranımızdan okuyabileceğiz.
Kısacası gazeteler, dergiler yok olmayacak ama şekil ve kimlik değiştirecek ve İnternet üzerinden dağıtılacaklar. Gazetecilik de ölmeyecek, evrim geçirecek. Korkması gerekenler, bu değişime ayak uyduramayacak olanlar olmalı. Ve tahminim odur ki, değişime ayak uyduramayacak olanların çoğunluğu günümüz basılı medyasından değil, günümüz İnternet medyasından çıkacak... Medyanın geleceğini İnternet’te gören biri olarak söylüyorum bunu. Yarası olan gocunsun. Olmayanlarla haftaya buluşalım.
Tarayıcı savaşı II
İnternet tarıyıcı savaşının Microsoft Internet Explorer’ın Netscape Navigator’ı hezimete uğratmasıyla bittiğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Savaş birkaç hafta içinde tekrardan başlamak üzere. Acı yenilginin ardından Netscape’den ayrılarak doğan Mozilla Vakfı, açık kaynak kodlu Firefox tarayıcısının 1.0 versiyonunu 9 Kasım’da piyasaya sürüyor.
Firefox’un deneme sürümünü uzun bir süredir test ediyorum. İnternet standartlarına tam olarak uyulmayan bazı amatör sitelerin görüntülenmesinde nadiren sorun yaratsa da, diğer üstün özellikleri sayesinde fark yaratıyor.
Bir kere IE’ye göre çok daha hızlı ve tartışmasız çok daha güvenli. Bu iki özellik bile yeterli belki ama Firefox bir kez alıştınız mı vazgeçemeyeceğin pek çok kullanım kolaylığı da sunuyor. Bu kolaylıklardan en hoşuma gideni kulakçıklı (tabbed) sörf. Bu özellik sayesinde her site ya da sayfa için farklı tarayıcı penceresi açmak yerine tek bir tarayıcı penceresi içinde kulakçıklı sayfalar açarak sörf yapmak mümkün oluyor. Böylece bir sayfayı okurken ‘ctrl’ tuşuna basarak tıkladığınız bağlantılar arka planda, gözden uzak yüklenirken siz bulunduğunuz sayfayı okumaya devam edebiliyorsunuz.
Firefox’un e.posta programı da çok kullanışlı. Çöp mesajları ayıklama özelliği ve birden fazla e.posta hesabını kolayca ayrı ayrı posta kutularından yönetmesi harika... E.posta yazılımının bir başka çok pratik özelliği ise mesajlar arasında anahtar kelime girerek arama yapmanın çok kolaylaştırılmış olması. Yazılım siz daha anahtar kelimeyi harf harf girerken aramaya başlıyor ve o ana kadar girdiğiniz harflere uygun mesajları daha siz yazarken her harf girişinizde güncelleyerek listeliyor. Bu arama şeklinin Outlook’takinden çok daha pratik olduğu kesin.
www.getfirefox.com
Şarapçılık avuçiçinde
Şarapçılık sabır gerektiren bir iş. Bir üzüm türünden, farklı bölgelerde aynı sonucu almak olanaksız. Birbirleriyle komşu iki bağdan, kaliteli şarap üretebilmek için farklı üretim yöntemleri kullanmak gerekebiliyor. Bir bağdan en iyi verimi alacak yöntemleri keşfedebilmek için ise on yıllarca süren bir deneme yanılma aşamasından geçmek gerekiyor. Babadan kalma yöntemlerle yüzyılları bulabilen bu süreç, bilgi teknolojilerinin kullanılmaya başlamasıyla gittikçe kısalmaya başladı. Yeni nesil, uzaktan kumandalı dört hava istasyonuyla, üzüm bağlarındaki hava koşullarını gözleyebiliyor. Hava sıcaklığı, nem oranı, yağış miktarı, güneş ışınları, rüzgar gibi değişkenleri saatte birkaç kere, bağ evindeki bilgisayarından kontrol edebiliyor.
Şarap üreticilerinin son gözdesi ise HP’nin iPAQ avuçiçi bilgisayarları. Kaliforniya’daki şarap bölgesi Lodi-Woodbridge’de üzüm üreticileri, bağdaki hava koşullarını avuçiçi bilgisayar kullanarak, her yerden kontrol edebilme lüksünü kullanıyorlar. Bunun için de HP’nin iPAQ avuçiçi bilgisayarına ek olarak GPRS kablosuz İnternet bağlantısı, Global Pozizyon Saptama (GPS) teknolojisi ve SureHarvest yazılımından faydalanıyorlar.
Darısı son yıllarda çok hızlı bir iyileşmeye giren Türk şarapçılığının başına...
Herkesin filmi kendine
Hababam Sınıfı’nın ister bilimkurgu versiyonunu izleyin isterseniz sonunu kendiniz belirleyin
Günümüzün televizyon, radyo, gazete, dergi, sinema, reklam panosu gibi medya araçları, İnternet’in gelişmesiyle birlikte yok olmayacak ama evrim geçirecekler. Geçenlerde duyurulan bir Avrupa Birliği projesi, bu evrimin nasıl olacağının ipuçlarını veriyor.
Yeni Binyılın Yeni Medyası (New Media for a New Millenium) isimli AB projesi, yepyeni bir medya biçimi yaratmayı amaçlıyor. Bu yeni medya formatı, seyircinin seyrettiği film ya da programın içeriğine müdehale edebilmesine, akışını kendi zevkine göre belirleyebilmesine olanak veriyor. Yeni medya formatında çekilen filmler, programlar, belgeseller, yarışmalar, haberler alışageldiğimiz başı, ortası, sonu birbirini izleyen bir akışla ekrana gelmeyecekler.
Yeni medya formatı haber programlarını bile etkileyecek. İzleyiciler hangi haberi seyredeceğini kendileri seçecek, aynı haberi farklı seyirciler farklı biçimlerde ekrana getirebilecekler.
Üç yıllık proje, çeşitli bilgisayar yazılımlarının geliştirilmesiyle hayata geçecek. Projede, gelişkin yazılım teknolojilerinin yanı sıra genişbant İnternet, ucuzlayan bilgisayar bellekleri, akıllı bilgisayar ağları ve nesne tabanlı medya teknolojilerinden yararlanılacak. www.ist-nm2.org
Paylaş