İstanbul Modern açıldığı günden beri hep gündemde kalmayı başararak, sanat müzelerini popüler kültürün içine sokmayı başarabilen ilk ve tek Türk müzesiydi.
Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) ise yurtiçindeki ve yurtdışındaki çok başarılı çalışmalarına rağmen, Türkiye’de çok az sayıda insanın ilgisini çekiyordu. Ta ki muhteşem Picasso sergisine kadar.
Picasso sergisinin kopardığı gürültüyle birlikte, Sakıp Sabancı Müzesi’nin İstanbul Modern’le kıyaslanmaya başlanması da kaçınılmaz oldu.
Sabancı Grubu Başkanı Güler Sabancı, Sabah’tan Şelale Kadak’a, SSM’nin Türkiye’nin dünya ölçeğindeki tek müzesi olduğunu iddia etmiş. Dünya ölçeğinde olmak büyük iddia. Dünya ölçeğinde olmanın tek ama çok geniş bir kriteri var. O da A’dan Z’ye istisnasız her şeyiyle çağdaş batı standartlarını yakalamak...
Ziyaretçi akını nedeniyle Picasso sergisini gezmeye henüz fırsat bulamadım. Hani insan kalabalığını göze alsam bile, otopark sorunuyla uğraşmayı gözüm yemiyor. Dar Boğaz yolunun üzerindeki SSM’nin sadece 30 araçlık otoparkında yer bulamayacağımdan eminim.
O nedenle, sergiyi gezmek için ilk meraklı akınının biraz durulmasını bekliyorum. Ama bir yandan da, İstanbul Modern mi yoksa Sakıp Sabancı Müzesi mi daha çağdaş merakımı dizginleyemiyorum.
Merakımı biraz olsun giderebilmek için, SSM’yi çağdaşlığın en önde gelen kriterlerinden biriyle test edeyim dedim. Müze içinde bir de restoran açılmış. İşletmeciliği Taksim’deki ünlü ve çok başarılı restoran Changa’ya verilmiş.
Telefon açıp sordum, sigara içilmeyen bölüm var mı diye. Yok dediler.
Sabancı Müzesi çoluk çocuk gezilen bir müze. Çocuklardan ve yanlarındaki veliden giriş ücreti almamak gibi çok güzel bir uygulamaları bile var. Bir yandan çocuklara sanat aşkı aşılamaya çalış, öte yandan sigara dumanıyla zehirlenmemeleri için gerekli önlemleri alma.
İstanbul Modern’in içindeki kafede de başlangıçta aynı hata yapılmıştı. İstanbul Modern’i modernlikle bağdaşmayan bu hatası nedeniyle eleştirmiştim. Hatadan dönmesini bilmek de modernliğin bir gereğidir, yanlış uygulamayı hemen düzelttiler. Restorandaki masaların tümünü sigara içmeyenlere, barı ise içenlere ayırdılar. İşte bu nedenle de, dünya ölçeğinde çağdaşlık kriterinde Sakıp Sabancı Müzesi’nin hálá atbaşı önündeler.
Bu arada İstanbul’un en iyi restoranlarından biri olan Changa’nın SSM’de açtığı Müzedechanga’yı da çok merak ettiğimi ekleyip, İstanbul’a layık iki muhteşem müzenin restoranlarının karşılaştırmasını SSM’i ziyaret ettikten sonraki yazıma bırakayım.
Sigara ihbar hattı şart
Türkiye’yi sigara içmeyenler ve çocuklar için tam bir cehennem olmaktan çıkartacak yasa tasarısı görüşülürken, AKP’denSabri Varan, sigara içenlerin de haklarının savunulması gerekir diye anti demokratikliğe örnek gösterilebilecek garip bir söz söylemiş.
Sigara içenlerin tek hakkı var, o da bu zehiri kendi evlerinde, kimseye zarar vermeden içmek. Başka da hiçbir şeye hakları yok. Sigara içmek bir hak değil, başkalarının sağlığını da tehlikeye atan bir hastalıktır.
Yasa tasarısı, bu hastalıkla mücadele için çok iyi düşünülmüş yasaklar içeriyor. Ancak başarılı olunabilmesi için yaptırım ve cezaları uygulanabilir kılacak bazı yeni mekanizmaların da yasaya eklenmesi gerekiyor.
Örneğin müzelerde sigara içilmesi mevcut kanunlara göre bile yasak ama Sakıp Sabancı Müzesi’nin restoranında içiliyor. Nedeni 4207 nolu yasanın, sigara lehine yorumlanabilecek şekilde kötü yazılmış olması.
Yeni yasakların uygulanabilir olması için mutlaka bir ihbar mekanizmasıyla desteklenmesi gerekiyor.
Nimet Çubukçu gibi muhbirlikle, ihbarı birbirine karıştıranlar olabilir. Onlar için ekleyeyim. Muhbir,kişisel menfaat sağlamak için gammazlayanlara denir. İhbar ise medenice yaşamak isteyenlerin, medenice yaşama özgürlüklerine saldıranlara karşı kullanabilecekleri tek silahtır.
Sigara yasakları, yürürlüğe kondukları tüm medeni ülkelerde bir ihbar ve ceza mekanizmasıyla desteklenmiş olmaları sayesinde uygulanabiliyor. Çok iyi hazırlanmış yasa teklifimizdeki tek eksik bu. Komisyonun yasayı sulandırmaya çalışmak yerine, bu eksik üzerinde yoğunlaşmasını dilerim.