Bu da sosyetik komplo teorisi

Sosyete bir süredir komplo teorilerini aratmayan, derin ilişkilerle örülü bir aşk dramı dedikodusuyla çalkalanıyor. Dedikodu yazmak hiç adetim değildir ama bunu yazmazsam çatlarım.

Ne de olsa sosyete dedikodusu. Gerçek isimleri vermek yakışık almaz. Diyelim birinin adı Cumhur, diğerininki Nur...

Nur’la Cumhur dört yıldır evli.

İlişki üçlü olmadıkça sosyete dedikodusunun tadı çıkmaz. Üçüncünün de adı Deniz diyelim...

Dost meclisinde ikisi yalnız kaldıkları bir sırada Deniz, Nur’a abayı yakıyor. Nur, Deniz’e önce ilgiliymiş gibi davranıyor ama sonra fazla yüz vermiyor.

Derken bir gün Deniz’in kulağına Nur’un gizli bir sevgilisi olduğu fısıldanıyor. Üstelik bu gizli sevgili Deniz’in eski arkadaşı. Onun da adı Mehmet olsun... Deniz Mehmet’i arıyor, Mehmet inkar ediyor ama konuşmaları biraz da şüphe çekici.

Bir gün Deniz’in cep telefonuna Mehmet’ten bir mesaj geliyor. Daha önce itiraf edemediğini ama Nur’la ilişkisinin doğru olduğunu yazıyor ve zaten o anda Nur’un evinde olduğunu da ekliyor. Deniz evliliği yıkmak umuduyla Cumhur’u arıyor ve eşi Nur’un onu Mehmet’le aldattığını söylüyor.

Cumhur bir koşu eve gidiyor ve Nur’la Mehmet’i aynı yatakta yakalıyor. Çekip Mehmet’i vuruyor.

Nur, Mehmet’in kendisine tecavüz ettiğini iddia ediyor. Önce kimse inanmıyor, mahalleli Nur’u taşlamaya kalkıyor.

Ama sonra Mehmet’in Deniz’in eski arkadaşı olduğu ortaya çıkıyor. Lise yıllarında Mehmet’le sınıf arkadaşlarına ortak komplolar filan kurarlarmış. Çete gibiymişler. Mehmet’in cebinden bir de çek çıkıyor. Deniz tarafından imzalanmış. Cep telefonu kayıtlarından son günlerde birkaç kez görüştükleri de belirleniyor.

Mahalleli daha geçen gün taşlamaya kalktığı Nur’a acımaya başlıyor. Cumhur, Deniz’in ihbarının kusursuz zamanlamasından zaten şüphelendiğini söylüyor. Herkes, Deniz’in Nur’a abayı yakmış olduğuna, aşkına karşılık alamayınca da eski lise çetesi arkadaşı Mehmet’le kafa kafaya verip bir plan kurduklarına inanıyor. Plana göre Mehmet, Nur’un evine girip tecavüz edecek, Deniz de bu sırada eşinin onu aldattığını ihbar edecek, eve koşan Cumhur, Nur’u Mehmet’le birlikte yakalayacak. Evet diyor herkes, bu kuşkusuz bir komplo...

Tek kuşkulu ayrıntı Mehmet’in eve nasıl girdiğinde. Cumhur, Nur’u kapıyı yabancılara açmaması ve içeriden mutlaka sürgülemesi için son günlerde sıkı sıkı tembihlemiş.

Evet gerçekten de bir komplo var. Hem de ne komplo... İşin aslı şu ki, Mehmet’i baştan çıkartıp evine alan Nur’un kendisi. Daha önce zaten Deniz’in kulağına Mehmet’le ilişkisi olduğu dedikosunu da o fısıldatmış. Mehmet evdeyken bir fırsatını bulup cep telefonundan Deniz’e mesaj çeken de Nur. Meğer Cumhur’la evliliği zaten hesap evliliğiymiş. Gönlü aslında çocukluk aşkı Adem’deymiş. Evlendikten sonra Cumhur’un tüm malını mülkünü üstüne geçirtmeyi başarmış. Cumhur’u hapse yollatıp boşanacak, Cumhur’dan aldığı malı mülküyle birlikte Adem’e varacakmış.

Hadi şimdi çıkın işin içinden bakalım. İş komplo teorileriyle uğraşmaksa, komplo teorisi komplo teorisinden üstündür.

Ne o? Yoksa siz, göründüğü gibi olmayan her şeyin sanıldığı gibi olduğuna mı inananlardandınız?

Yabancıyı aratmayan yerli kırmızılar

AKP destekli yabancı şarap saldırısı karşısında özellikle sofra şarabı ve orta kalite şarap seçerken Türk markalarını seçiyorum. Kalite-fiyat dengesi en iyi şaraplar da yerliler arasından çıkıyor zaten.

Günümüz koşullarında biraz da sihirbazlık gerektiren bu işi başaran Türk şarap markalarının olması sayesinde, Türk şarapçılığını bütçeden ve kaliteden ödün vermeden desteklemek mümkün...

Örneğin Sevilen’in Majestik 2005’i... Şiraz ve Kalecik Karası’nın başarılı bir kupajından elde edilen Majestik 2005, 12 YTL’lik fiyatıyla sofra şarabındaki en büyük favorim. Kavaklıdere’nin Angora’sı ve Pamukkale’nin Anfora Trio’su da bu kategoride yabancı muadillerine fark atacak şaraplar.

Sofra şarabının biraz üstündeki kalitede ise Pamukkale’nin Anfora Shiraz’ını, Avustralya hariç hiçbir ülkenin Şiraz’ına değişmem. Hele 16-17 YTL’lik etiket fiyatıyla, Avustralya’dan bile zor rakip çıkar... Doluca’nın DLC serisi de (özellikle de yeni çıkan Boğazkere’si) bu sınıfın iyilerinden.

Restoranda hiç çekinmeden sipariş edebileceğiniz ve benzer fiyattaki rakiplerine taş çıkartacağından emin olabileceğiniz Türk şarapları ise Doluca’nın Karma serisi (özellikle Merlot-Boğazkere kupajı), Şato Kalecik’in Fransız Kupajı, Kavaklıdere’nin Selection’ları ve Boğazkere’si, Sarafin’in Cabernet Sauvignon’u...
Yazarın Tüm Yazıları