Şu sıralar komplo teorileri yazmak moda ya, ben de yazayım bir tane.
İbrahim Tatlıses’in davranışlarına baktıkça, ‘bu adam acaba Türk toplumunu çağdaş batı zihniyetinden olabildiğince uzak tutmak isteyen bir gizli örgütün ajanı mı’ gibilerinden olmadık düşüncelere dalmadan edemiyorum.
Beraber olduğu kadınları dövdüğü, otel odasında mangal partisi verdiği, sevgilisi kadınların atacağı her adıma karıştığı, ayrıldığı sevgilisini tehdit ettiği gibi haberlerle gündemde hep. Şimdi de son klibinde denize fırlattığı konyak şişesiyle örnek oluyor topluma.
Söyleyin Allah aşkına, topluma hep bu gibi davranışlarıyla örnek olan bir kişinin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini engellemeye çalışan bir ajan olduğundan kuşkulanmak yersiz bir şüphecilik midir?
Serdar Turgut’un abuk sabuk komplo teorisi geçen gün bir gazetede köşe yazısı diye yayınlanabiliyorsa, benim bu teorimin MİT’te tartışılıyor olması gerekmez mi?
Meraklısı için açıyorum (Sedar Turgut’un komplo teorisinde geçen teknolojiyi birkaç hafta önce Ayşegül Aldinç’in Sabah’ta yazmış olması bile yeterli gösterge, kapatıyorum).
Allahı var, İbrahim Tatlıses’in biraz önce sıraladığım eylemlerinin sonuncusu hariç hiçbirine, bire bir şahit olmadım. Yani teorimin sağlamlığı kuşku götürür. Ama o denize şişe fırlattığı sahne ayan beyan herkesin gözünün önünde.
Konyak şişesini denize fırlatan Tatlıses, bir tarihte ‘Urfa’da Okusford vardı da biz mi gitmedik?’ demişti. İnsana ve yaşama saygıyı ne Oxford’da ne de başka bir üniversitede okutuyorlar.
Medya Vinci Şifresi: Geçen gün Ertuğrul Özkök, güzel de yazılmış olsalar komplo teorilerinin yarattığı etkilerin korkutucu yönüne dikkat çekmişti. Beni de korkutan işin bu yönü. İbrahim Tatlıses’nin davranışlarından yola çıkarak yazdığım komplo teorisi işin esprisi. Serdar Turgut’un hezeyanlarının da en ufak bir değeri yok. Bu ikisinin tabii ki gerçekliği yok. Ama denize atılan o şişenin ve kuyuya atılan o taşın yarattığı potansiyel tehlike, en iyi yazılmış komplo teorisinden bile daha dehşet verici. Ne denizler, ne köşeler kimsenin babasının malı olmalı.
Kurban olam yeter bu kan
Londra’da açılan Türkler sergisinin yarattığı olumlu etkileri silmek için Kurban Bayramı görüntüleri yetti. Radikal’in ‘akademik’, ‘kadın’, ‘neo muhafazakar’ ‘köşe yazar’ı Nuray Mert, bayram öncesinde buyurmuştu, ‘Mutena semtlerde artık sokakta, apartman girişinde kurban kesen yok, bunların olduğu semtlerde de, kurbana gelene kadar aksayan o kadar çok şey var ki’. Sokaklarda kan dökülmesi, boğalara işkence edilmesi vahşetini eleştirenleri, sanki gelenek düşmanlarıymış gibi gösterip, prim yapmaya çalışıyordu. Sonra bayram geldi çattı. Televizyonlara yansıyan görüntülere baktım ve Mert’e helal olsun dedim. Sokakta, apartmanda kurban kesen kalmamış! İstanbul’un göbeğinden kan nehri akıyor sadece. Teşbih filan değil, siz de görmüşsünüzdür. Resmen kan nehri...
100. yıl logosunu taraftarla seçiyoruz
Yüzüncü yıllar özeldir. Galatasaray’ın 100. yıl logosu fiyaskosuna her taraftar gibi takmış olmamın nedeni de bu. Galatasaray’ın 100. yılının böylesi eften püften bir logoyla geçiştirilmesine gönlüm razı gelmiyor. Galatasaraylı taraftar grubu Ultraslanların sitesini (www.ultraslan.org) gezerken, yönetimin açtığı yarışmada finale kalan logolara rastladım. Yönetim daha doğrusu yönetimin danıştığı bilirkişi heyeti her nedense taraftarın seçimine saygı duymamış ve sanki hiç böyle bir yarışma açmamışlar gibi 100. yıl logosunu grafikerlerin duayeni kabul edilen Bülent Erkmen’e sipariş etmişlerdi. O da birşeyler çiziktirmiş ve bilirkişi heyeti de bu logoyu Galatasaray’ın şeref yılı için uygun bulmuştu.
Dediğim gibi çoğu Galatasaraylı gibi Galatasaray’ın sünepe bir aslan figürüyle temsil edilmesine benim de gönlüm elvermiyor. Bu yüzden Ultraslan sitesinde rastladığım logolar arasından çok zorlanarak dört tanesini seçtim. Zorlandım çünkü 100. yıl coşkusunu her biri, Erkmen’in hür ve kabul edilmiş logosundan çok daha iyi yansıtıyordu. Sonuçta içinde sarı ve kırmızının yalın bir şekilde kullanıldığı, klasik GS amblemi veya aslan figürüne de yer verilmiş dört tanesini bir kenara ayırdım. Ve şimdi Galatasaraylı taraftarlara sesleniyorum. Gelin www.hurriyetim.com.tr/gs100 adresindeki ankete katılarak, oyunuzu kullanın, 100. yıl logosunu birlikte seçelim. Ankette ilk ikiye giren logolar, profesyonel olarak rötuşlanacak ve final oylamasına katılacak.