Paylaş
Örneğin, küçük işletmelerin veya çiftçimizin "rekabet gücü kazanmak için, daha başarılı üretim yapmak için benim en ileri düzeyde bilgiye ihtiyacım var" der duruma gelmesi bu kültür değişiminin önemli bir işaretidir. Bu değişim kendiliğinden olmaz, piyasanın görünmez eliyle de olmaz. Toplumun bilgi talep eder olması ve talep edilen bilginin yani içeriğin sunulması ancak hükümet politikaları ile, siyasi irade ile gerçekleşebilir. Ve bakın Coşkunoğlu bu konuşmasından önce İnternet’ten nasıl yararlandı...
CHP milletvekili Osman Coşkunoğlu hem sıkı bir İnternet kullanıcısı hem de bilgi toplumunun Meclis’teki sıkı bir savunucusudur.Türkiye’yi Bilgi Toplumu olmaya taşıyacak siyasetler geliştirmekte, İnternet’in sunduğu olanaklardan da sonuna kadar yararlanır.Coşkunoğlu, geçen Salı günü TBMM’de yaptığı konuşmadan önce yine çeşitli İnternet forumlarına mesajlar göndererek, katkı istemiş, İnternet kullanıcılarının sesini Meclis’e taşımanın yolarını açmıştı.Coşkunoğlu’nun çağrısına TBD üyesi Orhan Kalaycı’dan çarpıcı bir katkı gelmişti. Kalaycı şu örneği vermişti:1 kg patates -0.20 dolardan tonu 200 dolar 1 ton araba - 20 bin dolar 100 gr cep telefonu 200 dolardan tonu 2 milyon dolar. Patatesin tarım toplumu, otomobilin sanayi toplumu, cep telefonunun ise bilgi toplumu ürünü olduğunu savunarak, Coşkunoğlu'na "patates satarak daha ne kadar cep telefonu satın alabiliriz" sorusunu sormasını önermişti.Bu çok çarpıcı örneği biraz daha geliştirmek gerekiyor aslında. Çünkü patates de bilgi toplumu ürünü olabilir. Öte yandan cep telefonu da sanayi toplumu ürünü olabilir. Bilgi teknolojilerinden yararlanılarak rekabet avantajı yaratacak şekilde üretilen patates, bal gibi bilgi toplumu ürünüdür. Uzakdoğuda fason olarak üretilen cep telefonu ise bilgi toplumu ürünü değil sanayi toplumu ürünüdür. Kalaycı’nın çarpıcı örneğinden yola çıkarak Sayın Coşkunoğlu'na tavsiyem aynı örneği kullanması ama farklı soru ve sonuçlara gitmesini önermiştim.Türkiye'nin ihtiyacı başka ülkelerde zaten en iyi şekilde üretilen ürünleri üretmeye çalışmak yada fason üreticisi olmak değil, bilgi teknolojilerinden yararlanarak rekabetçi olabileceği sektörlerde ilerleme sağlamaktır. Örneğin Türkiye dünyanın beşinci büyük üzüm üreticisi ama çoğu sofralık üzüm olarak tüketiliyor. Yüksek katma değerli şaraba dönüşmüş olanında ise dünya üretiminde ismi bile anılmıyor. Şarapçılıkta ilerlemek eskiden çok uzun zaman alan bir işti. İyi şarap üretmek deneme yanılma yöntemleriyle kazanılan ustalığa bağlı olduğundan, bu birikimi edinmek kuşaklar boyunca birbirine aktarılan bilgi birikimi gerektiriyordu. Ancak şu anda bilgi teknolojilerinin yardımıyla eskiden yüzyılları bulan bu süreç on, yirmi yıla indi. Türkiye çok büyük bir üzüm üreticisi. Türkiye'de geliştirilmeyi bekleyen, Türkiye'ye özgü çok önemli üzüm çeşitleri var. Şaraplık üzüm çorak toprağı seviyor. Bilgi teknolojilerini, Türkiye'ye özgü bu avantajlarla birleştirebilirsek, dünya pazarlarında büyük başarı getirecek bir bilgi toplumu ürünü yaratmış oluruz. Şarap gibi bilgi toplumu ürünü olabilecek ve dünya pazarlarında rekabet avantajımız olacak daha pek çok fırsat vardır. Gelin bir Bilgi Toplumu Bakanlığı kuralım. Ama bilişim sektörünün sorunlarına eğilecek bir bakanlık olmasın bu. Bilgi teknolojilerini kullanarak Türkiye'ye rekabet avantajı getirecek sektörlerin, ürünlerin önceliğini belirleyecek, bilgi teknolojilerinin bu sektörlerde kullanılma stratejilerini yazacak bir bakanlık olsun...
Paylaş