Türkiye için küçük ama Yunanistan için büyük iki adım

Son yıllarda Türk medyasında Türk-Yunan ilişkileri eski önemini yitirdi. Bu nedenle geçen hafta son derece önemli iki haber yeterince yer bulamadı. Yunan medyasında ise ilişkilere arzedilen önem hâlâ devam ediyor.

HABER 1 - THY MARUSİ’YE SPONSOR: Yunan basketbol takımlarında Marusi, önümüzdeki yıl sonuna kadar formalarında THY’nin reklamını yapacak. Bu diyarda çok değil 15 yıl önce manavların tezgahlarında satılan patateslerde “Türk malı değil” diyen etiket vardı. Yunan medyasında kaç kere “Türkiye’yi ziyaret etmeyin, kazandırdığınız paralarla silahlanıyor” tarzı yazı okuduğumu hatırlıyorum. Kaç kere spor müsabakalarında “olay çıktı” haberi yazdığımı da...
O yüzden THY’nin Marusi ile sponsorluk anlaşması, bence Barcelona ve Manchester United ile yaptığı anlaşmalardan daha önemli, daha anlamlı. Takımının basketbol şube sorumlusu Panayotis Aleksandris ile görüştüm. THY’nin sponsorluğu için “Kulağımıza bazı tepkiler geliyor ama önem vermiyoruz. THY ile anlaşmadan memnunuz” diyor.

HABER 2 - NUTUK YUNANCADA: Atatürk’ün “Nutuk”u tam metin Yunancaya tercüme edildi. Önsözünde hedefin “İki halkın da yakın tarihlerinin daha iyi anlaşılmasına katkı” deniyor. Kriz dönemi malum... Nutuk hiç de ucuz değil, 58 Euro’ya satılıyor ve ilgi büyük. İkinci baskı kapıda. Tercümeyi yapan, İstanbul Üniversitesi mezunu ve halen Atina Üniversitesi Türk Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Maria Mavropulu ile görüştüm. “Tamamen bilimsel bir çalışma. Değerlendirmeler okuyucunun takdirinde” diyor. Kitabın tanıtımı da Yunan aydınlar için kutsal sayılan Atina Üniversitesi’nin toplantı salonununda yapıldı. Davetliler siyasetçi, akademisyen ve öğrencilerdi. Türk-Yunan ilişkileri için güzel bir gündü...

RUM ALKAPON’UN FİRARI

Kıbrıs Rum Kesimi’nde sayısız soygunun yanısıra iki kadına tecavüz edip öldüren Rum Alkapon Andonis Prokopiu Kita, 1994 yılında müebbet hapse mahkum edildi. 1998’de mide kanaması teşhisiyle kaldırıldığı hastaneden firar etti. Beş ay sonra yakalandı ve halen Lefkoşa’da cezaevinde.
Kita’nın firarı, Adalet Bakanı’nın istifasına ve cezaevleri eski genel müdürünün de sanık sandalyesinde oturmasına yol açtı.
Çünkü Rum Alkapon, cezaevinde küçük cam parçaları yutarak mide kanaması teşhisi sağlamış. Rum kesiminde bir mahkum parasını ödediği takdirde istediği hastaneye gidebilir. O da Lefkoşa’nın en lüks özel hastanesi Apollonio’yu seçmişti. Odası, kelimenin tam anlamıyla “içki-alem-paf-puf”. Ziyaretçiler, ikramlar, çiçekler... Adamın Çinli eşi de yanında hep.
Kapıda ise sürekli iki nöbetçi. Nöbetçiler odaya girmezdi çünkü emir yüksek yerden. Yine yüksek yerden, kelepçeleri de kullanmama emri almış nöbetçiler... Rum Alkapon, canı sıkıldı mı uyuyan nöbetçilerin fotoğraflarını çeker ertesi gün onlarla dalga geçermiş.
Günün birinde de canı iyice sıkılmış olsa gerek toptan firar etti. Üç polis aracı takibe koyuldu ama adam ateş edince gaz yerine frene basıldı. İddialar kanıtlanırsa eski müdürün durumu zor. Rum Alkapon’un anlatacakları ise merak konusu.
Yazarın Tüm Yazıları