ABD dönüşünde Başbakanlık uçağında bulunan gazetecilerden içki talep eden çıktı mı, çıkmadı mı pek o kadar ilgilenmiyorum.
Ertuğrul Özkök’ün ‘Ama ne olur, dönüş yolunda içinizden hiç olmazsa biri, bir kadeh içki istesin’, dediği yazısıyla aynı gün yayınlanan yazım (tinyurl.com/8y62j) sayesinde kendi hesabıma prestijimi kurtardım sayılır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği ve Başbakan Erdoğan’ın da bulunduğu yemek davetini yazmıştım. Davette, iş adamlarından biri AKP’nin şaraba aşırı vergi, kaçak Kuran kurslarına cezayı kaldırma gibi politikalarını medyada yeterince eleştirmediğimizden yakınınca, davetteki şarapsever iş adamlarının kendisi de dahil, tamamının önündeki bardaklara bakmasını söylemiştim.
Bir tek benim önümde şarap bardağı vardı.
Neyse...
Ben asıl, dikkatlerden kaçan başka bir noktaya değinmek istiyorum. Başbakan’ın verdiği tüm davetlere bakıyorum da, davetliler içki içmekten çekiniyorlar ama sigara içmekten hiç çekinmiyorlar. Üstelik Erdoğan’ın sigara konusunda çok hassas olduğu da bilinen bir gerçek. Sigara bağımlılığı nasıl bir illet tir ki, insanları yağcılık yapmaktan bile geri koyabiliyor?
Mehmet Barlas geçen haftaki bir yazısında, sigara lobisinin söylemine başvurarak sigara ve içkiyi aynı kefeye koymuştu. Sigara da, alkol de sağlığa zararlı diyordu.
Öncelikle günde bir, iki kadeh kırmızı şarabın sağlığa yararlı olduğu artık kanıtlanmış bir bilimsel gerçek. Öyle olmasa bile alkol içenin zararı, sarhoş olup saldırganlaşmadıkça sadece kendisine. Ki böylesi resmi davetlerde, birisinin bu derecede sarhoş olması da vaki değil. Sigara içen ise sadece kendisini değil çevresindeki herkesi zehirliyor.
Öte yandan Vatan’dan Bilal Çetin, Erdoğan’la birlikte ABD’ye uçtuğu Başbakanlık uçağında, Erdoğan’a çaktırmadan sigara içtiklerini yazmış övünerek. Kimse içki içmemişmiş ama uçağın arkasında zaman zaman sigara içmişlermiş...
Uçaklarda hava tamamen değiştirilmez. Kabindeki hava filtre edilerek, yüzde elli oranında dışarıdan gelen taze havayla karıştırılarak devri daim edilir. Yani uçağın arkasında da içseniz, göbeğinde de savurduğunuz o pis dumanlar tüm uçağın içine yayılır. Üstelik Başbakanlık bir kamu kurumu olduğuna göre uçağı da kamu hizmeti yapılan bir alan. 4207 sayılı yasaya göre ‘kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamüllerinin içilmesi yasaktır’.
Yasaya göre Bilal Çetin ve suç ortaklarının cezalandırılması gerekiyor. Yine yasaya göre uyarıda bulunmadığı için amirin de ceza alması gerekiyor. Başbakanlık uçağı gibi Başbakanlık konutu da kamu hizmeti verilen bir yer. Burada verilen davetlerde de sigara içmek sadece özel olarak tecrit edilmiş odalarda serbest olmalı...
Uygar bir Türkiye’de yaşamayı özleyenler olarak sigara konusunda çok duyarlı olan Başbakan’dan bu konuda gerekli adımları atmasını bekliyoruz.
Bay ve Bayan Smith tuzsuz susamsız simit
Sokağa atacak paranız ve boşa harcayacak zamanınız yoksa Mr. & Mrs. Smith filmine gitmemenizi tavsiye ederim. Brad Pitt’in evliliğine böylesi boş bir filmin neden olması yazık olmuş. Tabii film değil filmin baş kadın oyuncusu Angelina Jolie bunun asıl nedeni ama olsun. Filmin hakkında kıyametler kopan sevişme sahnesini merak ediyorsanız, bu sahneyi görmek için de heveslenmeyin. Önce Brad Pitt ve Angelina Jolie’nin ateşli bir şekilde öpüşmesi yansıyor perdeye. Sonra nefes nefese yere yığıldıklarını görüyoruz. O yuva yıkan meşhur sahne ya altın makasa kurban gitmiş Türkiye’de, ya da öpüşerek orgazm olma sanatı koparmış bunca kıyameti. Hangisi doğru tahmin, ben karar veremedim. Ama eşi Jennifer Aniston’un kafasının atmasına Brad Pitt’in filmdeki bakışlarını görmesi yeterli olmuştur. Sırılsıklam aşık olduğu o kadar belliydi ki, yönetmen filmin senaryosunu bile değiştirmek zorunda kalmıştı bana kalırsa.