Ticari ayaklanması

Havaalanlarına, limanlara geliş-gidişleri tıkadılar, hastalar ve yaralılar hastanelere, turistler otellerine, insanlar işlerine gidemedi. Tatlı zamanlarda çok şımaran taksi esnafının şimdi grev yapmasının nedeni kriz paketiyle birlikte verilecek yeni ruhsatlar

Atina’daki Elefterios Venizelos, Girit’teki Nikos Kazancakis, Selanik’teki Makedonia havaalanlarına giden yolları kapattılar. Atina’yı Selanik’e bağlayan ülkenin en önemli karayolunda barikatlar kurdular. Pire, Girit, Korfu ve daha nice adada otomobillerini limanlara yığdılar. Yunan başkentinde parlamento binasının da bulunduğu, gösterilerden, olaylardan bıkmış çilekeş Sintagma Meydanı’nda her gün yeni bir kaosa sebep oldular.
Pazartesi günü 35 binden fazla taksicinin başlattığı direniş, zaten ekonomik tedbirlerden ve sıcaktan bunalan Yunan halkını iyice bezdirdi. Bir o yol, bir bu yol kapandı. Hastası, yaşlısı tedavisi için ilaç almak için bile hastaneye gidemedi.
Direniş, güzel paralarını harcamak için tatillerinde Yunanistan’ı seçen yüz binlerce turisti de geldiklerine bin pişman etti. Limanlarda mahsur kaldılar. Havaalanlarına ulaşabilmek için ellerinde valizleri kilometrelerce yol yürümek zorunda kaldılar.
Gerginlikler, olaylar da eksik olmadı tabii. Polislerle çatıştı taksiciler, göz yaşartıcı bombalar havada uçuştu yine.
Velhasıl, taksicilerin süresiz grevi ekonomik krizin bir buçuk yıldır darbe üstüne darbe vurduğu Yunanistan’ın dünya çapında zaten bazen bozuk imajını biraz daha yamulttu.
“Turistlerin bu eziyeti çekmekte günahı ne?” diye soruyorlar taksicilere. Pişkin pişkin “Onlar bizim mücadelemizi destekliyorlar” cevabı veriyorlar. Turistlere soruyorlar; cevap: “Öldük bittik bir daha Yunanistan’a gelir miyiz bilmiyoruz.”
Yine soruyorlar taksicilere “Havaalanlarına, limanlara giden yolları niye kapatıyorsunuz? Tepkinizi başka türlü gösteremez misiniz?” diye. Cevapları ne alakaysa hazır: “Açlığa sürükleniyoruz. Yeni gelen Ulaştırma Bakanı eski bakanla vardığımız mutabakatı tanımadı. Bize yalan söyledi.”

DEĞERİ 200 BİN EURO’DAN 50 BİN EURO’YA DÜŞTÜ

Bu memlekette taksi sahibi olmak iki yıl öncesine kadar büyük imtiyazdı. Ne kadar ruhsat varsa Albaylar Cuntası döneminde (1967-1974) ve Yunanistan’ın demokrasiye geçişinin (1974) ilk yıllarında verilmişti. Sonra ruhsatlar donduruldu. Kağıt üzerinde 2-3 bin Euro’luk ruhsatın piyasadaki değeri 200 bin Euro’ya kadar çıktı. O kadar pahalı oldu taksi almak, ortaklıklar başladı. ‘Yellow car’ların çoğunun sahibi iki, bazen de üç kişiydi. Babadan oğula bırakılan, kıza çeyiz olarak verilen bir servet oldu taksi ruhsatı. Yarım taksisi olan ve 8-10 saat çalışan ayda 4-5 bin Euro kazanıyordu. O saatleri çalışmak yerine keyif çakmayı tercih eden de şoföre kiralıyor ve ayda cebine 2 bin Euro koyuyordu.
Taksici, kamu hizmeti yaptığını çoktan unutmuştu. Müşteri seçiyordu. Hep “Bozuk yok” deyip paranın üstünü vermiyordu. Aynı istikamette giden iki, hatta üç yolcuyu bindirip her birinden taksimetrede yazan parayı ayrı ayrı alıyordu. Yolculardan biri mesela “Sağa sap” dediğinde de azarlıyordu. Ayrıca ikide bir grev yapıp zam alıyorlardı.
Bir buçuk yıl önce ekonomik kriz patlayınca işler kesildi. Bu diyarın insanı, indi-bindinin 3.16 Euro olduğu, 40 kilometre mesafedeki Atina havaalanına gidebilmek için 35 Euro ödediği taksiden vazgeçmeye başladı. Taksiciler, o eskiden kazandıklarının yarısını bile çıkaramaz oldular. Şimdi de Yunan hükümeti, AB reçetelerine uyarak taksi ruhsatları için sınırlandırmayı kaldırdı. İsteyen, gerekli koşulları yerine getiriyorsa ruhsat alabilecek. Her şehirde nüfusa göre taksi sayısı olacak. Yeni uygulamayla bir taksinin piyasadaki değeri 50 bin Euro’nun altına düşecek. Ayrıca bu işi şirketler de yapabilecek.
Bağırıp çağırıyorlar: “Kanımızı dökeceğiz”, “Ölmek var dönmek yok...” Ancak, Yunan halkının yanlarında olmadığını, verdikleri mücadeleyi halkın doğru bulmadığını da biliyorlar. Ekonomik kriz Yunanistan’da her alanda, her iş kolunda kendini gösteriyor. İnsanlar sancılı da olsa gerçeklerle tanışıyor.
Yazarın Tüm Yazıları