Ö nce otokontrol girdi devreye ve bir ölçüde haklı bulunabilecek gerekçelerle eğlence programları kalktı ekranlardan.
Bir ölçüde diyorum çünkü terörün amaçlarından biri de gerçekleşmiş oldu, yaşamın doğal akışı kısıtlanmış, kesintiye uğratılmış, terörize edilmiş oldu böylece.
Sonra çeşitli programların içerikleri, formatları modifiye edildi. Akışları değişti, canlı yayın konukları tek tip oldu. Kadın programlarında hep aynı yüzler görünmeye, spor programlarında hamaset edebiyatları yapılmaya başlandı.
Ardından da RTÜK-hükümet ortak yapımı sansür geldi televizyonlara. Daha önce Güzel ve Dahi yarışmasında provası yapılan hükümet emreder, emir kulu RTÜK yasaklar prosedürü devreye sokuldu ve TV’lere yayın yasağı/gözdağı getirildi.
Pek çok köşe yazarının değindiği gibi İnternet çağında etkili olamayacak bir yasak bu. Peki ya AKP hükümeti İnternet’i de tamamen yasaklarsa?
Öyle şu siteye girişi, bu sayfaya erişimi engellemekten bahsetmiyorum. İnternet erişimi tamamen kesilirse Türkiye’de?
Olmaz demeyin. Burma’nın diktatör iktidarı attı bu inanılmaz adımı geçenlerde. "O siteyle, şu sayfayla uğraşacağıma kökünden keserim bağlantıyı olur biter" dedi. Türkiye’de de neden yapılamasın?
Ancak Çin, İran, Suudi Arabistan, Bhutan gibi baskıcı rejimlerde uygulanan içerik filtreleme, tek bir sayfa için koca bir siteyi sansürleme yönteminin rahat rahat uygulanabildiği ender ülkelerden biri de Türkiye değil mi? Onu yapan, bunu da yapar. Kimsenin sesinin çıktığı yok nasıl olsa... Medya uyuyor, köşe yazarları ne yapıldığının farkında olamayacak kadar cahil, halk suskun.
En kötü olasılık, yapar bir anayasa değişikliği, götürür referanduma çıkarır yasayı hükümet, halk istedi kapattım der İnternet’i.
Benim anlamadığım şu; madem eğlence programlarına yasak getiriliyor, bazı konuların işlenmesi tabu oluyor, haberlere sansür uygulanıyor, futbol programlarına neden kimse ses çıkarmıyor?
Futbol eğlence değil mi? İnsanların hisleriyle, duygularıyla oynamaya en müsait fanatiklikler futbolda yaşanmıyor mu?
Öyleyse futbol neden yasaklanmıyor? Sıkıyor değil mi?
Tamamlayıcı önemli not: Ne futbol, ne haber başka bir şeyin yasaklanmasından yanayım. Böyle yasaklar olsa olsa Burma’da olur. Ve Myanmar değil Burma diye yazdım çünkü Myanmar, Burma’ya diktatör iktidarın zorla takmaya çalıştığı bir isim. Dikta rejimini meşru bulmayanlar bu ülkeye Burma demeye devam ediyorlar, cuntanın taktığı adı kaale almıyorlar. Bizim medya hariç tabii ki...
Ha sahilde balık avlamak ha parkta soğan yetiştirmek
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Bebek’i acilen mahvedilmesi gereken düşman semt ilan ettiğine dair fantastik inancım giderek pekişiyor.
Eminim öyle bir niyeti yoktur tabii ama Bebek’le ilgili her icraatı ve her eylemsizliği ne yazık ki bu amaca hizmet ediyor.
Arnavutköy-Bebek sahilyolundaki balıkçı terörünü defalarca yazdım. Balık avı mevsimi geldi mi vatandaşın Arnavutköy-Bebek arasında yürüyüş yapmasına olanak yok. Tüm sahil balıkçıların işgali altında.
Tamam amatör balıkçılık da güzel bir hobi belki ama kimsenin hobisini başkalarının özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde yapma hakkı yok.
İstanbul Belediyesi medeni bir belediye olacağım diyorsa, sahilde balık avlamayı tamamen yasaklamak zorunda. Daha da medeni bir belediye olacağım, amatör balıkçıları da düşüneceğim diyorsa, o zaman sahilin belli bir bölümüne yürüyüş yolundan daha aşağıda bir seviyede bir iskele şeridi kurmalı, balıkçılara serbestçe balık avlayacakları bir yer göstermeli.
İstanbul köy değil, en mutena semti Bebek hiç değil. Şehrin göbeğindeki parkı kimse patates, soğan yetiştireceğim diye parselleyemeyeceği gibi sahil kaldırımını da balık tutmak için işgal edemez.