Tarihi Parnassos Konser Salonu’na konser veren Antakya Medeniyetler Korosu Yunanistan’da Türkiye’nin sanatını ve kültürünü tanıttı
Öncelikle yer çok iyi seçildi. Atina’nın merkezinde 1800’lü yıllarda inşa edilen bir bina. İçi de dışı da tarih kokuyor. Ta 1800’lü yıllardan beri orada. 2. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’ı işgal eden Almanlar askeri mahkeme olarak kullanıyordu binayı. Savaş sonrasında Atina’nın en seçkin sanat evlerinden biri oldu. Parnassos Konser Salonu’na girdiğimde el emeği göz nuru işlenmiş yüksek tavanları görünce bir garip oldum. Bir an için çocukluğumda gittiğim Beyoğlu’ndaki Emek Sineması’ndayım sandım. (Söz açılmışken Emek Sineması, İnci Pastanesi asla yıkılmasın!) Tıka basa da doluydu salon. İzleyicilerin çoğu tanıdık İstanbullu Rumlar. Birinci zil, ikinci zil ve sahne... Üç semavi din (İslam, Hristiyanlık, Musevilik) ve bu dinlerin farklı kültürlerine mensup Alevi, Sünni, Katolik, Ortodoks, Musevi müzisyenlerden oluşan Antakya Medeniyetler Korosu’nun konseri, ‘Kardeş Olun Ey İnsanlar’ ile başladı. Şef Şeyda Koyaş yönetiminde 17 şarkı ve ilahi okudular. ‘Sarı Gelin’ mi istesiniz, ‘Hava Nagila’ mı istersiniz, hepsini söylediler. Finalde de ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’. Konser bitince Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş, Ortodoks din adamı İgnatios Yapıcıoğlu, Atina Musevi Cemaati Başkanı Veniamin Albalas ve Yunanistan Müslümanlar Birliği Başkanı Naim Elgandur’u sahneye davet etti. Üç dine mensup din adamı, Türk büyükelçisiyle birlikte dinler arası kardeşliği ve hoşgörüyü yansıtarak ellerini birleştirdiler. Sonra hepsi koroya katıldı ve Yahudi türküsü ‘Hava Nagila’yı ikinci kez seslendirdiler. Şef Şeyda Koyaş ile sohbet ediyoruz, “Antakya Medeniyetler Korosu’nu dinleyenler, bu barış, dostluk ve dayanışmadan etkilenerek adeta koromuzun üyesi oluyor. Bugün de Atina’da birkaç yüz koro üyesi daha kazandık. Ne mutlu bize” diyor. Parnassos Konser Salonu’ndan çıkarken keyifliydim. Türkiye sanatını, kültürünü tanıtma yolunda Yunanistan’da iyi işler yapıyor.
En büyük kahraman
Yunanistan’da onca yıldır onca yerde onca balık yedim “Bir numara kim” diye sorsanız, Atina-Selanik karayolu üzerinde Lamia şehrinden biraz ötede, Karavomilos sahil kasabındaki Andonopulos Tavernası derim. Denize sıfır masaların dizili olduğu bu salaş lokantada, plastik leğenler içinde bekleyen canım balığı seçiyorsunuz. Mutfaktaki usta pişiriyor. Balık çeşidi her zaman çok ve her zaman taze. Ilık patates salatası, pancar ve közleme biber gibi mezeleri de var. Yunanistan’ın eski başbakanlarından ve cumhurbaşkanlarından Konstantin Karamanlis (1907-1998) de hayattayken o kadar sık gittiğine göre muhtemelen Andonopulos için benim gibi düşünüyordu. Türkiye’deki dostlarıma da anlatırım ballandıra ballandıra bu lokantayı. Ancak, son İstanbul ziyaretimde beni Rumeli Kavağı’nda Kahraman’a götürdüler. O ne salata, o ne lakerda, o ne balık kokoreç, o ne hamsi... Izgarası da tavası da! Andonopulos büyük ama Kahraman daha büyük. Üstelik kalkan mevsimi gidersem daha bir başkaymış. Bir ilkbahar başı mutlaka...