"Intel inside" logosunun da gün gelip tarih olacağını kim derdi ki?
Ancak Intel pazarlama iletişimi stratejilerindeki bu değişimin ipucunu aylar öncesinden, Eylül'de San Fransisko'da yapılan Intel Geliştiriciler Forumu'nda (Intel Developer's Forum) vermişti. Biz de e.yaşam okurlarına Intel'in geçirmekte olduğu yapısal değişimi "Intel artık bir platform şirketi" başlıklı analizimizle duyurmuştuk.
Intel forumda yeni stratejisinin tüm ayrıntılarını direkt olarak açıklamamıştı gerçi ama platformlar üzerinde fazlasıyla durmasından, yeni yapılanmanın yönünü açıkça görmek mümkündü.
Peki ne olmuştu da Intel böylesi radikal bir strateji değişikliğine gitmişti? Tüm bu değişikliğin nedeni Intel'in yeni icra başkanı Paul Ottelini'nin kaprisleri miydi, yoksa çok daha mantıklı nedenler mi vardı?
Intel gibi dev bir şirketi, büyük cirolar ve kárlar elde etmeye devam ederken, sonu belli olmayan, maceralı bir rotaya sokmanın alemi neydi? Intel'in adımı aslında cesurca atılmış ama zamanlaması mükemmel bir adımdı. Sektörün gidişatını ve Intel’in adımının anlamını görmek için IBM'in kişisel bilgisayar sektöründeki hezimetine bakmak yeterli.
Kişisel bilgisayar sektörü bir süredir kár marjlarının gittikçe azaldığı, rekabetin zorlaştığı bir alan haline gelmekte. IBM kişisel bilgisayar bölümünü Çin şirketi Lenova'ya satmadan önce sektörün üç büyüğü IBM, Dell ve HP idi.
Dell, sıfır araştırma geliştirme yatırımı yaparak, üstelik bununla övünerek girmişti HP ve IBM gibi iki devin arasına. IBM ise yaptığı Ar-Ge yatırımlarından beklediği dönüşleri alamamış, hiçbir buluşunu ticari başarıya dönüştürmemişti.
Dell ise sadece, kişisel bilgisayar üretimini montaj saniyiine dönüştürmüştü. Dell'in bu stratejisi nedeniyle, kişisel bilgisayara Ar-Ge yatırımı yapan ancak araştırmalarının sonuçlarını ticari başarıya dönüştüremeyen şirketler, en başta da IBM zor durumu düşmüştü. HP Ar-Ge yatırımlarını rekabet avantajına dönüştürebilmeyi becerdiğinden farklı bir kulvarda yoluna devam etti.
Ancak diğerleri için, montaj sanayiine dönüşmüş bir sektörde Çin ve diğer uzak doğu ülkelerinin ucuz iş gücü karşısında rekabet edebilmek gittikçe güçleşiyordu. Sonuçta IBM bu rekabete daha fazla dayanamadı ve kárlılığını yitiren kişisel bilgisayar bölümünü Çin şirketi Lenova'ya satarak, paçayı sıyırmaya çalıştı.
Kişisel bilgisayar sektöründeki, ucuz üretime ve sıfır Ar-Ge yatırımına dayalı bu rekabet trendi hızını artırarak devam ediyor. Sonuçta bilgisayar üreticileri Ar-Ge'den birer birer çekilirken, geleceğin ürünlerini geliştirmek biri yazılım, diğeri donanım üreticisi olan iki dev şirkete, Microsoft ve Intel'in eline kalıyor.
Bugün artık geleceğin bilgisayarlarının nasıl olacağı büyük ölçüde bu iki şirketin yaptığı Ar-Ge çalışmalarına ve endüstriyi yönlendirme şekillerine bağlı.
Ancak Microsoft ve Intel de aynı türden bir rekabetle karşı karşıya. Linux ve AMD iki şirketin sırasıyla en belalı rakipleri.
Intel'in AMD ya da henüz ortaya çıkmamış başka rakipleri karşısındaki en büyük silahı şu an için endüstri üzerindeki yönlendirme gücü ve Ar-Ge üstünlüğü.
İşte bu yüzden Intel'in henüz çok ciddi bir rakibi olmamasına rağmen çip üreticisi lideri olmayı ikinci plana atıp, platform geliştiricisi liderliğine oynaması çok mantıklı.
Gelecekte çok farklı bilgisayarlarla tanışacağız. Hemen her türlü iş için, o işin gereksinimlerine özgü, özel olarak tasarlanmış bilişim cihazları kullanıyor olacağız. Intel'in stratejisi de bu yeni platformların standartlarının belirleyicisi olmaktan başka bir şey değil, ve bunda başarılı olacağının da güçlü sinyallerini veriyor.