Paylaş
Her şey 25 Ocak Salı günü başladı. Yunan makamlarının kendilerine iltica hakkı vermesi talebiyle açlık grevine başlayan çoğu Faslı 237 kaçak göçmen, Yunan sol parti ve örgütlerin yardımıyla Atina Hukuk Fakültesi’ni işgal etti.
Böylesi bir eylem ilk defa gerçekleşiyordu ve hükümet iki ateş arasında kaldı. Bir yandan “Üniversitenin dokunulmazlığı var” diye bağıran sol, diğer yandan “Kaçak göçmenlere boyun eğersiniz kontrol elden gider” diye bağıran sağ muhalefet karşısında ne yapacağını bilemedi.
Yasaya baktı hükümet. Polisin dokunulmazlığı olan üniversiteye girebilmesi için Atina Üniversitesi Rektörlüğü’nün yeşil ışık yakması gerektiğini okuyunca topu rektör Pelegrinis’e attı.
Açlık grevinin ikinci gününde fakültenin içi berbat durumda. Dışındaysa yüzlerce polis verilecek emri bekliyor.
Rektörlük, göçmenlerin başka bir binaya nakledilmelerini kararlaştırıyor. Ancak göçmenler “Üniversiteden çıkarsak açlık grevimize kimse ilgi göstermez” diyerek karara uymayacağını bildiriyor.
Rektörlük, kaçak göçmenlerin blöf yaptığına inanarak, polisin binaya girmesini istiyor. Polis müdahale için hazırlıklara başlıyor, kaçak göçmenlerse “Beraberinde tabutlar da getirsinler” sloganı atıp karşı koyacaklarını ilan ediyor.
Açlık grevinin üçüncü gününde şehir merkezinde Solonos Caddesi üzerindeki Hukuk Fakültesi gerilim kokuyor. Hani biri fitili ateşlese büyük patlama olacak.
MİLYON EURO’LUK SARAY YAVRUSU
Ve o anda zengin bir işadamı (Konstantinos Rucunis) ortaya çıkıyor. Yunanistan’ın Albaylar Cuntası’na (1967-1974) karşı direnişin sembolü sayılan Atina Teknik Üniversitesi binasının tam karşısında bulunan değeri milyonlarca Euro’luk saray yavrusu evini 15 günlüğüne kaçak göçmenlere tahsis edeceğini söylüyor. Ev, bulunduğu yer nedeniyle kaçak göçmenlere cazip geliyor ve geceyarısı sloganlar atarak Hukuk Fakültesi’ni terk ediyorlar.
Atina’da boyutları tahmin edilemeyecek bir kriz önleniyor. İlerleyen günlerde medya, rektör Pelegrinis’i gereğini zamanında yapmamak ve durumun ciddiyetini umursamamakla suçluyor.
Kendisi kabul etmiyor tabii ama eğer iddialara bakılırsa o kritik saatlerde Prof. Pelegrinis görevinin başında değil, bir amatör tiyatro grubunun sahneye koyacağı ve başrolü oynadığı Nietzsche’nin bir eseri için provalardaydı. Kamu Düzeni ile Eğitim Bakanı kendisini defalarca aramış ama telefonu kapalıymış.
Bugüne kadar radyolarda programlar yapan ve 14 tiyatro oyununda rol alan Prof. Pelegrinis “Hayır, provalarda değildim. Ama olsaydım da ne kötülüğü var? Tiyatro ruhumu canlı tutuyor. Tiyatroya aşkım rektör olmadan uzun yıllar önce başlamıştı” diyor.
İddialar doğru mu değil mi
bir yana, sanat emek ister, fedakarlık ister.
Tiyatro sanatçısı da en
zor gününde bile işte böyle “Perde” der...
Paylaş