Asiye’nin önü nasıl açılır

Aslında yazmayacaktım ama -arkadaşım- Murat Birsel köşesinde yayınladığı ''Devlet İnternet'i nasıl ıskaladı'' başlıklı yazısının sonunu ''Bir de (...) -arkadaşım- Yurtsan Atakan var, o da elbette konuyu kendi köşesinde işleyecektir'', diye bitirince, yazmam farz oldu.

Birsel, Bilişim Zirvesi kapsamında turk.internet.com Başkanı Füsun Sarp Nebil'in yöneticiliğinde gerçekleştirdiğimiz ''İnternet'in önü nasıl açılır'' konulu çalışma grubunda konuştuklarımızı aktarmış okurlarına. Doç. Dr. Mustafa Akgül, Bnet Genel Müdürü Hakan Akan, Türk Nokta Net Genel Müdürü Ziya Erdem ve Devlet Planlama Teşkilatı'ndan Erkan Akdemir'in konuşmalarını özetlemiş. Kendine ait kısıtlı yazı alanını en iyi şekilde kullanabilmek için de yazının sonunu deplasmana, benim ceza alanıma plaseleyerek noktalamış.

Toplantı notlarına turk.internet.com sitesinden erişebileceğinizi hatırlatarak, konuşmamın bu notlara girmeyen ancak çok önemli bulduğum bir bölümünü aktarayım, izin verirseniz.

Türkiye'de İnternet tıkanma noktasına gelmiş durumda. Bunun nedeni kısır bir döngüye girilmiş olması. Bu kısır döngünün durakları; İnternet reklam pastası, toplam kullanıcı sayısı, Türkçe içerik zenginliği, gelir modeli çeşitliliği ve yine İnternet reklam pastası...

İnternet reklam pastası: İnternet'te reklam Türkiye’de yok denecek kadar küçük bir pazar. 1999 yılında bu pazarda kısa süreli bir genişleme gözlemlenmiş ancak sonradan bu genişlemenin patlayacak bir balon olduğu anlaşılmıştı. İnternet reklam pastasındaki bu tıkanıklığın iki nedeni var. Biri İnternet kullanıcıları sayısının kritik kitle olan 3 milyon civarında tıkanmış olması. İkinci neden ise reklamverenlerin kendilerinin, İnternet üzerinde doğru düzgün bir varlık göstermiyor olması. İnternet reklamcılığının, diğer medyadan farklı kendine has kuralları var. İnternet'te reklamın işlevi, verilmek istenen mesajı reklamın kendisinde göstermek değil, kullanıcıyı mesajın esas verileceği yer olan reklamveren sitesine çekmektir. Dolayısıyla doğru düzgün bir siteyle İnternet'te varlık gösteremeyen reklamverenin, İnternet'i reklam ortamı olarak kullanması tabii ki beklenemez.

Toplam kullanıcı sayısı: Türkiye'deki toplam İnternet kullanıcı sayısı üç milyon civarında tıkanmış durumda. Ne ileri gidiyor, ne geri. Bunun en önemli nedenlerinden biri Türkçe İnternet içeriğinin yok denecek kadar fakir olması. Türkçe içerik olmamasına rağmen üç milyon rakamına ulaşılabildi çünkü İnternet'te çok zengin bir İngilizce içerik var ve bu içerikten yararlanabilecek derecede İngilizce bilenler İnternet kullanıcısı oldular. Bilmeyenleri İnternet'e çekebilmek içinse çok daha zengin bir Türkçe İnternet içeriği gerekiyor.

Türkçe içerik zenginliği: Türkiye'de içerik gitgide daha da pespayeleşiyor. 1999 yılında yaşanan Türkçe içerik patlaması, Türkçe içeriğe yatırım yapan sermaye sahiplerinin, kısa yoldan para kazanmaya yönelik kısa vadeli iş planlarından dolayı çok kısa ömürlü oldu. Üç milyon civarında kilitlenen kullanıcı sayısı ve İnternet yayıncılığının dayandığı gelir modellerinin kısırlığı, girişimciyi Türkçe İnternet içeriğine yatırım yapmaktan alıkoyuyor.

Gelir modeli zenginliği: İnternet'te para kazanmanın başlıca üç yolu var. Reklam, e.ticaret ve paralı içerik. Paralı içerik modeli, çok ama çok kısıtlı ve çok ama çok özel içerik sunabilen siteler için geçerli bir model. Yoksa örneğin İnternet'te paralı bir haber sitesi yapmak hayalden ibaret. Yapılabileceğini söyleyen çok bilmiş yönetici gırla. Ama bunlar ya hiç iş bilmiyorlar ya da hiç dayak yememişler. E.ticaret de gelişemiyor çünkü malum üç milyon kullanıcı sayısı bu iş modelini de verimsiz kılıyor. Geriye bir tek reklam geliri kalıyor ve bu noktada yine başa dönüyoruz ve kısır döngüye giriyoruz.

Özetle İnternet'te üç gelir kaynağı var. Bunlar reklam, e.ticaret ve paralı içerik. Paralı içerikten ancak çok özel durumlarda bahsedebiliriz. E.ticaret hacminin artması ise kulanıcı sayısının artmasına bağlı. Kullanıcı sayısı artmıyor çünkü kullanıcıların yararlanabileceği Türkçe içerik çok zayıf. Türkçe içerik zenginleşemiyor çünkü kullanıcı sayısı artmadıkça tek gelir kalemi var, o da reklam gelirleri. Reklam gelirleri çok az çünkü, reklamların hitap edeceği kullanıcı sayısı yeterli değil ve reklamı yapılacak içerik yok. Bu böyle dönüp gidiyor...

Kısır döngüden çıkmanın, bu döngüyü yükselen bir sarmala çevirmenin tek yolu var o da girişimcilerin orta ve uzun vadeli planlarla Türkçe içeriğe yatırım yapması. O yüzden Mynet.net.tr, e-kolay.net ve Turk.net'i ayakta alkışlamak gerekiyor.

Başlığa atıf notu: Asiye'nin kurtuluş yoluyla İnternet'in Türkiye'de önünün açılmasının yolu aynı kavşaktan geçiyor. Krizi atlatabilmek için bedenini ve ruhunu satmak dışında sapakların da olduğu kavşaktan. Çünkü bedeni ve ruhu satma sapağı çıkmaz bir sokağa çıkıyor.

Kablosuz cennet

İsveç'in başkenti Stokholm'ün, göl kenarında kurulu sayfiye semti Gashaga öbür dünyaya kadar gitmeden, bu dünyada yaşanacak bir cennet. Muhteşem bir göl manzarası, mimari güzellikleri ve dingin atmosferiyle insanın içinde çok ilginç bir duygu kokteyli yaratıyor. Siemens-mobile Gashaga'da ilginç bir projeye imza atmış. Kablolardan arınmış akıllı bir ev kurarak cennet içinde cennet yaratmış.

Geçtiğimiz hafta dünyanın çeşitli ülkelerinden 11 gazeteciyle birlikte, Siemens'in bu evde verdiği bir akşam yemeğine davetliydim. Hem İsveç'in en ünlü şeflerinden biri olan Walter Lund (Pontus restoran) tarafından hazırlanan yemeklerin, hem de kablolardan bağımsız ev yaşantısının tadı damağımda kaldı.

Gashaga'da, göl kenarında kurulu apartmanlardan ve mütevazi villalardan oluşan sitenin içinde yer alan kablosuz Siemens evinin özelliği pek çok elektronik aletin kablosuz olarak evin her yerinden yönetilebilmesi ve paylaşılarak kullanılabilmesi. Örneğin evin en alt katındaki bilgisayar yazıcısı aynı anda hem evin babası, hem de annesi tarafından kullanılabiliyor. Üstelik baba bu sırada evin ikinci katındaki çalışma odasında, anne ise en üst kattaki verandada olabiliyor. Daha da ötesi bu bilgisayarlar, evin akıllı bilgisayar ağı ile kablosuz bağlantı kurmuş olduklarından, anne ve baba bu sırada evin içinde hareket halinde bile olabiliyorlar.

Ev sakinleri ve konukları tarafından paylaşılabilen elektronik aletler bilgisayar yazıcısına ek olarak, DVD ve MP3çalarlar, dijital kameralar ve telsiz telefonlardan oluşuyordu. Ama bu yelpazenin teorik olarak buzdolabı ve çamaşır makinesine kadar genişletilebilmesi de mümkün. Tabii sistemin en büyük avantajı olan, evin tek İnternet çıkışının sekiz kişiye kadar kablosuz paylaşılabilmesi özelliğini de unutmamak gerekir.

Üç katlı kablosuz Siemens villasının misafirleri için İnternet'e bağlanmak çocuk oyuncağı. Tek yapmaları gereken, yanlarında taşıdıkları mobil bilgisayarlara ufak bir yazılım yüklemek. Beş dakikada yüklenen bu yazılım aracılığıyla, evin kablosuz yerel ağına dahil olunuyor. Bu bağlantı sayesinde evin her odasında, kablolardan bağımsız, gezgin İnternet erişimi sağlanıyor. Siemens 'Gigaset 4975 ses&veri' kutusu aynı anda sekiz kişinin, tek bir bağlantı üzerinden İnternet'e çıkabilmesine olanak tanıyor. Cihaz ayrıca bilgisayar yazıcısı, MePe3 ve DiViDi çalar gibi çeşitli donanımların da evin heryerinden kablosuz olarak paylaşılabilmesini sağlıyor.

Kablosuz akıllı evin en mütevazi elektonik cihazı ise hemen her odada karşımıza çıkan dijital telsiz telefonlar. Ancak bu aletlerin mütevazi görünümüne aldanmamak gerekiyor. Bu telefonlarla, normal telefon hatları üzerinden kısa mesaj alıp göndermek mümkün. Tabii Türkiye'de değil, bir Avrupa ülkesinde yaşıyorsanız. Çünkü bu özelliğin Türkiye'de de kullanılabilmesi için Türk Telekom'un santrallerde basit bir güncelleme yapması gerekiyor. Ancak Türk Telekom her zaman olduğu gibi bu işi de ağırdan alıyor.

Siemens dijital telsiz telefonların teknolojik özellikleri bir yana görünümleri bile özenle tasarlanmış. Renk seçenekleri, Avrupa'nın en ünlü ev mobilyası tasarımcılarına danışılarak, önümüzdeki yılların moda renklerine uygun olarak belirlenmiş. Böylece her evde genellikle ortalıklarda dolaşan telsiz telefonların, mobilyalarla ahenk kurmaları sağlanmış.

my-siemens.com

Kablosuz akıllı ev

Stokholm'deki 'Kablosuz Akıllı Ev', Siemens'in 'evde mobil yaşam' konseptini yaşayan bir ortamda sergilemek amacıyla kurulmuş. Bu yeni konseptin ana amacı insanların tüm iletişim ihtiyaçlarının, yaşadıkları evlerde kolay ve basit bir şekilde görülmesi. Bu amaca ulaşmak için üretilen teknolojinin çekirdeğinde evin her odasına kablosuz olarak erişen yerel bilgisayar ağı bulunuyor. Ağın en büyük özelliği, insanların hiçbir teknik bilgiye sahip olmaksızın bu ağdan yararlanabilmesi. Bu sayede bireyler mobil bilgisayarlarıyla evin tek İnternet çıkışını aynı anda, her odadan paylaşabiliyorlar ve çeşitli elektronik aletleri farklı odalardan kablosuz kullanabiliyorlar.

Site budur

Mükemmel bir reklam kampanyasıyla 'Çay budur, çay Doğuş'tur' sloganını beyinlere kazıyan Doğuş Çay, bu kez de mükemmele yakın bir İnternet sitesiyle karşımızda. İçerik ve mimari tasarımıyla altyapı uygulamaları Mass Net tarafından gerçekleştirilen site, ziyaretçilerine tam bir görsel şölen sunuyor. Sitenin tek kusuru Macromedia Flash ile yapılmış olması. Herşeyi empoze etmekten hoşlanan reklamcıların gözdesi olan Flash'la yapılan kurumsal sitelerle, ne yazık ki giderek daha fazla karşılaşır olduk. Böylesine güzel bir siteye imza atan Doğuş Çay ve Mass Net'ten en kısa zamanda HTML standartlarıyla hazırlanmış, yeni bir versiyon daha bekliyoruz.
doguscay.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları