17 Aralık’tan sonra yeni gündemini Bilgi Toplumu’na girmeye kaydırmaya çalışan hükümet iki önemli fırsat tepti. Bunlardan birincisi Microsoft Başkanı Bill Gates’in Ankara’ya gelip Başbakan Erdoğan ile buluşması, ikincisi ise Forumİstanbul etkinliğiydi.
Bill Gates’in Türkiye’ye gelip Başbakan Erdoğan ile buluşması Türkiye için büyük fırsattı. Gates Türkiye’ye Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetin başarılı girişimleri sonucunda gelmişti. Ama aynı başarı Gates’in gelişinin değerlendirilmesi aşamasında gösterilemedi. Şovdan ibaret fiyasko bir organizasyon yapıldı.
Forumİstanbul’un bu seneki ana teması ise bizzat Başbakan Erdoğan’ın telkinleriyle rekabetçi küresel Bilgi Toplumunun kurulması olarak değiştirilmişti. Bu da çok yerinde ve başarılı bir girişimdi. Forumİstanbul gibi kalitesi tescilli, gündem yaratma etkisi güçlü olan bir etkinlikte Bilgi Toplumu temasının işlenecek olması çok önemli bir fırsattı. Ancak başarı bir kez daha programın yetersizliğine takıldı. Seçilen konuklar ve konu başlıkları nedeniyle, forum programında Bilgi Toplumu, AB üyeliğinin gölgesinde kaldı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül birkaç hafta önce Doğan Medya Grubu köşe yazarlarıyla kapalı bir toplantıya katılmıştı. Abdullah Gül, çok daha samimi bir sohbet gerçekleştirmek amacıyla toplantının söylediklerinin yazılmaması kaydıyla yapılmasını istemişti.
Bekleneceği gibi toplantıda daha çok Avrupa Birliği, dış politika ve iç siyaset konuları konuşuldu. Mehmet Ali Birand’dan çok uzun uğraşlar sonucu, benden çok sonra söz isteyenler birkaç tur soru sorduktan sonra, toplantının bitimine doğru nihayet söz alabildim ve toplantının Bilgi Toplumu’yla ilgili yegane sorusunu sormayı başarabildim.
AKP hükümeti iktidara geldiğinde Türkiye’nin önünde iki hayati konu bulunduğunu, bunların Avrupa Birliği’ne ve Bilgi Toplumu’na adım atmak olduğunu, hükümetin 17 Aralık’ta birincisinde önemli bir aşamayı başarıyla geride bıraktığını belirttim. Ancak hükümetin ikinci hayati konuda bugüne kadar henüz doğru düzgün bir adım atmadığını, belki 17 Aralık’tan sonra atar diye beklediğimizi ama bu beklentimizin de boşa çıktığını söyledim. Bundan sonra, hükümetten Bilgi Toplumu’na girmeye yönelik bir adım bekleyelim mi diye sordum.
Gerçi itirazı olacağını sanmıyorum ama sonradan iznini soramadığım için verdiği cevabı aktaramıyorum. Şu kadarını söyleyeyim, hem şahsi olarak Abdullah Gül’ün hem de hükümetin Bilgi Toplumu’na verdikleri önemde samimi olduklarına ikna oldum. Hükümetten bundan sonra bu konuda çok daha başarılı ve ayağı yere basan projeler bekleyebiliriz diye düşünüyorum.
Kaçan ilk iki fırsattan mutlaka ders alınmıştır.
Apple telefon yapacak mı?
ABD’de yayınlanan Business 2.0 dergisi kapağında Apple’ın bundan sonraki adımı ne olacak diye sormuş ve bu soruyu şık bir cep telefonu resmiyle tamamlamıştı. Steve Jobs size asla söylemeyecektir ama biz söylüyoruz diyorlardı.
Business 2.0’ın yanılıyor olması büyük bir olasılık. Çünkü eğer doğru bir tahminde bulunuyor olsalar, Steve Jobs tarafından çoktan dava edilmeleri gerekirdi. Bunu Jobs’un yakın geçmişte, benzer bir durumda aldığı tavra dayanarak söylüyorum.
San Fransisko’da yapılan Macworld Expo’dan kısa bir süre önce Apple sempatizanı Nick Ciarelli, yine Apple sempatizanlarının takip ettiği sitesinde Apple’ın Macworld Expo’da tanıtacağı iki ürün hakkında tahminde bulunmuştu. Mac Mini ve iPOD Shuffle’ın hakkında yaptığı tahminler doğru çıkmış, karşılığında da Steve Jobs’un açtığı bir davayla ödüllendirilmişti. Jobs, Ciarelli’yi şirket sırlarını açığa vurmakla suçluyordu.
İşte bu hikayeye dayanarak, eğer Business 2.0’ın tahmini doğru olsaydı, Steve Jobs dava açardı diyorum. Tabii bir olasılık daha var. Ciarelli, hakkında açılan davadan sonra Jobs’un bu tahminler eğer klasik medyada yayınlansa dava açmaya cesaret edemeyeceğini, ama İnternet medyası olunca dava açmaktan çekinmediğini söylemişti.
Eğer Business 2.0’ın tahmini, Steve Jobs dava açmamasına rağmen doğru çıkarsa, Ciarelli’ye kim hak vermeyebilir?