Sağlık Bakanlığı yılda sadece 600 kişi ölüyor diye rahim ağzı kanseri aşısına karşı çıkıyor. Pahalı olurmuş.
Türkiye’de her yıl 100 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle ölüyor.
Öte yandan Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü hakkındaki yasa tasarısı, mecliste tam bir yıldır görüşülmeyi bekliyor.
Hadi yılda 600 kişinin ölmesi umrunuzda değil de, hazır olmasına rağmen bir yıldır görüşülmeyi bekleyen bir yasayı çıkarmak için yılda 100 binin üzerinde kişinin ölmesi de mi az?
Yasa tasarısı gerçekten çok iyi hazırlanmış. Sulandırılmadan çıkarılırsa çağdaş batı ülkelerinin düzeyinde bir yasamız olacak.
Böyle bir yasa tasarısına imza attığı için AKP hükümetini gerçekten kutlamak lazım.
Ancak tasarının her haliyle hazır olmasına rağmen tam bir yıldır görüşülmüyor olması da düşündürücü.
Tütün tacirlerinin baskısına bir teslimiyet mi söz konusu, yoksa sigara içen azılı azınlıktan bir korku mu hakim hükümette?
Geçen gün Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haber vardı. Habere göre Tayyip Erdoğan geçen hafta, yasa teklifinin bir an önce yasalaşmasını istediğini ifade etmiş.
Hadi hayırlısı. Cumhurbaşkanlığı tartışmasından sıra gelirse 10 gün içinde anlarız.
Zeytinyağlılara da Yunan sahip çıktı
Geçen hafta Verde Zeytinyağları tarafından bir grup yemek kültürü yazarına verilen bir yemeğe davetliydim.
Ortaköy Feriye Restoran, sahibi ve şefi Vedat Başaran’ın sihirbaz gibi yarattığı zengin ve lezzetli mönüleriyle gurme davetlerinin gözde mekanı oldu.
Vedat Başaran ustalığını Verde için de konuşturmuş ve zeytinyağı temalı mükellef bir sofra hazırlamıştı. Gülhan Kara’nın organizasyonu da mükemmeldi.
Yemeklerin, zeytinyağının ve sohbetin lezzeti bir yana ben asıl Verde Yönetim Kurulu Başkanı Ali G. Ulukartal ile tanışmaktan büyük gurur duydum.
Ali Ulukartal makarnada Pasta Villa kalitesinin yaratıcısı.
Makarnada Piyale çocukluk markamsa, Pasta Villa da damak tadımın olgunlaşmaya başladığı çağın markasıdır.
Pasta Villa gibi bir kaliteyi yaratan ismin, Verde’yle zeytinyağına da kalite getireceği aşikar. Hele bir "erken hasat sızma"sı var ki Verde’nin, yemeğe koyma da yanına koy.
Ancak işin bir de Türkiye gerçeği var.
Türkiye zeytinyağı üretiminde dünya dördüncüsü olmasına rağmen yılda kişi başına 1 kiloyu bulmayan tüketimiyle çok gerilerde.
Komşumuz Yunanistan’da yıllık kişi başı zeytinyağı tüketimi 21 kg.
Ali Saydam McDonald’s’ı yeni çıkardığı MaxBurger’e Türkçe isim vermediği için eleştirmişti.
McDonald’s’dan gelen cevabı da beğenmemiş.
McDonald’s şu bahaneye sarılmış kısaca; "Biz Türklerin kendi yarattığımız markalara bile yabancı isim koyma alışkanlığımız olması"...
Gerekçeyi ben de kaçamak buldum ama Ali Saydam’a sormak da isterim.
Yakın bir zamana kadar, çok uzun bir süre boyunca Vestel’in iletişim danışmanlığını yürütüyordu.
Vestel de ürünlerinde yabancı isimler kullanmaya en meraklı Türk şirketlerinden. Üstelik eskiden böyle bir huyu olmamasına rağmen Ali Saydam’ın danışmanlığı sırasında edinmişti bu alışkanlığı.
Saydam McDonald’s’ı eleştirdiği yazısının hemen üstünde DSP’nin reklam ajansını da eleştirmiş.
"Ampul dendi balon çıktı" reklamını hazırlayan Fayda Reklam Ajansı’nın genç bir ajans olmasından dem vurmuş.
Diyor ki, "Doğru bildikleri konularda müşterilerine ’hayır’ deme refleksleri daha sınırlıdır".
Peki o zaman, Türkçe isim koyma konusundaki doğru bildiğini kendi müşterisine anlatamamasının nedeni nedir?