Ziraat Bankası Yunanistan’da Atina ve Gümülcine’de şube açıyor

Hürriyet, 9 Nisan 2006’da Yunanistan’ın en saygın gazetelerinden To Vima ile eşzamanlı olarak bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayınlamıştı.

Yunan Etniki Bankası (NBG), Finansbank hisselerini satın aldığında, Kapa Research kamuoyu araştırma şirketinin İstanbul ve Atina’da gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları çarpıcıydı. Banka olsun, şirket olsun, medya kuruluşu olsun Yunanlıların yaklaşık yüzde 70’i "Biz Türklerden satın alalım onlar bizden almasın" diyordu.

Bu araştırmanın üzerinden neredeyse 1.5 yıl geçti. Türk şirketleri Yunanistan’da banka satın almadı ya da büyük bir yatırım yapmadı. Ancak, Yunan Merkez Bankası’nın geçtiğimiz günlerde Ziraat Bankası’nın Atina ve Gümülcine’de şube açması için "yeşil ışık" yakması bir o kadar önemlidir.

Yaptığımız sohbette Yunan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Panayotis Thomopulos, Yunanistan’da ilk Türk bankası olarak faaliyet gösterecek Ziraat Bankası’nın iki şube açması için iznin verildiğini, hukuki bazı küçük formalitelerin de tamamlanmasıyla anlaşmanın imzalanacağını söyledi.

"İzin ile ilgili iki komisyondan da olumlu sonuç çıktı. Bir iki küçük formalite kaldı. Hukuki konular. Uzmanlarımız bunlar üzerinde çalışıyor. Kısa sürede her şey tamamlanmış olacak" dedi, Thomopulos.

Türkiye’deki bir bankanın Yunanistan’da şube açmasını iki ülke ilişkileri açısından fevkalade önemli bulduğunu da vurguladı ve "Eğer daha çok Türk bankası ülkemizde şube açarsa bundan mutlu olacağım" diye ekledi.

Türklerin yoğun yaşadığı Gümülcine’de bir Türk bankasının şube açacak olması ne gibi duyguları beraberinde getiriyor sorusunu da, azınlığın Yunan parlamentosundaki tek temsilcisi, iktidar partisi Yeni Demokrasi’nin milletvekili İlhan Ahmet’e sorduk:

"Fevkalade bir gelişme. Tarıma yönelik bir bankanın Batı Trakya’da çalışması hem bölgedeki yatırımlara hem de işadamlarına yeni ufuklar açacak. Ayrıca Türk-Yunan dostluğuna da katkısı olacağını zannediyorum" dedi.

Buna karşı, anamuhalefet partisi Pasok’un 33 miletvekili 31 Mayıs 2007 tarihinde parlamentoya verdikleri soru önergesinde "Ziraat Bankası Trakya’daki Müslüman çiftçileri ekonomik ve dolayısıyla siyasi denetim altına alabilmek amacıyla şube açmak istiyor" yaygarası ile Türk bankasının Gümülcine’de faaliyet göstermesine izin verilmemesini istediler.

Kıssadan hisse.

Yunan Merkez Bankası’nın kararının arkasında iktidardaki Karamanlis hükümetinin siyasi iradesi yatıyor.

TEKNELERİYLE EGE’DE DOLAŞANLARA DUYURULUR MARATHİ DİYE BİR YER

Ne bankası var ne müzesi. Ne hediyelik eşya satan dükkanları, ne bakkalı, kasabı. Ulaşımı ise sadece küçük teknelerle sağlanıyor. Konumuz, Ege’de bir kaya parçası, küçücük bir adacık Marathi.

Yüzölçümü sadece 355 dönüm. Aziz Yahya’nın (Saint John) "Apokalipsi"sini yazdığı Patmos adasına bağlı.

Nüfusu sadece 3 kişi. Dimitri, Mihal ve Popi Kavuras kardeşler. Dedeleri de, babaları da Marathi’de doğmuş. Bir zamanlar 60 kişi bile yaşıyormuş burada. Kütüklerde kayıtlı değil ama 2 köpek ve 200 keçi de bu minnacık kara parçasının sakinleri.

Elektriği henüz yok. Direkleri dikmişler ama kablolar çekilmemiş. Jeneratörler çalışıyor. Suyu da yok tabii. Tankerle ulaşıyor su.

İkisi erkek, biri kadın üç kardeş gençlik yılarında diyar diyar dolaşmışlar. Her biri kendi kaderinin peşinde koşmuş. Aradıklarını bulamamış olsalar gerek, babaevine dönmüşler.

Elele verip 10 odalı bir pansiyon inşa etmişler, hemen yanıbaşında spesiyalitesi taşfırında patates ya da makarna ile pişirilen keçi etinin olduğu salaş mı salaş bir taverna.

Ekim sonu dediniz mi Marathi’yi terk eden ve nisan ortalarında geri dönen Emelianu ailesi de pansiyon ve taverna işletiyor Marathi’de.

Dede Pendelis Emilianu kasada, karısı mutfakta duruyor, çocuklar garsonluk ve oda temizliği yapıyor. 6 yaşındaki torun Odissea da ayak altında dolaşıyor işte.

Küçük bir taverna daha var oralarda ama onun hakkında pek bir şey öğrenemedim.

Topu topu bir sahil işte. İnce kum ve masmavi buz gibi sular...

Kafa dinlemek isteyenlere ya da tekneleri ile Ege’yi dolaşanlara duyurulur.

Rumlar seçim havasına girdi

Kıbrıs Rum Kesimi’nde şubat ayında yapılacak seçimler, öncekilerden hayli farklı olacak. Çünkü, belki de ilk kez muhtemelen üç aday üç aşağı beş yukarı eşit şansla seçim yarışına katılacak.

"Kıbrıs Cumhuriyeti"nin kurulduğu 1960 yılından beri, sadece bir dönem hariç kimi desteklediyse "başkan" seçtiren komünist AKEL partisi ilk kez kendi aday belirledi. AKEL’in genel sekreteri ve Rum Temsilciler Meclisi (parlamento) Başkanı Dimitris Hristofyas, Rum kesimindeki bu en güçlü partinin adayı.

AKEL olsun Hristofyas olsun 2004 yılında adada yapılan referanduma kadar Kıbrıs Türkleri için bir "umut ışığı" idi. Binbir dereden su getirip referandumda "hayır"ı destekleyince "düş kırıklığı"na dönüştüler.

İkinci büyük siyasi parti konumundaki merkez sağcı Demokratik Alarm (DİSİ) Eski Dışişleri Bakanı Yianakis Kasulidis ile seçim yarışında. Kasulidis, bence Kıbrıs’ta çözüm için kaybedilen bir fırsat olan eski lider Glafkos Klerides’in adamı. Dışişleri bakanı iken birkaç yıl önce İstanbul’da, Boğaz’da başbaşa rakı içerken "Kızımın Kıbrıs sorunu ile yaşamasını istemiyorum" demişti. Kasulidis’in seçim yarışında nefesi sonuna kadar dayanır mı? İşte onu bilemem.

Ve "mister no" yani Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos. Henüz adaylığını resmen ilan etmedi ama "ben de varım" diyeceğine pek kimsenin kuşkusu yok. Papadopulos, AKEL’in desteğiyle seçilmişti. Şimdi o destek yok. Bir süre öncesine kadar kendisini lider olduğu Demokrat Parti (DİKO) ve sosyalist EDEK partisi tarafından destekleniyor. Tasos’un güvendiği AKEL içinde sempatizanlarının olması.

Rum Kesimi’nde seçimlere daha çok var. Meydanlar çok ama çok kızışacak gibi.
Yazarın Tüm Yazıları