Anne çöl çiçeği gibidir

Bu pazar Anneler Günü. Annelerimizin paha biçilmez değerini bildiğimizi bir nebze de olsa göstermemizin günü. Anneler çöl çiçeği gibidir.

Değerini ancak çıkar gütmeden sevebilenler bilebilir. Çocukken annesini herkes sever. Önemli olan büyüyünce, anne desteğine ihtiyaç kalmadıktan sonra da sevmek ve bu sevgiyi gösterebilmek.

Çiçeğin güzelliğinin tadını kırda dolaşırken çıkartmak kolay. Ama çölde karşılaşılan çiçeğin güzelliğinin hakkını ancak çiçekleri gerçekten sevenler verebilir.

Bu pazar tüm çöl çiçekleri için mutluluk dolu bir bayram olsun. Ama tabii özellikle annelerim Nesrin Atakan, Nevin Aksoy ve onların anneler günü bu sene ilk kez kutlanacak kızı, eşim Lale Atakan’ın pazarı, çifte bayram olsun.

Bilgi toplumuna Reina’dan girilir

Hafta sonu akşam yemeğinden çıkıp, gideceğiniz bara karar verirken, cep telefonunuzun ekranından, seçenek olarak düşündüğünüz barların o anki ortamını görmeyi istemez miydiniz?

Ya da yurtdışından gelecek müşterinizi çıkaracağınız akşam yemeği için rezervasyon yaparken, oturacağınız masayı bilgisayarınızın ekranına gelen plana bakarak seçerek, iş yemeğinizi berbat edecek bir sürprizi baştan önlemeye ne dersiniz?

Statta maç seyrederken, önemli pozisyonları cep telefonunuzdan istediğiniz anda, tekrar tekrar seyredebilmeyi, hayatınızın her anını videoya kaydetmeyi ve istediğiniz anı sonradan kolayca bulabilmeyi, okuduğunuz kitapta altını çizdiğiniz cümlelere aylar geçtikten sonra bile anında ulaşabilmeyi, yaptığınız en ufak harcamaların dökümünü yıllar sonra alabilmeyi istemez misiniz?

Bilgi Toplumu işte tam da bunları yapabilmenize olanak tanıyan teknolojik altyapılara kavuşturulmuş olmanız demek.

Toplumun her kesiminin ister günlük yaşamında, ister ticari faaliyetlerinde, ister devletle olan ilişkilerinde bilgisayar ve iletişim teknolojilerinden en üst seviyede yararlanabilmesi, bu teknolojilerden zamanını ve kaynaklarını en verimli şekilde kullanabilecek şekilde faydalanabilmesi demek.

* * *

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül birkaç hafta önce Doğan Medya Grubu yazarlarıyla, söylediklerinin yazılmaması kaydıyla bir toplantı yaptı.

Bu toplantıda; hükümetin önündeki en büyük iki önceliğin AB’ye ve Bilgi Toplumu’na girmek olması gerektiğini, birinci hedefe ulaşmada başarılı bir icraat sergilemelerine karşılık ikincisinde başarısız olduklarını iddia ederek, Bilgi Toplumu olma yolunda ne zaman strateji çizeceklerini sormuştum.

Verdiği cevabı yazamıyorum ama hükümet olarak bu konuya verdikleri önemde çok samimi oldukları izlenimine kapıldığımı söyleyebilirim.

Dün başlayan Forum İstanbul’un bu yılki konusu, Başbakan Erdoğan’ın telkinleriyle Bilgi Toplumu olma yarışının içine girmek olarak değiştirilmiş.

Hükümetin bu konudaki samimiyetinin yeni bir kanıtı olarak algılıyorum. Forum İstanbul da kalitesini kanıtlamış bir etkinlik. Ama bu yılki programına bakıyorum da, Türkiye’yi Bilgi Toplumu’na taşımaya yönelik yeterli bir içerik göremiyorum.

Çoğunlukla yapıldığı gibi Bilgi Toplumu olma kavramı yine bilişim sektörünün güçlü olduğu toplumla karıştırılmış. Bilişim sektörü de Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere dizüstü bilgisayar ihalesinde yapıldığı gibi, Microsoft ve Intel’den ibaret sayılmış. Bilgi Toplumu’nun olmazsa olmaz taşlarından biri olan açık sistem kavramının esamesi okunmamış.

Bilgi Toplumu kavramı tüm sektörleri ve tüm nüfusu kapsayacak şekilde işlenmemiş. Sadece tarım, eğitim ve finans sektörüne yönelik panellerle yetinilmiş.

Hükümetin Bilgi Toplumu’na girme konusundaki iyi niyetini artık hızla icraate dönüştürmesi gerekiyor. Dışişleri Bakanı Gül’ün samimiyetinin fiiliyata dönüşmesini dört gözle ve umutla bekliyorum.

Ya kaynanalar da soyunmaya kalkarsa

Türk dergiciliğinin insanlığa armağanı Boxer dergisi, ‘İnsanlığa armağanımız olsun’ diyerek evlenme programlarına katılan kızlardan dokuzunu soyup, fotoğraflamış ve mayıs sayısının ücretsiz eki olarak yayınlamış. Evlenme programı kızlarını soyduk, diyorlar ama aslında soydukları dokuz kızdan ikisi ‘Survivor’ ve ‘Biri bizi gözetliyor’ gibi farklı türden gerçekçi yaşam şovu programlarına katılanlardan. Evlenme programlarına katılan ve Boxer için soyunan yedi kızdan altısının ortak özelliği, katıldıkları yarışmalardan evlenemeden çıkmış olmaları.

Derginin özel eki için soyunan, ekranda kalmışlardan Ebru Özerden Biz Evleniyoruz’ yarışmasına katılmasının nedenini, ‘Tek istediğim televizyon camiasına girebilmek için bir basamak olmasıydı’, diyerek açıklıyor. Nereden başlayacağını bilemediği için şöhret olma yolunda bir basamak olarak görmüş ama şimdi ‘Meğer değilmiş aslında’, diyor.

Ekranda daha çok kalmak istiyor olacak ki, bu kez de soyunmayı bir basamak olarak görmüş. Bir kere daha yanılmış olmasını umarım. Boxer’a soyunan kızlardan biri bile, bu sayede şöhreti yakalayacak olursa, kaynanaların da birer birer dökülüp, açılmasından korkarım.
Yazarın Tüm Yazıları