Cahil dırdırı yazar durdurur

Bilgi Çağı’nın temel değeri etik mi yoksa teknoloji mi olacak, bilginin hükmettiği çağda medya etiği mi yoksa bilişim teknolojileri mi daha önemli olacak? Teknolojiyi çoğunlukla bir amaç gibi görüyor, medeniyete erişme aracı olmaktan çok medeniyetin kendisiymiş gibi görme yanılgısına düşüyoruz.

Geçen haftaki ‘Taş Fırın’a cazgır linci’ başlıklı yazımı, magazin yazısı gibi algılayıp, ‘Bilgi Çağı Yorumları’ başlıklı köşemde ne yeri olduğunu sorgulayanlar oldu? Yazı medya etiğini sorgulayan bir yazıydı. Şantaj mağdurunun fotoğraflarının çarşaf çarşaf, şantaj yapanın fotoğraflarının hep yüzü gizlenir şekilde yayınlanmasının yarattığı çarpık durumu eleştiriyordu. Şantaja uğrayan kişinin kimliğinin, suç teşkil eden bir eylemi olmadıkça teşhir edilmemesi gerektiğini savunuyordu. Şantaj mağdurlarının teşhir edilmesi durumunda, şantaja uğrayanların polise başvurmaya cesaret edemeyeceğini vurguluyordu.

Bilgi Çağı’nı bilgi teknolojilerinden ibaret sananlar, ‘Bilgi Çağı Yorumları’ başlıklı köşemde sadece ve sadece bilişim sektörünün sorunlarını yazmam gerektiği düşüncesinde. Onlara göre Hürriyet’te böylesi bir köşeye sahip olma şansını yakalamış biri olarak, elime geçen fırsatı kötüye kullanıyorum. Köşemde sadece ve sadece bilişim sektörünün sorunlarına eğilmeliyim.

Bu sayfanın temelleri, İnternet’in Türkiye’nin geleceğinde çok önemli bir araç olacağının bilinciyle yaklaşık on yıl önce atıldı. Amaç Türkiye’yi Bilgi Çağı’na taşıyacak en önemli araç olan İnternet’in popülerleştirilmesi, yaygın kullanımının teşvik edilmesiydi.

Başlangıçta işimiz gerçekten çok zordu. İnternet kullanıcılarının Türkiye’deki sayısı, o dönemde birkaç bini geçmiyordu. Basında belki de ilk kez, müşterisi olmayan bir konuda düzenli sayfa açılıyordu.

Bu zorluğu yenebilmek için İnternet ve bilişimi popüler yönleriyle ele aldım. Müzikle, sporla, magazinle, siyasetle bağdaştırdım. Sayfa bu yayın politikasıyla kendi müşterisini kendi yarattı. Önce azar azar, damla damla... Sonra moda olacak kadar bir patlamayla...

Eğer İnternet ve bilişimi bu sayfada kuru kuru, salt sektörün sorunları olarak işlemiş olsaydım bugün size hálá buradan hitap ediyor olabileceğimi hiç sanmıyorum. Bu köşeyi salt sektöre yönelik yazılarla doldursam ne okunurluğumu artırabilir, ne sektöre bir faydam olabilir ne de yazılarım hükümetlerin gündemine girebilirdi?

Tamamen sektöre yönelik yazıp sadece beş, on bin kişiye okutmak yetmiyor. Gazetede var olabilmek, daha da önemlisi bilişim sektörüne gerçekten katkıda bulanabilmek için yazdıklarınızı yüzbinlere okutmayı başarmanız gerekiyor.

İnternet ve bilişimi gündemde tutabilmek için bu konuları farklı alanlarla, magazinle, sporla vs ile harmanlamak gerekiyor. Bilgi Çağı teknolojiden ibaret değil. Bilgi Çağı, bilgi teknolojilerinin hayatın her alanına girdiği anda başlıyor. Bilgi Çağı Yorumları da bilginin egemenliğinin yaşamın her alanına gireceği günlerin özlemiyle yazılıyor.

Kısa bir ara notu: Sevgili okurlar. Kısa bir başka gazetede yazma arası ve sağlık nedeniyle verdiğim kısa bir zorunlu ara dışında, on yıla yakın bir zamandır bu köşeyi hiç boş bırakmadım. Bu haftadan itibaren mutlu bir aile olayı için ilk kez izne ayrılıyorum. Üç hafta sonra tekrar buluşmak umuduyla...

İşte şantaj zanlısı

Asıl zanlı olmasına rağmen hep yüzü kapalı fotoğrafı yayınlanan Burcu Mercan’ın yüzünü nihayet Vatan’da görebildik.

İnternet çilesi devam ediyor

Türkiye’nin dökülen İnternet altyapısına yatırımdan kaçınan Türk Telekom (TT), sessiz sedasız bir şekilde İnternet’te sansür yapmasını kolaylaştıracak yatırımlara başladı. TT, bazı cihazların test çalışmalarını yaptığını daha önce itiraf etmişti. Gerçi TT’ye göre bu cihazlar sitelere erişimi hızlandırmak amacıyla test ediliyordu ancak aynı cihazların sansürlemeyi kolaylaştırıcı ve gizleyici özellikleri olduğu da biliniyordu.

TT, bilgi edinme kanununun her vatandaşa verdiği haktan yararlanarak TT’ye soru soran Cyber Rights & Liberties Başkanı Yaman Akdeniz’e verdiği cevapta şöyle diyordu, ‘Türk Telekom Türkiye’nin İnternet çıkışını ‘Proxy Server’lar üzerinden vermemektedir. İnternet bant genişliğini verimli kullanmak ve web sitelerine hızlı erişimi sağlamak için Cache cihazlarının kurulumu esnasında test çalışmaları yapılmış olup, gerçekleştirilen çalışma bundan ibarettir. Dolayısıyla bu yöntemle ulaşımı engellenen bir site de yoktur’.

ADSL ASLINDA BİR MASAL

Ancak Türk Telekom’un kaşe cihazı olarak tanımladığı cihazlar aslında prensip olarak proksi sunucuları gibi çalışan cihazlardan başka bir şey değil. TT bu cihazları, haziran ayı içinde test amaçlı kullandığını söylüyor. Ancak şu anda örneğin cjb.net sunucularına Türkiye’deki bağlantıların pekçoğundan erişilemediği gözleniyor. Cjb.net’e Türkiye’ye yönelik bir blokaj uygulayıp uygulamadıklarını sorduğumuzda uygulamadıkları yönünde bir cevap aldık. Bu da geriye tek olasılık olarak cjb.net sitesine TT tarafından bir engelleme yapıldığını gösteriyor. Bu engellemenin keyfi mi, teknik bir beceriksizlik sonucunda mı, mahkeme kararıyla mı olduğu; mahkeme kararıylaysa cjb.net’in altındaki tüm sayfaların bloklanmasının yasal olup olmadığı şimdilik belli değil.

Öte yandan İnternet kullanıcıları son aylarda İnternet bağlantılarında ciddi aksaklıklarla karşılaşıyor. İster çevirmeli, ister ADSL, ister kablo ile bağlansınlar sık kesintilerle karşılaşıyorlar. Bu kesintiler daha çok DNS sunucularının çalışmaması ve/veya erişilemez olmasından kaynaklanıyor.

Kısacası ADSL masalıyla uyutulan İnternet kullanıcıları, düşük hızlara bile hasret kalıyor.

Numarama karışma

Birkaç hafta önce Türk Telekom’un (TT) annem ve kardeşime ait telefon numaralarını, kedilerinden izin almadan, oldu bittiye getirerek değiştirmesini eleştiren bir yazı yazmıştım. Amacım annem ve kardeşimin telefon numaralarının neden değiştirildiğini sorgulamak değildi elbette. TT’nin bu uygulaması Etiler bölgesinde ikamet eden pekçok abonesini mağdur etmişti. Üstelik TT bunu dönem dönem, farklı abonelerine hep yapıyordu. TT’den bir açıklama mesajı geldi. Mesajda ‘Bebek santralinden çalışan telefonların bir kısmının teknik nedenlerden dolayı Etiler santraline aktarıldığı’ belirtiliyor ve numara değişikliğinin yapılacağının abonelere mektupla bildirildiği açıklanıyordu.

Yazımda eleştirdiğim konu telefon numaralarının haber verilmeden değiştirilmesi değil, telefon numaralarının abonenin izni alınmadan değiştirilmesiydi. Türk Telekom’un abonelerinin telefonlarını haber vererek de olsa, abonenin iznini almadan değiştirmesi hangi sebeple olursa olsun aboneyi mağdur eden bir durumdur ve abone açısından kabul edilemez.

Teknik olarak yapılması gereken işlemlerin, aboneleri mağdur etmeden yapılması gerekir. Şu ya da bu nedenden bugün Turkcell ya da Telsim abonelerinin numaralarını değiştirebilir mi? Hayır. Türk Telekom neden değiştiriyor? Çünkü tekel ve abonesinin itiraz etme hakkı yok. Abonenin önünde alternatif olsa, TT bu aboneye böylesine saygısızca bir muamele yapabilir mi? Yapamaz.

Teknik neden haklı gerekçelere sahip olabilir. Bunu sorgulamıyorum. Ama neden ne olursa olsun müşterilerine saygı gösteren bir şirket, müşterisini mağdur etmemenin bir yolunu mutlaka bulur. Örneğin söz konusu durumda telefon numarasının, santral değişimine rağmen değişmemesi için mutlaka teknik bir yol vardır. Belki maliyetli ve zor bir yoldur ama vardır. Telekom’un ben yaptım oldu demek yerine bu yolu seçmesi doğru olurdu. Hadi bunu yapamadı diyelim. O zaman en azından telefonu değişecek aboneyi aylar önceden haberdar etmeli, eski numarasına gelen telefonları en az bir yıl boyunca yeni telefon numarasına yönlendirmeliydi. Niyet iyi olduktan sonra mutlaka bir yol bulunur. Yeter ki TT müşterisini adam yerine koysun...

ODTÜ’lü grup kime çalışıyor

Türkiye’deki İnternet adreslerini yasal dayanağı olmaksızın, yıllardır gayri meşru olarak yürüten ODTÜ kaynaklı ahbap çavuşlar yine sahnede. Son günlerde ortaya çıkan bir zat ne kadar ‘jenerik’ (ODTÜ’lü ahbap çavuşların muğlak tanımı olduğundan ne anlama geldiğini sormayın) isim varsa toplamaya başladı. ODTÜ’lü ahbap çavuşların nic.tr sitesindeki makineden yapılan sorgulamalar sonucunda, hakkında posta kutusu numarasından başka bilgi edinilemeyen Murat Yıkılmaz isimli şahıs habire adres tescil ettiriyor. Bu adresler otomobil, seks, bahis, erotik, arama, gazete, spor, sinema, turizm, ticaret, kitap, reklam, casino, sohbet gibi çok fazla kullanılan kelimelerden oluşuyor. Tescil edilen adresler, ziyaretçi getiren kişilere ziyaretçi başına ödeme yapan bir siteye yönlendiriliyor. ODTÜ’den bu kişinin kimliği ve adres tescili esnasında kullandığı marka tescil başvuru belgeleri hakkında çok acil bilgi bekliyorum. Tabii sadece ben değil, tüm İnternet sektörü bekliyor bu cevabı.
Yazarın Tüm Yazıları