Akıllı başın sefasını kültürlüler yaşar

Geçen haftayı egzantrik araçlara binme ve kullanma haftası ilan ettim kendi kendime...

Helikoptere ve Formula yarış otosuna bindim. Helikopteri kullandım da... Tabii pilotun yakın kontrolünde.

Helikopter uçuşu ve bir dakikalık kullanma zevki, katılacağım akşam yemeği davetinin sunacağı sürprizlerin de habercisiydi.

Vaillant’ın Türkiye Genel Müdürü Christoph Grosser, yeni ürünleri akıllı kombiyi evinde verdiği bir akşam yemeği davetinde tanıtmaya karar vermişti.

Grosser’in evi şehrin kilometrelerce dışında Şile’de on dönüm içinde bir çiftlik evi olunca, renkli kişiliğiyle tanınan genel müdür konuklarını davete beş helikopterle getirmeyi uygun görmüş.

Christoph Grosser, bir Türk burjuvasında çok nadir rastlayabileceğiniz yaşam kültürüne tüm çeşitliliğiyle sahip.

Garnizon girişli sözüm ona lüks sitelerin alçak tavanlı, milyon dolarlık apartman dairelerinde pineklemek yerine Şile’de bir çiftlikte yaşamayı seçmiş.

Birkaç ay içinde sıkılınıp sokağa atılacak fino köpekleri besleyenlerden de değil. Köpek eğitmenliği sertifikası almış, çiftliğinde kendi eğittiği altı kurt köpeği var.

Sosyal hayatı sosyete dergilerine poz verme amaçlı gece gezmelerinden, müzayede bayrağı sallamalarından, karma suluboya sergisi ziyaretlerinden çok uzak. Eşi Martina ile birlikte dostlarına, çiftliklerinde kendi yetiştirdikleri sebzelerin de kullanıldığı zengin mönülü davetler veriyorlar.

Vaillant’ın yeni servisini tanıtmak için de benzer bir davet yapmayı seçmişler. Misafirperverlikleriyle sıradan bir basın toplantısını, unutulmayacak bir geceye dönüştürmüşler.

Yemeğe geçmeden hemen önce, çiftliğin kapısına bir minibüs dayandı. İçinden Vaillant yazılı tişörtüyle bir servis elemanı çıktı.

"Kombinizde arıza var", dedi. Bir arıza olduğundan haberleri olmayan evdekiler şaşırdı. Servis elemanı açıkladı.

Grosserler’in evinde Vaillant’ın en yeni sistemi kuruluymuş. Genel Müdür’ün evinde aşağısı olacak değil ya...

Sistem İnternet’e bağlı. Ev sahibi, sistem sayesinde evin ısısını dünyanın herhangi bir köşesinden ayarlayabiliyor.

Ama sistemin asıl işlevsel yanı, İnternet üzerinden servisle haberleşmesinde. Bu sayede servis merkezi, sistemde bir arıza olduğunda, hatta arıza daha olmadan önce arıza sinyallerini alıyor. Evdekiler arızanın farkına varmadan, servis aracı kapıya dayanıyor.

Servis aracının, davetlilerin helikopterle gelebildiği Grosserler’in Şile’deki çiftlik evine uğramasının nedeni 2002’den sonra üretilen tüm kombilere uygulanabilen sistemin arıza alarmı vermiş olması.

Neyseki arıza basit, kapalı kalan bir vanadan ibaret. Servis elemanının avuçiçi bilgisayarla tüm kontrolleri yapıp, vanayı açıp, bakım raporunu İnternet üzerinden merkeze göndermesinin ardından, bahçede bizi bekleyen gecenin lezzetli sürprizleriyle tanışma faslına geçiyoruz.

Yerde uçuş zevki

Formula 1’e binip, Formula pistinde tur atmak bile büyük bir deneyim ama bu deneyimi bir de geçen yılın F1 Grand Prix şampiyonu Renault F1 aracı ile yaşamak heyecanı iki katına çıkartıyor.

Geçen haftasonu Renault’nun İstanbul Park’ta düzenlediği iki günlük World Series yarış keyfinden bir gün önce, F1’lerin ’start’tan önce garajdan çıktığı, yarış sırasında bakımının yapıldığı pit alanındayım.

Test sürüşü için özel tasarlanmış, iki kişilik olması dışında F1’lerle aynı özelliklere sahip aracın pilot koltuğunda ünlü Fransız pilot Simon Abadie var.

Kemerler bağlanıp, kontrol ediliyor. Kaskımın siperini indirir indirmez kalkıyoruz. Pit geçişini aşıp piste çıkar çıkmaz, araç ok gibi fırlıyor. İvme inanılır gibi değil. Lunaparklardaki hız trenlerinde hissedilen çekim gücünün kat kat fazlası insanı koltuğa yapıştırıyor.

Pist aynı bilgisayar oyunlarındaki gibi görünüyor. Virajlar aniden beliriyor.

Bu hızla virajı almanın olanağı yok, pistten çıkıp devrileceğiz diye düşünmek için bile sadece bir saniyeniz var. Dua etmeye bile yetmeyecek bir zaman içerisinde aniden yavaşlıyor, hemen ardından yine hızlanmaya başlayarak viraja giriyor, virajdan çıkarken tekrar koltuğa yapışıyorsunuz.

Koca pisti bitirip, turu tamamladığınızda zaman kavramınız altüst oluyor. Saatler boyu süren bitmek bilmez bir heyecan mı, yoksa birkaç saniyede biten tadı damağınızda kalan bir orgazm mı yaşadığınıza karar veremiyorsunuz...
Yazarın Tüm Yazıları