Geçen seneki video rezilliğini ne çabuk unuttuk

Unutmak güzel de, mağduru rezil, rezili vezir etmese...

Çarşambanın gelişi perşembeden belliydi. Ünlü bir dizi oyuncusunun görüntülerini gizlice çekip, dağıtan sapık, rezil emellerine medyayı da alet etmekte zorlanmayacağını biliyordu.

Medya bunu ilk kez yapmıyor. Daha önce de mağduru rezil, rezili vezir etmişti.

Çok değil, tam bir yıl önce benzer bir skandal yaşanmıştı. Hatırlayacağınız gibi bir kadın, ünlü bir tiyatro oyuncusuna otel odasında komplo kurup, cinsel ilişki görüntülerini gizli kamerayla kaydetmiş ve bu görüntüleri şantaj yapmakta kullanmıştı.

Bir sene aralıkla yaşanan her iki olayı da, mağdurların ismini kullanmadan yazıyorum ama iki mağdurun da kim olduğunu hemen anladığınızı biliyorum.

Şimdi size bir sorum var. Geçen seneki video skandalında, görüntüleri gizlice çekip, şantaj için kullanmakla suçlanan sanığın adı neydi?

Hatırlamıyorsunuz değil mi?

Peki o davanın sonucu ne oldu?

Sanığın ismini, bir sene önceki yazıma bakıp hatırladım; Burcu Mercan. Ama davanın gidişatı ya da sonucuyla ilgili, İnternet aracılığıyla tüm gazetelerin arşivlerini taramama rağmen tek bir haber bile bulamadım.

Geçen sene yazdıklarım doğru çıktı yani; ‘Şantaj zanlısı en fazla üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanırken, şantaj mağduru, müebbet ahlaksız etiketine mahkum edildi.’

Geçen sene medya, sanki suçlu şantaja uğrayan, mağdur ise şantaj yapanmış gibi davranmıştı. Şantaja uğrayanın fotoğrafları çarşaf çarşaf, şantaj zanlısınınki hep yüzü gizlenir şekilde yayınlanmıştı.

Medyada köşebaşlarını tutan sözde feminist, özde cinsiyet ayrımcısı çete, hep bir ağızdan şantaj mağduruna yüklenmiş, ‘erkek olduğu için korunuyor’, diye yaygara yapmış, şantaj mağduru tiyatro oyuncusunu sırf erkek olduğu için linç etmişti.

Bu seneki video skandalında medya, biraz daha dengeli davrandı. Olayın mağdurunu afişe etmekle yine hatalı davranıldı ama en azından mağdur olana sahip çıkan yazarlar da çıktı. Mağdure, geçen sene erkek mağdura yapıldığı gibi tamamen yalnız bırakılmadı.

Hatta Akşam gazetesi, haberi mağdurenin ismini ve fotoğrafını yayınlamadan verseydi belki haber tüm medyada verilmesi gerektiği gibi, mağdurenin kimliği gizlenerek verilecekti.

Dileğim bu işin sonunun geçen seneki gibi olmaması. Aradan birkaç ay geçtikten sonra mağduru değil, sapığı hatırlayalım. Sapığı değil, mağdur olanı unutalım.

New York’ta son trend baloncuk çayı içmek

Geçen ay San Fransisko’da da birkaç yerde rastlamıştım ama baloncuk çayı satan dükkanlara iki günlüğüne geldiğim New York’un neredeyse her sokağında rastlıyorum.

Baloncuk çayı (bubble tea), 1980’lerin başında Tayvan’da, okul önlerinde kurulan küçük çay standlarından birinin sahibi tarafından yaratılmış.

Çocukların şekerli tatlardan ve eğlenceli içeceklerden hoşlandığını gören satıcı, çaya çeşitli meyva aromaları katıp, iyice çalkalamış ve soğuk olarak sunmuş.

Çalkalama sırasında çayın üzerinde oluşan köpük ve dibinde oluşan baloncuklar nedeniyle, bu serinletici meşrubat ‘baloncuk çayı’ adıyla anılmaya başlamış.

Baloncuk çayı çok farklı meyvalarla ve bazen süt ya da krema kullanılarak da yapılabiliyor. Ama olmazsa olmaz ana malzemesi ‘tapiyoka incileri’ (tapioca pearls) isimli poşette, kuru olarak satılan, sıcak suda haşlanarak hazırlanan, nişasta bazlı, boncuk biçimli tanecikler. Tapiyoka incileri, yuka kökünden elde edilen nişastadan yapılıyor.

Baloncuk çayını, malzemelerini İnternet’ten sipariş ederek evde de yapabilirsiniz. Fikir verici tarifler için www.bubbleteasupply.com, malzeme siparişi içinse www.bobateadirect.com adresine başvurabilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları