AKP'nin hükümet programına geçen haftaki yazımın sonunda ancak şöyle bir değinebilmiştim.
''Hükümetin ilkel programı'' ara başlığı teknik bir aksaklık sonucunda, yerine necefli maşrapa bile konulmadan sırra kadem basınca, bu konudaki fikirlerim de, tamamen farklı bir konuda olan yazının sonuda eğreti durmuştu.
Bu eğreti duran bölümde AKP'nin Hükümet Programı ile ilgili NTV'ye verdiğim görüşü özetlemiştim:
''AKP hükümetinin Hükümet Programı, çeşitli çevrelerce bilişim teknolojilerini en iyi kullanan, Bilgi Toplumu'na en çok önem veren parti olarak lanse edilen AKP'nin takkesini düşürdü, kelini ortaya çıkardı. Tam 41 sayfalık, maaşallahı olan programda bilişim ve e.devlet kelimeleri sadece birer kez kullanılırken, e.Türkiye ve İnternet kelimeleri ise hiç geçmiyor.
Bilgi Toplumu'na yönelik stratejilere dair ne Hükümet Programı'nda ne de Eylem Planı'nda tek bir kelimeye dahi rastlanmıyor. Varsa yoksa tek bir cümle içinde geçen 'e.devlet'. O da öyle havada sallanıyor''.
Hálbuki aynı AKP, hükümete gelmeden önce hazırlayıp, duyurduğu Seçim Beyannamesi'nde bilişim stratejilerine (eğriliği, doğruluğu tartışılır olsa da) çok daha fazla yer vermiş, e.dönüşüm Türkiye adını taktığı bir projeyle Bilgi Toplumu olma yolunda Türkiye'nin önüne bir strateji taslağı koymuştu. Bu taslakta bakın neler yer alıyordu:
- Kamu idaresi, e.devlet ilkeleri ışığında şeffaf ve hesap verebilir hale getirilecek,
- Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, hakkaniyet ölçütleri esas alınarak yaygınlaştırılacak,
- Yerel bilgi ve beceriler küresel düzeye taşınacak,
- Değişik coğrafyalardaki, gelir grupları ve statüler arasındaki bilgi açığı kapatılacaktır.
Ancak AKP, Seçim Bildirgesi'ndeki bu vaatlerini Hükümet Programı'na taşımayarak kendisinden takiye bekleyenleri, başlangıç için ters bir köşeden, bilişim cephesinden haklı çıkarttı.
Gerçi Seçim Beyannamesi'ndeki ''dönüşüm'' projesi Hükümet Programı'na da aktarıldı aktarılmasına ya, ''e.dönüşüm''ün ''elektronik'' bacağı kesilip ''e.''si atılarak topal bir şekilde aktarıldı. Seçim Bildirgesi'ndeki ''e.dönüşüm'', Hükümet Programı'nda ''dönüşüm'' olarak çıkartıldı karşımıza.
Geleceğin Türkiye'sinin ampulünü söken bu programda bilişim ancak şu cümlelerle yer alabildi:
- Yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak, kamu kuruluşlarının hizmet ve işlemleri halka duyurulacak, yönetimde şeffaflık sağlanacaktır.
- Kamu kuruluşlarında bilgi ve iletişim teknolojileri azami ölçüde kullanılarak, e.devlet uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
Bu cümleler ne yazık ki Türkiye'yi Bilgi Toplumu Çağı'na taşıyacak stratejilerin suyunun, suyunun suyu bile olabilecek nitelikte değil. Kamu kuruluşlarının hizmet ve işlemlerinin halka duyurulması, yönetimde şeffaflık sağlanması için e.devlet uygulamalarının yaygınlaştırılacağına inansak bile (ki programda bu inandırıcılığa temel olabilecek hiçbir proje yok), program tatmin edici olmaktan çok uzak. Kamu hizmet, işlem ve yönetimlerinin e.devlet uygulamalarıyla saydamlaşabilmesinin tek koşulu var. O da İnternet kullanımının her Türk vatandaşının ayağına gitmesi. Yoksa bugünkü 2, 3 milyonluk İnternet kullanıcı sayısıyla, kamu kuruluşlarının hizmet, işlem ve yönetimlerine İnternet üzerinden ulaşılsa ne olur, ulaşılmasa ne?
Geçen haftaki yazımı ''Tek umudum çiçeği burnunda Başbakan Abdullah Gül. Eğitim ve kültür seviyesine güvenerek, Hükümet Programı'ndaki bu büyük gediği yamayacaktır diye düşünüyorum. İnşallah yanılmıyorumdur, yoksa Türkiye'nin geleceği filan kalmadı demektir'', diye bitirmiştim. Bu umudum hálá sürüyor. Amaç bağcı dövmek değil ama gölgesinden korkan sanayicilerimiz gibi aman üzüm yiyelim diye her gördüğüm bağcının kucağına atlayacak da değilim. Demokrasilerde üzüm, bağını sorarak yenir...
Foto Çip Tak!
Bir hafta kadar önce iki koca kutuyu masamda beni beklerken buldum. Bu koca kutuların içinden iki küçük cihaz çıktı. Biri bildiğimiz profesyonel fotoğraf makinelerinden daha küçük bir dijital fotoğraf makinesi, diğeri ise bildiğimiz renkli bilgisayar yazıcılarından çok çok küçük, adeta minyatür bir renkli yazıcı. Her ikisi de HP'nin dijital fotoğrafçılığa kazandırdığı akıllı teknoloji 'Photosmart' ailesinin üyeleri olan bu iki kardeşten fotoğraf makinesinin ismi 'Photosmart 850', yazıcınınki ise 'Photosmart 100'dü.
HP bu cihazları kullanarak test etmem için, on günlüğüne göndermişti. Araya girecek bayramı da hesaba katınca zamanım oldukça dardı. Daha ilk görüşte aşık olduğum fotoğraf makinesiyle çekim yapmak, bu çekimleri mini foto yazıcısında basmak için en fazla bir haftam vardı. Bayram öncesi işler de yoğun olduğundan, güzel fotoğraflar çekecek günübirlik bir gezi programı da yapamadım. Test süresi içindeki haftasonunda, ev ve gazete dışında gidebildiğim tek yer, arkadaşım Atılgan Bayar'ın İstanbul, Nişantaşı, Reasürans Pasajı'nda yeni açtığı Bibliyoman isimli kitapçı ve kafe oldu. Dolayısıyla test çekimlerimin sahnesi Bibliyoman, fotomodelleri ise eşim Lale ile arkadaşım Atılgan oldu.
Hemen söyleyeyim, HP Photosmart 850, ilk izlenimimi boşa çıkartmayan bir performans sergiledi. Dijital fotoğraf makinelerinin piyasada boy göstermeye başladığından bu yana, nihayet beklediğim özelliklere sahip ve uygun sayılabilecek fiyatta bir modelle, HP Photosmart 850 sayesinde tanşımış oldum. Bir kere ilk artı puanı klasik profesyonel fotoğraf makinelerinden fazla farklı olmayan görünüşüyle aldı. Elde tutuşu, kavranışı, kullanışı ve sadece 470 gramlık hafifliğiyle ergonomik puanı on üzerinden on oldu.
4.1 megapiksellik çözünürlüğü profesyonel fotoğrafçıları bile tatmin edebilecek yükseklikte. 8X optik, 56X dijital zum yapabilme yeteneği piyasadaki pek çok dijital kamerayı geride bırakıyor.
Kamera ile kapalı alanlarda yaptığım flaşsız çekimlerden oldukça kaliteli sonuçlar aldım. Ancak aynı yorumu flaşlı çekimler için yapamayacağım. Belki daha uzun bir kullanım zamanım olsaydı, makinenin kendine has alışkanlıklarını tanıyıp, flaşla da tatmin edici sonuçlar alabilecektim ama bunu iddia edemem. Şu kadarını söyleyebilirim ki, flaşsız çekimlerin kalitesi o kadar iyiydi ki, aşırı karanlık veya loş bir ortam olmadıkça flaş kullanmaya zaten gerek bırakmadı.
850'yle en fazla 60 saniyelik video görüntü çekimi yapabilmek ve çekilen fotoğraflara üçer saniyelik ses etiketi eklemek de mümkün. Bu süreler bir fotoğraf makinesi için makul süreler. Fazlası için dijital video kamera kullanmak daha akıllıca olur.
HP Photosmart 100'e ise fazla ısınamadım. Bir kere gariptir ki üzerindeki bellek yuvaları arasında HP 850'de kullanılan SD Bellek Kartı ile uyumlu olanı yoktu. Bu HP'nin dijital fotoğrafçılığı, teknik sayılabilecek tüm zorluklardan kurtarmayı hedefleyen akıllı 'Photosmart' çözümüne yakışmayan bir uyumsuzluktu doğrusu. Neyse ki imdadıma bir başka 'Photosmart' çözümü olan fotoğraf makinesi standı yetişti. Kamerayı bu masaüstü standına yerleştirir yerleştirmez, yazıcıyla bağlantı kurdum ve fotoğrafları bilgisayara aktarmama gerek kalmadan kağıda bastım. Baskı ve renk kalitesi oldukça iyiydi.
Sonuç olarak HP 850 dijital fotoğraf makinesine hayran kaldığımı söyleyebilirim. HP 100 portatif renkli fotoğraf yazıcısını ise taşınabilir bir yazıcıya gereksinim duyan ve 10X15 cm boyutta baskılarla yetineceklere tavsiye ederim.
Çağdaş Eğitim’e Microsoft ve TurkNoktaNet'ten katkı
Her yılbaşında, her bayramda tekrarlanan tebrik kartı yağmuruyla aram hiçbir zaman iyi olmamıştı. Ama son zamanlarda bu kart yağmurunun yerini elektronik kart, e.posta ve kısa mesaj tebriklerine bırakması daha da beter oldu. Microsoft Türkiye ve TurkNoktaNet'in bu yılbaşı için ortaklaşa sundukları çözümü duyunca ''Ohhh!'' dedim. İki şirketin ortak projesi e.kart yılbaşı tebriklerinin gençlerin eğitimine destek aracı olarak kullanılmasını sağlıyor. Üstelik bu servisi kullananlar, elektronik tebrik kartlarını ücretsiz göndermelerine rağmen, gönderdikleri her kart için Çağdaş Eğitim Vakfı'na 1 milyon TL kazandıracaklar. Nasıl mı, basit... Önce ÇEV'in İnternet sitesine giriyorsunuz, buradan bir e.kart seçiyorsunuz, göndereceğiniz kişinin e.posta adresini ve tebrik mesajınızı girip, kartınızı gönderiyorsunuz. Siz tek bir kuruş dahi ödemiyorsunuz ama Microsoft gönderdiğiniz her kart için ÇEV'e 1 milyon TL bağışlıyor.
Microsoft Türkiye çalışanları tarafından şirket bünyesinde kurulan Microsoft Gönüllüleri Grubu'nun geliştirdiği ve Turk Nokta Net'in destek verdiği proje ile maddi imkanları yetersiz gençlerin ve çocukların ÇEV'den eğitim bursu almaları sağlanacak.
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Haluk Maga proje için, ''Microsoft olarak yaratıcılığın bir sınırı olmadığına ve herkese imkan verildiğinde potansiyelini ortaya çıkarabileceğine inanıyoruz'' derken, TurkNoktaNet Genel Müdürü Ziya Erdem ise ''Göndereceğimiz her bir e.kart imkanları yeterli olmayan bir çocuğun hayallerini gerçeğe dönüştürecek'' mesajını verdi.