Paylaş
Eşim ve dört yaşındaki oğlumla cumartesi günü gezerken bulutlarda uçtuk. Hatta Tibet o kadar etkilenmiş ki akşam uyandı ve "Rüyamda tablolar gördüm, köprülerden geçerek seyrediyordum, çok güzeldi" dedi. Bedri Baykam’ın üç boyutlu tablolarından birindeki, karşısında konum değiştirince kıpırdayan "kaplan"ı da görmüş rüyasında, anlattı.
Baykam’ın yıllar önceki tablolarındaki graffitolardan birinde "This has been done before" diyerek işaret ettiği gibi günümüzde şaşırtıcı ilklere dayalı sanat yapmak gittikçe zorlaşıyor artık. O kadar çok şey yapıldı, o kadar çok yenilik denendi ki ilk kez yapılacak olanı düşünüp, estetik bir şekilde uygulamak artık iyice zorlaştı.
Sanatı sadece estetik boyutu ve formuyla değil, yenilikçi boyutu ve içeriğiyle de değerlendirenler için geçmişin büyük ustalarının eserlerinin sergilendiği müzeler yeterli olamıyor. İstanbul Modern bu açıdan Türkiye’deki sanatseverler için çok büyük bir boşluğu dolduruyor. Ancak tek başına yetmiyor tabii ki. Türkiye’deki sanatseverlerin İstanbul Modern’e ek olarak geriye kalan tek seçeneği galeriler.
Contemporary İstanbul, işte tam bu noktada kendini gösteriyor ve sanat galerilerini bir araya getiren bir sanat şenliği olarak tabloyu tamamlıyor, çağdaş sanat meraklılarını hazzın doruklarına taşıyor.
Contemporary İstanbul’da bu yıl yer alan galerilerin sergiledikleri eserlerin hepsi birbirinden etkileyiciydi. Ancak aralarından birkaçı vardı ki, insanı gerçekten şaşırtıyor ve hayran bırakıyordu.
Sergideki en etkileyici çalışmalardan biri Bedri Baykam’ın "Dream Captions" isimli üç boyutlu tablolarıydı. Çocukluğumuzun "kitsch" kartpostallarından, cikletlerden çıkan plastik kartlardan hatırlayacağımız üç boyutlu derinliği olan resimlerin dev boyutlarda yeniden yaratımından oluşuyor bu tablolar. Bedri Baykam resimde üç boyut başka formlarda ve tekniklerle de kullanıldığı için, haklı olarak üç boyutlu veya 3D olarak değil de 4D olarak adlandırmış yapıtlarını. İki boyutlu plastik tuvalin içine katman katman çalışılan resimler, tablonun içindeki düşler dünyasına davet eder bir etki yaratıyor bakanlarda. Baykam aynı tekniği birkaç ay önce açtığı Fenerbahçe’nin tarihi temalı "Efsanenin Yüzyılı" isimli sergisindeki tablolarında da kullanmıştı ama temasından dolayı o kadar etkileyici gelmemişti bana açıkçası. Evet teknik yeni ve şaşırtıcıydı ama içerik herkes için estetik olmayabilecek, herkeste aynı heyecanı duyurmayacak bir içerikti. Ancak aynı teknik bu kez çok daha fazla insana hitap edecek bir estetikle bütünleşince etkisi kat kat artmış.
Gelecek yıl kaçırmayın
Serginin ikinci şaşırtıcı durağı KunstBüroBerlin sanat galerisinde sergilenen Bubi’nin iki tablosuydu. Bubi resimde üç boyutu kendi stiliyle yakalamış ve stilini imzası yapmayı başarmış olağanüstü bir ressam. Bu stili yıllar önce yaratmış olmasına rağmen, karakterini koruyarak yenilemeyi ve ileri götürmeyi de çok iyi başarıyor üstelik.
Galeri Baraz Güncel’in standında sergilenen Emine Konuk "işleri" de serginin şaşırtıcı eserlerindendi. Kırmızı plastik peruk saçlardan yapılmış, otomatik araba yıkama makinelerinin fırçalarını andıran spiral merdivenler geçenlerin hemen ilgisini çekiyordu örneğin. Konuk’un insanı içine çekip bırakmayan işi ise "Aynalar" isimli dört duvarı, tavanı ve zemini tamamen aynalarla kaplı odasıydı. İçine girdiğinizde kendinizi her yönde sonsuza kadar tekrarlayan görüntülerinizle baş başa buluyor ve bir tür meditasyon haline geçiyorsunuz.
Galeri Nev’de sergilenen Nazif Topçuoğlu ve İnci Eviner yapıtları da favorilerim arasındaydı ama Marck’ın Licht Feld galerisinde sergilediği iki video heykeline değinmeden edemeyeceğim. Video heykellerden birincisi likit kristal ekranın diğeri bir sandığın içine hapsolmuş kızların hareketli video görüntülerinden oluşuyordu ve ilk kez yapılacak olanı keşfetme arayışında zorlanmaya başlayan sanatın kurtarıcısının teknoloji olduğunu müjdeliyordu. Kimileri soğuk bulsa da teknoloji ve sanat her zaman olduğu gibi yine kol kola gezecek. Gerçek sanat her zaman olduğu gibi zamanının ötesinde, sunduğu yenilik artık hayatın vazgeçilmez ve hissedilmez bir parçası olduğunda gerçek değerini bulacak.
Gelecek yılın Contemporary İstanbul’unu kaçırmayın.
Paylaş