THY uçakta cep telefonu kullanımına izin veren ilk havayolu şirketi olmaya çalışıyormuş.
Haberi okur okumaz eyvah dedim. AKP kadrolaşmasından bu yana servis kalitesi sürekli düşen THY’ye bir darbe daha...
Cep telefonuyla konuşmanın serbest olduğu bir uçağın yolcuları arasında olmanın düşüncesi bile soğuk terler dökmeme yetiyor.
Gözümün önüne yanımda oturan yolcunun kulağımın dibinde bağırması geliyor: "Alooo! Aloo sesim geliyor mu? Aloo? ALOOOO?!!"
Hemen arkamdaki koltukta uçan yolcu yüksek sesle tüm aile sırlarını aktarıyor önden dört, arkadan dört sıralık menzil dahilindeki tüm yolculara.
Bir başkası koridordan, kulağına yapıştırdığı telefonuna bağıra bağıra geçiyor yanımdan: "Bah şimcik memişhaneye giriyom. Kapisama alanından cıharsam merah itme, sonra ararım."
Hostes, cep telefonuyla koridorda konuşmak yasak diyor ama kime dinletsin?
Zaten telefonun çalma sesini kapattırmayı da başaramamışlar çoğu yolcuya.
Kalkıştan beri kakafonik bir zil sesi senfonisi eksik olmuyor kabinden. Hostesler bir o yolcuya, bir bu yolcuya koşuyorlar, sessiz moda aldırmaya çalışıyorlar telefonları.
Uçak inişe geçtiğinde, yolcuların ancak dörtte üçü için başarılı oluyorlar bu çabalarında.
THY ile çok mecbur kalmadıkça uçmamaya çalışıyordum. Cep telefonu kullanımı serbest bırakılacak olursa hiç uçmam artık.
Zaten dünyada, prestijli havayolu şirketlerinin cep telefonu kullanımına izin vereceğini sanmıyorum.
Başlangıçta birkaç tanesi denese de hemen vazgeçeceklerini tahmin ediyorum.
Kaliteye önem veren yolcular, görmemişlerin cep telefonu gürültüsünden uzak kalmayı seçeceklerdir.
THY de umarım kararını acilen gözden geçirir ve görmemişlerin havayolu olmak için bu kadar aceleci davranacağına, en azından trendin oluşmasını bekleyip kaliteye önem verenlerin havayolu olmayı tercih eder.
Çevreci yobazların Exxon rüşveti yalanı
İki hafta kadar önce Türk gazetelerinin hemen hemen hepsinde, sonradan yalan olduğu ortaya çıkan bir haber yayınlandı.
Habere göre petrol devi Exxon Mobil, BM tarafından geçtiğimiz haftalarda açıklanan iklim raporunu çürütmeleri için bilimadamlarına rüşvet teklifindebulunmuştu.
Haber İngiliz The Guardian gazetesi kaynaklıydı. Sadece Türk gazeteleri değil, dünyanın çeşitli gazetelerince de alıntılandı, İnternet e.günlüklerinde (blog) bir virüs gibi yayıldı.
Ama sonradan, The Guardian gazetesinin haberinin yalan olduğu ortaya çıktı.
Haberi The Guardian’dan alıntılayarak yayınlayan bir başka İngiliz gazetesi olan Independent, bir düzeltme yayınlayarak özür diledi.
Wall Street Journal, "Editorials&Opinion" sayfasında yalan haberin ipliğini pazara çıkartan bir yazıya yer verdi. Yalan haberin kaynağının Greenpeace’deki "güvenilir kaynaklar(!) olduğu yönünde ciddi şüphelerin bulunduğu belirtilen yazıda, çevreci yobazların dezenformasyon tuzağına düşen medyayla da alay ediliyordu.
Ancak çamur at izi kalsın misali, yalan haberin etkisi yayılmıştı bir kere. Çevreci yobazların taktiği bir kez daha tutmuştu.
İki hafta kadar önce küresel ısınma ile ilgili Türkiye’deki gazete yazarlarının, kulaktan dolma bilgilerle halkı nasıl yanlış bilgilendirdiğini ve yanlış yönlendirdiğini yazmıştım.
En cahilleri küresel ısınmanın delili olarak bu kışın sıcak geçmesini kanıt gösteriyorlardı. En aklı başında ama kötü niyetli olanları ise BM raporunu çarpıtarak sunuyorlardı. Örneğin BM raporunda, "küresel ısınma yüzde 90 olasılıkla insan eseri" deniyordu ama bizim çevreci yobazlar bunu "küresel ısınmanın nedeni yüzde 90 oranında insanlar tarafından atmosfere salınan karbon gazları" olarak çeviriyorlardı.
Exxon’un rüşvetiyle ilgili yalan haber, küresel ısınma hurafelerinin nasıl yayıldığının güzel bir kanıtı.
Ama çevreci yobazların medyadaki araçları bu kanıta da itibar etmeyeceklerdir, eminim... Yalanın en hızlı aracı cehalet ne de olsa...