Bizim medyanın bilimsel ve teknolojik konulardan bazılarıyla ilgili takıntıları vardır.
Örneğin etkileri onlarca yıl sonra görülmeye başlayacak olan küresel ısınmayı, bugünün hava koşullarının sorumlusu olarak tutmaya bayılırlar. Kurak bir yaz kapıdadır, küresel ısınma bu yaz kavuracak derler.
Türkiye’de her yıl 100 bin insan ya kendi içtiği ya da başkalarının içtiği sigara yüzünden kanser olup ölür, medyadakimsenin umurunda olmaz. Sevdikleri bir meslektaşları kanserden ölür, herkes kanserle ilgili yazmaya başlar. Kanserin amansız bir hastalık olduğu gibi diğer kanser hastalarını umutsuzluğa sevk edecek ve üstelik asılsız yakıştırmalara başvurmaktan da geri durmazlar.
Cep telefonlarının ve baz istasyonlarının yaydığı radyasyon da bu medya geyiklerinden biri. Hatta geçenlerde kablosuz İnternet’in de sağlığa zararlı radyasyon yaydığına dair bazı haberler çıkmıştı.
Son olarak radyasyon geyiği Beyoğlu Belediye Başkanı’na kadar bulaştı. Beyoğlu Belediyesi İstiklal Caddesi’nde herkese açık kablosuz İnternet erişim servisi başlatmış. Hürriyet e.yaşam’ın taa 31 Ekim 2003 tarihli sayısının manşetinden vermiştik bu haberi, Fırat İşbecer imzasıyla.
Sonra Superonline işgüzarlık edip Telekomünikasyon Kurulu’na (TK) şikayette bulunmuş, TK da işgüzarlığı bir adım daha öteye götürüp yasaklamıştı Koçnet-Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile verilen bedava İnternet’i.
23 Haziran 2007 tarihli gazetelerde dört yıl öncesinin haberini aynen görünce şaşırdım doğal olarak. Meğer bu kez İhlasNet’le işbirliği kurulmuş ve tekrar başlatmış aynı hizmet. İşin en komik yanı ise Başkan Ahmet Misbah Demircan’ın yeni sistemle, eski sistem arasındaki farka getirdiği açıklama. Daha önceki sistem 5,8 GHz üzerinden yayın yapıyordu ve sağlığa zararlıydı buyurmuş Başkan. Yeni sistem ise 2,4 GHz üzerinden yayın yapıyormuş ve sağlığa zararı yokmuş.
Başkan’ın bu komik açıklamasında, kablosuz İnternet’in radyasyon yaydığına dair medyada yer alan haberlerin payı büyük kuşkusuz.
Bir kere cep telefonu veya kablosuz İnternet’li cihazların yaydığı elektromanyetik dalgaları, haberlerde radyasyon olarak anmak çok yanlış algılamalara yol açan bir uygulama. Genellikle haberi yazan muhabir ve yayına koyan editör de bu konuda bilgisiz olduğundan böyle yazılıyor ama radyasyon dendiğinde sıradan vatandaşın aklında beliren ilk imge radyoaktif ışıma ve bu tür radyasyonun cep telefonlarından yayılan radyasyonla bir ilgisi yok.
Radyoaktif maddelerden ya da nükleer enerji kaynaklarından yayılan radyasyon hücereler üzerinde mutasyona yol açacak, iyonize edici etkilere sahipken, cep telefonlarından ya da baz istasyonlarından yayılan radyo dalgalarının böyle bir etkisi yok.
Bu türden radyo dalgalarının, hücreleri ısıtma etkisi var sadece. O da sadece vericinin çok güçlü olması ve çok yakında olması koşuluyla. Bu etkinin kansere yol açabileceğini gösteren bilimsel araştırma sonuçları ise yok. Dünya Sağlık Örgütü bu dalgaların sağlığa zararlı olmadığını beyan ediyor.
Kısacası ortada sağlıklı olmayan bir durum varsa o da, Beyoğlu Belediye Başkanı’nın açıklaması ve bu açıklamanın basına yansıma şekli. Başka bir şey değil.
Yine de siz siz olun bu tür cihazları kullanırken temkinli olun. Kullanmaktan tamamen kaçınmayı gerektirecek denli bir tehdit yok ortada ama çok uzun süreli kullanımlardan ve bu tür cihazları hep aynı cepte taşımaktan kaçınmakta fayda olabilir. Havadaki radyo dalgalarından korkmak için ise en ufak bir neden yok.
Paris Hilton’a benzemek
Abdullah Gül feryat figan ediyor, "Bazı yazarlar da kızımı Paris Hilton’la karşılaştıracak kadar alçaldılar". Kastettiği yazar Tercüman gazetesinden Kubilay Çelik. Gül’ün yakınmasını duyan, Çelik kalkmış Kübra Gül’ü Paris Hilton’a benzetmiş sanır.
Alakası yok. Tersine Çelik yazısında Kübra Gül, Paris Hilton’a benzemiyor ama benzemeli diyor. Hilton’un ününün ve parasının ABD yasalarının önüne geçmesine yetmediğine, Paris Hilton’un babasının tüm iktidar gücüne rağmen yasalar önünde sade bir vatandaş olarak muamele görmekten kaçamadığına dikkat çekiyor.
Aynısının Kübra Gül için de geçerli olmasını, başkalarının türbanla katılamayacağı mezuniyet törenine babasının iktidar gücünü kullanarak çıkmaması gerektiğini söylüyor.
Abdullah Gül boşuna kızmış yani, keşke kızı gerçekten Paris Hilton’a benzeseydi. Fiziki özellikleri ya da davranışlarıyla değil, yasalar önünde herkesle eşit muamele görmesi açısından.
Beşiktaş şampiyon olsa köprü ne renk aydınlatılacak
Boğaziçi Köprüsü, Fenerbahçe’nin şampiyonluğu nedeniyle sarı-lacivert ışıklandırılmaya başlamış.
Bu uygulamanın geleneksel hale getirilerek her şampiyonluktan sonra, şampiyon olan takımın taraftarlarının köprüye dev bayrak asması, rakip taraftarların da o bayrağa sabotaj düzenlemesi çekişmesine son vermesi bekleniyormuş.
İyi ama Beşiktaş şampiyon olduğunda ne olacak? Köprüyü nasıl siyah-beyaz ışıklandıracaklar? Sadece beyaz ışıkları yakıp, siyahı gecenin karanlığına mı bırakmayı düşünüyorlar?