Havuzbaşında soyunmak güzeldir

Ertuğrul Özkök’ün geçen günkü yazısını okurken üniversite yıllarıma döndüm.

Üzerinde en çok iz bırakan hocalarından birinin Prof. Şerif Mardin olduğunu yazmış Ertuğrul Özkök.

Şerif Mardin benim de en çok etkilendiğim hocalarımdandı. Hele o kitap açmanın serbest olduğu, süre kısıtlamasının olmadığı sınavları...

Kendi başına bir dersti o imtihanlar. Soruları cevaplarken, en kalıcı şekilde öğrenirdik dersin konusunu. Zaten sınavın biçimi de ayrı bir yaşam dersiydi. Hayatta da kitap açmak, başkalarına danışmak, İnternet’ten araştırmak hep serbest değil mi sanki. Bir hoca için ustalık, öğrencinin yeteneğini ölçecek sorular sorabilmekte olmalı, ezberlenmiş bilgisini değil...

Şerif Mardin’in iz bırakan bir öğretmen olmasının nedeni de öğrettiklerinin ders kitaplarından, ders notlarından ibaret olmaması zaten.

Dersine girdiğim ilk günü hiç unutmam. Birkaç öğrenci ders saatinin namaz vaktine denk gelmesinden şikayetçi olmuş (Aslında 40 dakikalık ders saati sadece ezan vaktiyle çakışıyordu, namaz vaktiyle değil) ve ders saatini değiştirmesini talep etmişlerdi Şerif Mardin’den.

Kibar bir şekilde savuşturmuştu Mardin, bu saldırgan manevrayı. "Derse girip sonra namazınızı yine vaktinde kılabilirsiniz ya da namazınızı kılar ve dersinizi arkadaşlarınızın ders notlarından takip edersiniz" demişti.

Öğrencilerin niyeti namazı vaktinde kılmak filan değildi kuşkusuz. Toplumsal düzeni, dini düzene uydurma girişimiydi bu yaptıkları.

Bir giyim firmasının reklamlarıyla ilgili Ayşe Arman’ın başlattığı tartışmayı takip ederken, öğrencilerin ilk bakışta masum bir istekmiş gibi gözüken bu çıkışlarını hatırladım.

Giyim firmasının afişinde türbanlı bir kız fotoğrafı var ve üzerinde "Giyinmek güzeldir" sloganı kullanılıyor.

Ayşe Arman firmanın bu sloganını sinsice bulmuş. Reklamda verilen mesajın "türban takmayanlar çıplaktır" olduğunu, bunun gizli bir türban propagandası olduğunu iddia ediyor.

Ahmet Hakan, Ayşe Arman’dan yana. Tuğçe Baran ve Mehmet Y. Yılmaz ise karşı çıktılar.

Ben de Ayşe Arman’dan yanayım. Reklam afişi koca bir türbanlı kız resmi ve "Giyinmek güzeldir" sloganından ibaret. "Giyinmek güzeldir" sloganı, gören herkesin aklında hemen "örtünmek güzeldir" çağrışımını yapıyor.

Mehmet Y. Yılmaz da haklı aslında. Ben bir türban reklamıyım diye bağıran böylesi bir afiş için "gizli türban propagandası" demek doğru olmaz.

Bundan daha açık bir kapanma propagandası nasıl olur, onu da ben anlayamadım...

Kadın barmene de barmen denir

Geçen gün Kara Efe’nin tanıtım kokteylinden bahsederken kadın kokteyl ustası için "barmen" kelimesini kullanmıştım. Tanıtım bülteninde yazan "barmaid" kelimesine yüz vermemiştim. Bazı okurların gözünden kaçmamış, "barmen" erkektir, kadın bar görevlisine "barmaid" denilir diye uyarıyorlar.

Evet İngilizce’de öyle ama Türkçe’de değil. "Barmen" kelimesi Türkçe’de benimsenmiş, dilimize girmiş bir kelime. Orijinalinde olduğu gibi bir cinsiyete işaret etmiyor, Türkçeleşirken bu anlamını yitirmiş. Türkçe’de kokteyl hazırlayan ve içki sunan bar görevlisi anlamında kullanılıyor.

Zaten eğer İngilizce’deki orijinal anlamına takılacak olursak, Türkçe’deki yazılış şeklini de eleştirmek gerekir. "Barmen" İngilizce’de "barman"ler anlamına geliyor çünkü... Yani çoğul bir kelime. Tekili "barman", çoğulu "barmen".

Madem "barman"i Türkçe’de okunduğu gibi "barmen" olarak yazıyoruz, "barmaid" kelimesini lüzümsuzca Türkçe’ye sokmaya çalışanlar da okunduğu gibi "barmeyd" olarak yazsınlar. Yazamazlar, yazarlarsa yadırganırlar. Çünkü "barmaid" Türkçe’de benimsenmiş ve dilimize girmiş bir kelime değil.

O halde bu zorlama niye?

Taş fırın erkeği Pepsi Max içer

Coca Cola’nın Atlanta’daki merkezinde Vahap Munyar’a Coca Cola’nın yeni ürünü Zero’yu ikram etmişler.

"Light" ürünlerin kadınlara yönelik olduğu imajına karşı üretilen bir ürünmüş. "Light" erkek olmam diyen erkekler, illa şekersiz içmek istiyorlarsa "Coca Cola Zero" içeceklermiş.

Coca Cola bu sefer rakibi Pepsi’nin gerisinde kalmış anlaşılan.

Yeni bir konsept diye öne sürdükleri şeyi Pepsi yıllar önce "Pepsi Max"le yaptı.

Üstelik Coca Cola, Zero’yu Türkiye’ye ne zaman getirecek belli değil ama Pepsi, Pepsi Max’i Türkiye’de yıllardır satıyor. Ve hatta şimdi çok başarılı bir kampanyayla rölansmanını da yapıyor.

Pepsi Max’in erkeklere seslenen bir ürün olduğunu, reklam ve halkla ilişkiler kampanyasında öylesine başarılı ve tereddüte yer vermeyecek bir şekilde anlatıyorlar ki, dünyadan bihaber iletişimcilere "iyi de bu ürünü kadınlara nasıl satacaklar" diye komik sorular sordurtabiliyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları