Kanserin aşısı bulundu, Sağlık Bakanlığı "Türkiye’de yaptırmayız" diyor.
Rahim ağzı kanserinin nedeninin HPV isimli virüs olduğu biliniyor. Yeni geliştirilen ve çağdaş ülkelerde kız çocuklarına hemen ücretsiz olarak uygulanmaya başlanan aşının Türkiye’de de uygulanmasına Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Prof. Murat Tuncer karşı çıkıyormuş.
Karşı çıkmasının iki gerekçesi var ki, ikisi de evlere şenlik.
Sağlık Bakanlığı bürokratı Murat Tuncer’in insanları ölümden koruyacak aşıya karşı çıkmasının birinci nedeni tamamen şahsi.
"Çocuklarımın cinsel hayatlarıyla ilgili kararları bugünden veremem", demiş Tuncer, Sabah’tan Esra Tüzün’e. Kızı tek eşli bir hayat planlıyor olabilirmiş de, bu durumda zaten hastalıktan korunmuş olurmuş. Pes vallahi, mantığa bakar mısınız? Birincisi tek eşli bir hayat planlasa bile kızına virüsün o tek eşinden geçmeyeceği ne malum?
İkincisi asıl aşı yaptırmayarak kızının cinsel hayatına müdahale ediyor ve kızını reşit olduktan sonra da tek eşli cinsel hayat yaşamaya zorluyor. Aşı yaptırmamakla kızına aslında şöyle demiş oluyor, "Bak kızım sana HPV aşısı yaptırmıyorum. Reşit bile olsan gidip biriyle cinsel ilişkiye girer ve kanser olursan umurumda değil". Bir babaya ne kadar yakışan bir mantık değil mi? Töre cinayetlerinin önüne geçilememesine şaşmamalı.
Üçüncüsü "tek eşlilik" kavramına da vakıf değil. Duygusal bir birlikteliği varken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmemeyi ifade eden "tek eşlilik" kavramını, evlenene kadar bakire kalmak sanıyor.
Bütün bunlar kamusal bir makamı, kişisel inançlarla yönettiğini gösteriyor. Ama daha da vahimi var.
Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı’nın kanser aşısına karşı öne sürdüğü ikinci gerekçe dehşet verici.
Diyor ki Murat Tuncer, "Rahim ağzı kanseri Türkiye’de o denli yaygın değil. Biz 10 milyon kadını aşılayarak ancak 600 kişinin kanser olmasını engelleyebiliriz".
Bu gerekçenin ne kadar dehşet verici olduğunu göstermek için tek bir şey söyleyeceğim. Bir an için her şeyi bir kenara bırakın ve aşılanmadığı için kanser olan kişinin kendiniz, kızınız, kız kardeşiniz, ya da eşiniz olduğunu düşünün.
Başka bir şey demeyeceğim.
Jürideki son şövalye
"Şarkı Söylemek Lazım"ın ilk iki programını kaçırmıştım. Eşim seyretmiş, Oray Eğin’den dolayı beğenmiş, mutlaka seyret diyordu.
Bu hafta seyrettim. Oray Eğin olmasa kimsenin seyretmeyeceği bir program. Birilerinin vasata çoktan bu savaşı açması gerekiyordu. Oray Eğin şövalye gibi çıktı, savaşıyor.
Gerçi ben ondan vasata değil lümpenliğe savaş açmasını beklerdim. Vasata zamanında kimse savaş açmadığı için vasatın iktidarı da geldi geçti. Şimdi daha beterine vasatın da altına lümpenliğe, basitliğe teslim oldu Türkiye. Oray Eğin de programda aslında bunlarla savaşıyor, vasatlarla değil. Ama kaybedecek. Lümpenliğin, basitliğin prim yaptığı Türkiye’de hiç şansı yok.
Serap Ezgü’nün Oray Eğin’in zeka ürünü eleştirilerinin karşısında takındığı tavır, prim yapan basitliklerdendi örneğin. Zekayla, bilgi birikimiyle savaşamamanın acizliğiyle avam alkışlarına oynayan bir tavır...
Işın Karaca’nın, Oray Eğin’in aksanıyla alay etmeye kalkışması da aynı basitlikteydi. Bir de en komiği, bu tür yarışmalara katılan ünlülerin ağzına pelesenk olan "buraya eğlenmeye geldik" klişesi vardı ki, lümpenliğin şöhret görmüş halini temsil ediyordu.
Biz de eminiz zaten, eğlenmeye geldiniz. Para ve gündeme malzeme olma yan cebinize...
Cesetler Çin’den
Ayşe Arman, ABD’de çok konuşulan yeni bir sergiyi, "Bodies"i anlatmış cumartesi günkü etkileyici yazısında.
Derileri yüzülmüş gerçek insan cesetlerinin sergilendiği "Bodies"i ben Las Vegas’ta görmüştüm. Arman, New York’takini ziyaret etmiş.
Cesetlerin kaynağını müzedeki bekçiye sormuş Arman. Bekçi de, evsiz Çinliler olduğunu, Amerikan üniversitelerinden birinin bu kimsesiz bedenleri sergiye hazırladığını söylemiş.
Ayşe Arman kızmış, "Zavallı Çinlilerden ne istediniz?" demiş. "Nasıl olur da, hiç beyaz Amerikalı ’homeless’ın vücudu olmaz bu sergide", diye bekçiye çıkıştığını aktarmış.
Bekçinin bunları kendi kafasından uydurduğunu bilse, bu kadar kızmazdı herhalde.
Çünkü o cesetler Çin’deki bir plastinasyon (dokulardaki suyun alınıp silikon gibi polymerlerle değiştirilerek korunması) laboratuvarından geliyor. Cesetleri sergiye hazırlayan da bir ABD üniversitesi değil, Çinli Dalian Tıp Üniversitesi.
Haliyle aralarında beyaz bir Amerikalı evsizin olması olanaksız.