Asıl işi telekom sektörünü serbestleştirmek olan Telekomünikasyon Kurumu (TK) işi gücü bırakmış, kafayı bilgisayar oyunlarına takmış.
Sektörü liberalleştirmek amacıyla kurulan TK, kurulduğu günden bu yana liberalleşme sağlayacak regülasyonlar getireceğine tam tersine kısıtlayıcı, yasaklayıcı kurallar getirmekle uğraşıyor.
İnternet sitelerini sansürlemeyi kendine misyon edinen TK meğer bir süredir bilgisayar oyunlarına da takmış. Bilgisayar oyunları ile telekomünikasyon arasında ne gibi bir alaka kurdularsa artık, İnternet kafelerde oynanan oyunların denetlenmesini de kendilerine iş edinmişler.
Bu amaçla TK bünyesinde bir çalıştay kurulmuş.
Amaç bilgisayar oyunlarını denetleyip, derecelendirecek bir kurul kurmak. Bir başka deyişle fuzuli işler için bir takım insanlara yeni rant kapıları açmak.
İyi de bilim, bilgisayar oyunlarındaki sanal ortamın çocukların gerçek yaşantısındaki davranışlarını etkilemediğini söylüyor.
Bu araştırmalardan sonuncusunun sonuçlarını geçenlerde bu sütundan da aktarmıştım.
İngiliz Essex Üniversitesi’nden Patrick Kierkegaard tarafından gerçekleştirilen araştırma, bilgisayar oyunlarının çocukların davranışları üzerindeki etkilerini ölçen en kapsamlı araştırma olma özelliğini taşıyor.
Araştırmanın Journal of Liability and Scientific Enquiry dergisinde yayınlanan sonuçlarına göre bilgisayar oyunları ile şiddet eğilimi arasında illa bir ilişki varsa, bilim bu ilişkinin tersine olduğunu söylüyor. Yani bilgisayar oyunlarındaki şiddetin çocukların gerçek hayattaki şiddet eğilimini azaltıcı bir etkisi var.
İnternet üzerinden oynanan, şiddet içeren oyunlar çıktı çıkalı milyonlarca çocuk bu oyunları oynuyor. Eğer bu oyunlar yaygın yobaz inanca uygun olarak toplumdaki şiddeti tetikliyor olsaydı, dünya bugün cehenneme dönmüş olmalıydı. Ancak bilimsel veriler aksini söylüyor. Bilgisayar oyunlarının çıktığı yıllardan bu yana şiddet içeren suç oranı tüm dünyada sürekli bir düşüş eğiliminde.
Hadi bürokratları geçtim, çalıştaydaki akademisyenlerin de mi haberi yok bu araştırmalardan da, İnternet kafelerde oynanan oyunları yasaklama cehaletine alet oluyorlar.
Kitapları ters çeviren yobaz çetesi türedi
Önce Akmerkez Remzi Kitabevi’nde dikkatimi çekti. Sonra dikkat ettim Kanyon ve İstinye Park’taki D&R’larda da aynı şeye rastladım.
Bazı kitaplar raflarda kapakları ve sırtları görülmeyecek şekilde ters olarak duruyorlardı.
Çevirip bakınca, Richard Dawkins’in kitapları olduklarını gördüm (Gen Bencildir, TÜBİTAK Yayınları; Tanrı Yanılgısı, Kuzey Yayınları).
Richard Dawkins evrim teorisinin günümüzdeki en büyük savunucusu. Evrim teorisi de bilindiği gibi radikal dincilerin, yobazların hedef tahtası.
Dawkins’in kitaplarını, kitapçı kitapçı dolaşıp raflarda ters çevirenler belki küçük, marjinal bir gruptur. Gözlemleyebildiğim kitapçı sayısı az olduğu için bilemiyorum. Ama bence savcıların Türkiye çapında bir tespit yaptırmasında fayda var. Eğer yaygın bir eylemse, ardında organize bir örgüt var demektir.
Komşumuzun tavuğu için horoz dövüşü
Rusya’nın Gürcistan’a müdahaledeki cüreti görünüşe göre herkesi şaşırtıyor. İşgale Rusya-ABD çekişmesi olarak bakanlar çoğunlukta.
Halbuki olayın danışıklı dövüş olması çok büyük bir olasılık. SSCB’nin dağılmasının ardından dünyanın bozulan güç dengesinde oluşan kutuplaşma boşluğunda, eskinin demokrasi-komünizm kutuplaşmasının yerini Hıristiyan-İslam kutuplaşması almaya başlamıştı.
Bu kutuplaşma eskisine göre çok daha tehlikeli bir kutuplaşmaydı. Dünyanın daha sorumlu bir kutuplaşmaya ihtiyacı vardı.
Görünen o ki, ABD daha güçlü bir Rusya’nın doğuşuna, sahte gözyaşlarıyla ağlaya ağlaya izin verip, uzağında kalan coğrafyada mevcut dünya düzeni için daha istikrarlı gördüğü bir güç kutbunun oluşmasına izin verecek.