Şükür, anlamsız Pinot Noir modasını atlattık diye düşünüyordum ama Serdar Turgut tarihi geçmiş hangi dergiden okuduysa Pinot Noir’ın moda olduğunu duymuş, Beyaz Türkler’e gazlamaya çalışıyor.
Geçenlerde yine Pinot Noir moda olacak, Cabarnet Sauvignon’un pabucunu dama atacak demişti. Aynı yazıda 2007’nin yıldızının Bordo olacağını da iddia etmişti.
Bordo şaraplarında, Pomerol ve St. Emilion bölgelerinde üretilenler hariç (bunlarda Merlot baskındır) ağırlıklı olarak Cabarnet Sauvignon kullanılır. Burgonya şaraplarının karakteristiği ise Pinot Noir üzümlerinin kullanılmasıdır.
Yani 2007 yılında hem Pinot Noir’ın Cabernet Sauvignon’u, hem de Bordo’nun Burgonya’yı sollayacağını iddia etmek, Fenerbahçe’nin şampiyon olacağı bir yılda Cim Bom Bom’un ligi en yüksek puanla bitireceğini söylemek gibi bir şeydir.
Zaten Pinot Noir’in Sideways filmi sayesinde taa üç yıl önce birden bire moda olduğunu sağır sultan bile çoktan duydu. Pinot Noir moda olma aşamasını geçti, demode olma sürecine girmiş bulunmakta.
ABD şarapları Türkiye’de fazla bilinmiyor. Bunun başlıca nedeni Türkiye’ye marketlerde satılmak üzere çoğunlukla ucuz ve kalitesiz örneklerinin getirilip, satılması. Raflarda yine kalitesiz ama daha da ucuz Şili ve Avustralya şarapları dururken ABD’den ithal kötü örneklere pek yüz veren yok olarak.
Geçen gün ABD İstanbul Konsolosu Deborah K. Jones ve Babil Şarapçılık Başkanı Cemal Palan’ın Swissotel’de verdiği bir davetteydim. Kaliteli restoranlara ve turizm işletmelerine dağıtım yapan Babil Şarapçılık’ın ithal etmeye başladığı Delicato şaraplarının tadımı için yapılan bir geceydi. Gecede Delicato’nun Chardonnay, Merlot, Cabarnet Sauvignon, Shiraz 2005’lerini denedik.
Özellikle Cabarnet Sauvignon ve Shiraz’ı çok beğendim. Türk restoranlarında kaliteli dana eti bulmak çok zor ama olur da rastlarsanız yanında Delicato Cabarnet Sauvignon 2005’i gönül rahatlığıyla açtırabilirsiniz.
Öte yandan Kaliforniya Shiraz’ları ile aram pek iyi değildir. Türkiye’de Pamukkale’nin öncülüğünde Kaliforniya’dakilerden çok daha kaliteli ve iyi sonuç veren Şiraz’lar üretiliyor. Ancak Delicato Shiraz 2005, Kaliforniya Şiraz’ları ile ilgili önyargımı yıkacak güzellikteydi. Bizim kebaplarla uyum gösterecek, başarılı bir örnek.
Türkiye’de beyaz şarap denilince bir Chardonnay merakıdır gidiyor ama bizim beyaz etli, narin lezzetli balıklarımızın yanında hiç de iyi gitmeyen bir tür Chardonnay. Sauvignon Blanc ve Riesling bizim ızgara balıklarımızla çok daha uyumlu. Babil’in ithal ettiği Chardonnay, türünün iyi örneklerinden ama daha çok midye, karides, pavurya, ahtapot, kalamar, ıstakoz gibi deniz ürünlerinin yanında gidecek bir şarap. Keşke Delicato’nun üreticisi DFV Wines’ın bir başka markası olan Monterra’nın Sauvignon Blanc’ını da ithal etseydi Babil.
Delicato’nun Zinfandel 2005’i tadımda yoktu. Delicato Zinfandel’i bilmiyorum ama DFV Wines’ın yine bir başka markası olan Gnarly Head’in Zinfandel’ini birkaç hafta önce San Fransisko’da tatmıştım. Gnarly Head, Kaliforniya’ya has bir üzüm türü olan Zinfandel’in, en eski bağlarına ev sahipliği yapan Lodi’de üretiliyor. 100 yıllık asmalardan alınan, çok zengin ve yoğun aromalı üzümlerden elde edilen Gnarly Head mükemmeldi. Babil’in ithal ettiği Delicato Zinfandel de Gnarly Head kadar iyiyse Türkiye’de restoranlarda, domates soslu makarnalar yanında içeceğim şarap belli oldu demektir.
Babil’in getirdiği ABD şarapları arasında Pinot Noir olmamasına ise çok sevindim. Gerçi Delicato’nun Pinot Noir’ı yok ama yine bir DFV Wines markası olan Irony’nin Monterey Pinot Noir’ını da ithal ediyor olabilirlerdi es kaza...
Biz önce iyi bir Burgonya şarabı nasıl olur onu içimize sindirelim, üzüm şırası ABD Pinot Noir’ımız eksik olsun.