Paylaş
Orijinali altı kelime ama Türkçe’ye dört kelimeyle çevirmek de mümkün:
"Satılık: Bebe patikleri, kullanılmamış."
Hani okulda bayram tatiliniz nasıl geçti konulu kompozisyonlar yazdırırlar ya.
Hálá lisede okuyor olsam, geride kalan bayram tatilimi Hemingway’e özenip şu beş kelimeyle anlatırdım:
Geçmiş Cumhuriyet Bayramınız mübarek olsun.
Hemingway’inki kadar usta işi olmadı tabii, biraz açayım.
Çocukluğumdan kalma, fotoğrafik anılardan biri babam ve iki halamın bayram öncelerinde, masa başındaki halleridir.
Şeker, Kurban ve Cumhuriyet bayramlarından önce, başta sıkı bir sivil toplum gönüllüsü olan büyük halam olmak üzere üç kardeşin birkaç günü masa başında, tebrik kartı yazmakla geçerdi.
Gönderilen ve alınan tebrik kartlarının sayısı Şeker ve Kurban Bayramı’nda da, Cumhuriyet Bayramı’nda da üç aşağı beş yukarı aynı olurdu.
Malumunuz bu sene Şeker ve Cumhuriyet Bayramı birkaç gün arayla arka arkaya geldi.
Bayram kartı geleneğini devam ettirenlerden biri ne yazık ki değilim. Modern yaşamın temposu izin vermiyor.
Tek tip mesaj yazıp cep telefonuyla ya da e.postayla toplu olarak gönderme, hazır basılı kartlardan yüzlerce alıp kartvizitimi iliştirerek sekretere havale etme basitliği de bana göre değil.
Bu nedenle bayramlarda tebrik yazıp göndermiyorum. Ama tabii bu başkalarından bana bayram tebriği gelmesine engel değil.
Bu Şeker Bayramı’nda gelen tebrikleri saydım. İş yerine Ramazan Bayramı’mın mübarek olmasını dileyen 21, Ramazan/Şeker Bayramı’mın mutlu geçmesini dileyen 47 tebrik kartı gelmiş.
Cebime gelen her iki türden tebriğin toplamı ise 27.
Buna karşılık Cumhuriyet Bayramı’mı kutlayan tebrik kartı sayısı da, cep telefonu mesajı sayısı da aynı: 1...
Üyesi olduğum çeşitli İnternet mesajlaşma listelerinde de durum pek farklı değil. Ramazan/Şeker Bayramı tebriklerinin sayısı Cumhuriyet Bayramı tebriklerinin kat kat üzerinde.
Kısacası tanıdık tanımadık sürüyle kişi bayramımın mübarek olmasını dilemiş ama iki, üç istisna hariç bir Allah’ın kulu da çıkıp Cumhuriyet Bayramı’mı tebrik edecek kadar coşkuyla karşılamamış Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü bayramını.
Sadece bayram tatilinin değil son birkaç yılın kısa hikayesi bu aslında:
Geçmiş Cumhuriyet Bayramımız mübarek olsun.
Lokanta fiyatına lüks
Beşiktaş’taki Vogue için "Tartışmasız şehrin en iyi manzarasına sahip restoranı" demiş Cengiz Semercioğlu geçen günkü yazısında. Haklı...
Vogue’un sorunu manzaradan başka bir şey satmamasında. Yemekler vasat, şarap mönüsü zayıfın altında, servis vasat...
Sahibi Doors Grubu’nun Da Mario başta olmak üzere çok başarılı başka restoranları var oysa.
İstanbul’un kaderi bu. Manzarası güzel ya da deniz kenarında olan restoranların büyük çoğunluğu manzara satmakla yetiniyor. Yemeğe, servise, şarap listesine özen göstermiyorlar.
Geçen hafta dünyanın en iyi restoranlarından Bouchon’daydım.
Dünyanın en ünlü şarap bölgelerinden Napa’da iyi sayılacak şaraplar eşliğinde, dünyanın en ünlü şeflerinden Thomas Keller ve Jeffrey Cerciello’nun imzasını taşıyan yemeği, Vogue’da önümüze gelecek hesabın altında bir meblağa yedik.
Bouchon’un gurme babası, hemen yakınındaki French Laundry’de tam bir Thomas Keller ziyafeti çekmeye kalkışsak bile ödeyeceğimiz miktar Vogue’da veya herhangi bir sosyetik İstanbul restoranında ödeyeceğimizin çok da fazla üstünde olmayacaktı.
Sırf manzara veya ambiyans bu kadar etmemeli.
Paylaş