Galatasaray’ı bedavaya sattılar

Anlaşılan o ki, Özhan Canaydın Galatasaray’ı ucuza satmakta kararlı.

Geçen sefer, Galatasaray Adası’nın adının Buz Ada’ya çıkmasının nedenini beceriksizlik sanmıştım.

Pazar günü Hürriyet’te Nilgün Karataş imzasıyla yayınlanan bir habere göre, yeni işletmeci Galatasaray Adası’nın adını "Su Ada" olarak değiştirmiş.

Haberin üzerinden bir hafta geçti klüpten bir açıklama gelmedi.

Demek beceriksizlik filan değilmiş. Galatasaray Adası’nın adı bilinçli olarak satılmış.

Canaydın yönetiminin "Galatasaray" adına karşı bir antipatisi var herhalde.

Galatasaray denilince Özhan Canaydın’ın tüyleri diken diken oluyor olmalı ki, dünyada eşi benzeri olmayan ve kulübün malı olan adanın adının Galatasaray olmasını istemiyor.

Canaydın’ın niyeti "Galatasaray" adını korumak olsa, geçen seferki skandal hatasından ders almış olması gerekirdi.

Yeni işletmeciyle yapılan sözleşmeye adanın adını değiştiremeyeceğine dair bir madde eklenirdi.

Bu basit önlem, geçen seferki ihmale rağmen alınmadığına göre Canaydın yönetimi, üç kuruş gelir için adasının adını satmaya bile tenezzül ediyor.

Bari satmışken, iyi bir fiyata satsalardı. Galatasaray adı ucuza gitmeseydi.

Onu da becerememişler.

Galatasaray Adası, adı da dahil yıllığı 400 bin dolardan gitmiş.

Yine Hürriyet’te Şükrü Kızılot’un köşesinde Hakan Şükür’ün formasının açık artırmada 200 bin YTL’den satıldığı yazıyordu.

Dünyada eşi benzeri olmayan Galatasaray Adası, adı da dahil olmak üzere yıllığı 400 bin dolar... Bir futbolcunun forması 200 bin YTL...

Galatasaray’ı bu kafayla mı mali krizden çıkartacaklar?

Serdar Turgut kopyacı mı

Serdar Turgut’un pazar günkü yazısı şaşırtıcıydı.

"Penaltı ve Oyun Teorisi" başlıklı yazısı, Slate’de yayınlanan "World Cup Game Theory" başlıklı yazının kısaltılarak yapılmış çevirisinden ibaretti.

İki yazı arasındaki benzerlikleri siz de merak ettiyseniz Turgut’un yazısı için tinyurl.com/q8j2z...

Slate’deki yazı için tinyurl.com/hgvgp adreslerine bakabilirsiniz.

İntihal mi, esinlenme mi, yoksa kaynak gösterme unutkanlığı mı siz karar verin...

İçinden deniz geçen otel

Bugüne kadar çok enteresan ve etkileyici otel lobisi görmüştüm ama Berlin Radisson SAS’ınki hepsini solda sıfır bıraktı.

Dört yanı otelin odalarıyla çevrili, üzeri cam tavanla örtülü dev bir avlu düşünün. Avlunun tam ortasında dev bir akvaryum. Tam 25 metre yüksekliğinde.

Altı katlı otelin, zemininden tavanına kadar yükseliyor.

Bir milyon litre deniz suyuyla doldurulmuş.

İçinde 56 farklı türden, 2 bin 500 balık yaşıyor.

Temizliğini ve balıkların beslenmesini balıkadamlar yapıyor.

Dünyanın en büyük silindir akvaryumu.

Tam ortasından bir de asansör geçiyor. Asansör seyir amacıyla kullanılıyor.

12,8 milyon Avroya mal olmuş ve Aralık 2003’te tamamlanmış.

Berlin’e yolunuz düşerse, başka otelde kalıyor olsanız bile Radisson SAS’a uğrayıp, akvaryumu çevreleyen barında birer içecekle serinleyin...

Otelde kalmayı düşünürseniz de, akvaryuma bakan odalardan rezervasyon yaptırın.

Eş cins yazarlar kendini açıklasın

İsmimi anmaktan kaçındığı için ismini anmayacağım bir köşe yazarı, eşcinsel köşe yazarları kendilerini açıklasınlar dedi.

Oray Eğin şiddetle karşı çıktı. Hıncal Uluç hak verdi. Eğin ona da şiddetle karşı çıktı.

Oray Eğin’in ilk tepkisine hak veriyorum. İnsanlara cinsel tercihini açıklama baskısı yapmak faşistliktir.

Ama Hıncal Uluç’un fikirlerine haksızlık ettiğini düşünüyorum. Uluç, eşcinsellik günümüzde bir aşağılama olmaktan çıktı, eşcinseller bu yüzden cinsel kimliklerinden utanmamalı, gururla açıklamalı ki, eşcinselleri aşağılayanlar utansın, diyor kısaca.

Eşcinsellik batılı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de aşağılanma olmaktan çıkmış olsa yüzde yüz doğru.

Ama öyle olmadığı "eşcinsel yazarlar kendilerini açıklasın" diyen yazarın, eşcinselliği alay amacıyla kullanan şu satırlarından belli:

"Böyle bir yanlış okumayı keyif aldığım bir televizyon eleştirmenin yapmasını çok yadırgadım. (...) Umarım bu ’art niyet’ bir takım yüzük kardeşliği durumlarından kaynaklanmıyordur".

Yazarın Tüm Yazıları