Paylaş
Salı günü saat 18.30. Silahlı dört kişi Atina’nın varoş semti Menidi’de sigara ve gazete satan bir büfeyi soyup kendilerini bekleyen ciple kaçıyorlar. Yoldan geçenler plakayı polise bildirdiler. Yaklaşık 10 dakika sonra birkaç kilometre ötede üç motosikletle devriye gezen beş polis cipi görüyor ve amansız bir takip başlıyor. Cip sonunda tenha bir sokağa sapıyor ve duruyor. Motosikletlerden inen polisler silahlarını çekip yaklaşmaya çalışırken cipten ateş açılıyor. Kısa süren silahlı çatışmada 22 ve 23 yaşındaki iki polis hayatını kaybediyor, iki polis de yaralanıyor. Kalaşnikoflu soyguncular kaçmayı başarıyor. Kimi terör diyor, kimi ise Arnavut ya da Rus mafyasının işi olduğu iddiasında.
O dakikalarda Yunan Kamu Düzeni Bakanı Hristos Papuçis’in cep telefonu çaldı. Göçmen kaçakçılığına karşı mücadele ve Yunanistan’ın kaçak göçmen geçişini önlemek için Meriç hududunda göreceği 12.5 kilometrelik tel örgüyü konuşmak üzere birkaç saat önce Ankara’ya inen Papuçis, Atina’da yaşananları öğrenince şoke oluyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile anlaşıp resmi ziyareti ileri bir tarihe erteliyorlar. Papuçis, Türkiye’nin tahsis ettiği özel bir uçakla gece yarısı Atina’ya dönüyor.
Gün ağardında çatışmanın olduğu noktada yüzlerce polis yüzlerce sivil vatandaş toplanıyor. Ölenlerin anısına kimi çiçek bırakıyor, kimi mum yakıyor. Birkaç saat sonra yüzlerce polis Atina Emniyet Müdürlüğü önünde toplanıp “800 Euro maaş karşılığında hayatlarını tehlikeye atmalarını” protesto ediyorlar.
Yunan halkının asker olsun polis olsun üniformaya öyle fazla sempatisi olduğunu söyleyemem. Hâlâ dün gibi hatırlıyorum. İki buçuk yıl önce 16 yaşındaki Aleksis Grigoropulos’un, daha sonra müebbet hapse çarptırılacak polis memuru Epaminondas Korkoneas’ın tabancasından çıkan kurşunlarla hayatını kaybetmesiyle başlayan ve Atina’da günler süren eşi görülmemiş şiddet ve yağmalama olaylarında, insanlar evlerinin balkonlarındaki saksıları, göstercileri püskürtmeye çalışan polislerin başına fırlatıyordu.
BENZİNİ CEPTEN ÖDEMİŞLER
Ancak bu defa halkın tepkisi farklıydı. Yunanistan’da hırsızlık, soygun ve cinayet olaylarının katlanıp artmasına bir de ‘yabancı fobisi’ eklenince, iki polisin haksız ölümüne tepki gösterdi insanlar.
Medya ise polisin acizliğini gözler önüne serdi. Ekonomik kriz yüzünden tamir edilemeyen polis araçlarının yüzde 20’si trafiğe çıkamıyor. Trafiğe çıkan araçlarsa eski. Polisin silahları, teçhizatı da öyle.
Hırsızın çaldığı son model arabayı nasıl kovalasın? Soyguncunun son model otomatik silahla açtığı ateşe neyle karşılık versin? Polisler, kurşun geçirmez yelekleri ya da devriye çıktıkları aracın benzinini kendi ceplerinden ödediklerini söylüyorlardı.
Perşembe günü ölen iki polisin cenaze törenleri vardı. Binlerce polis memuru, binlerce sivil vatandaş oradaydı.
Tabutlar Yunan bayrağına sarılıydı, Yunan Milli Marşı söylendi ama aileler haber salmış, “Kimseyi istemiyoruz” diye. Ne bir bakan, ne bir politikacı ne de üst düzey bir devlet görevlisi göründü ortalıkta.
Paylaş