İstanbul kişiliksiz bir şehir ve maalesef her geçen yıl daha da kişiliksizleşiyor.
İstanbul’da sürekli yeni bir alışveriş merkezi açılması ve her açılan alışveriş merkezinin dolup taşması İstanbul’un giderek daha da kişiliksiz bir şehir olma yolunda ilerliyor olmasından başka bir şeyin göstergesi değil.
İstanbul’da sürekli alışveriş merkezi açılıyor çünkü İstanbul halkının kültürü sadece buna elveriyor.
İstanbullu yeni müze istemiyor. İstanbullu park istemiyor. Bilim merkezine, eğlence kompleksine, hayvanat bahçesine, opera binasına, kukla tiyatrosuna, hacivat karagöz kahvesine, planetaryuma, halk kütüphanesine ihtiyacı yok İstanbullu’nun.
Tatilya kapanıyor, Bilim Merkezi İTÜ’den kovuluyor,
Gülhane Parkı’ndaki hayvanat bahçesi pire torbası köpeklere ev sahipliği yapıyor, kütüphaneler sinek avlıyor, tiyatro sahneleri kapılarına kilit vuruyor, büyük sinema salonları yerlerini cep sinemalarına bırakıyor, parklar mangalcı bahçesine dönüşüyor.
Alışveriş merkezleri ise dolup taşıyor. Zengini, fakiri insanlar akın akın alışveriş merkezlerine akıyor.
Geçenlerde inşaatı bitmeden kapılarını açan İstinye Park ve Kanyon alışveriş merkezlerini eleştiren bir yazı yazmıştım. Bir alışveriş merkezini inşaatını tamamlamadan açmak halka büyük saygısızlıktır; "Sana ne verirsek verelim tüketirsin, sen ancak böyle bir muameleye layıksın" demektir, demiştim.
Haşmet Babaoğlu, "İşin doğrusu, başka bir ülkede yetkili kurumlar böyle bir açılışa izin vermezdi" diyerek yazdıklarıma hak vermiş.
Sonra da bu saygısızlığa rağmen insanların mezbele halindeki otoparktan güle oynaya alışveriş alanına çıktıklarını aktarmış. "Belli ki" diyor, "Çoğumuz için artık alışveriş merkezleri hayatımızın merkezi olup çıkmış"...
Haklı... İstanbul artık öylesine kişiliksiz, renksiz, düpedüz sıkıcı bir şehir oldu ki, biz de haftasonları ailecek alışveriş merkezlerinden birine gitmekten başka yapacak bir şey zor bulur olduk.
Hele çocuklu olunca İstanbul tam bir cehennem. İstanbul Modern dışında gidilecek doğru düzgün bir müze yok. Restoranların, kafelerin büyük çoğunluğu keşhane gibi, dumanaltı. Çocuğu buralara sokmak, cinayetle eşdeğer.
Çocuk tiyatrosu desen, sayıları o kadar az ki en fazla üç haftasonunu kurtarır. Parklar, bahçeler yazın mangalcıların işgali altında kışın görmemişlerin köpeklerinin pisliklerinden geçilmiyor. Çocuk parkları tuzaklarla dolu.
Eh ne yapacaksın. Mecburen alışveriş merkezlerine... Alışveriş merkezleri de olmasa aval aval gezinmekten başka bir şey yapılamayacak İstanbul’da.
Sigara yasası bugün sulanacak
TBMM bugün Türkiye’yi medeni ülkelere yaklaştıracak sigara yasaklarıyla ilgili kanun teklifini görüşecek.
Umarım yanılıyorumdur, yüzümü kara çıkartırlar ama AKP’li milletvekillerinin bu yasa tasarısını sulandırmak için ellerinden geleni yapacağından eminim.
Bilindiği gibi Başbakan Tayyip Erdoğan sigara konusunda çok medeni fikirlere sahip. Sigara tiryakilerinin kapalı alanlarda sorumsuzca sigara içip, başkalarını zehirlemesine karşı. Gerçi Başbakanlık uçağında gazetecilerin sigara içmesine izin vererek, uçaktaki herkesin sağlığına zarar vermesine göz yumuyor ama Türkiye’yi çağdaş uygar ülkelerin seviyesine yaklaştıracak sigara yasaklarıyla ilgili yasa tasarısının da mimarı.
Tayyip Erdoğan’ın, AKP Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün ve birkaç milletvekilinin gayretleriyle geçen yasama döneminde hazırlanan yasa tasarısı, tütün tüccarlarının engellemeleri sonucunda Meclis’te bir türlü görüşülememişti. Nihayet bugün görüşülecek.
Yasa tasarısı sulandırılmadan aynen kabul edilirse sigara tiryakileri artık kahvelerde, restoranlarda, halka açık kapalı mekanlarda başkalarını zehirleyemeyecekler, sigara içmeyenlerin sağlığına küstahça saldıramayacaklar.
Ancak dediğim gibi bu medeni yasanın, AKP’li milletvekillerince sulandırılmaması olanaksız gibi. Büyük olasılıkla yasa tasarısı kuşa çevrilecek, orasından burasından delinecek.
Aklım, AKP her maddesiyle medeniyetin simgesi olan bu tasarıyı kuşa çevirir diyor ama gönlüm Tayyip Erdoğan, Cevdet Erdöl ve diğer medeni milletvekillerinden yana...