Önce hava karardı, şimşekler çaktı, fırtına sonrası... Her şey bir anda altüst oldu.
Siyaset sahnesi birkaç hafta içinde birdenbire değişti Yunanistan’da. Sonuç olarak da iktidar partisi merkez sağcı Yeni Demokrasi (ND) sekiz evet tam sekiz yıl sonra ilk kez bir kamuoyu araştırmasında birinci parti çıkmadı.
Elbet her zaman tartışmaya açıktır kamuoyu araştırmaları, elbet soruların nasıl sorulduğu, hangi cevap seçeneklerinin bulunduğu sonuçlarda büyük rol oynar. Ancak bir gerçek var ki, bu diyarda 2000 yılından beri tüm kamuoyu araştırmaları başbakan Kostas Karamanlis’in lideri olduğu ND’nin birinci parti olduğunda hep birleşiyordu.
Gerek 2004, gerekse 2007 seçimlerinde ND’nin zaferini çok önceden "ilan etmişti" anketler. Son seçimlerden sonra da yine ND’nin sosyalist Pasok’un bazen 2, bazen 3, bazen 5 puan önde gittiğini gösteriyordu.
Ve geçtiğimiz günlerde Pasok’u 2 puan önde gösteren bir araştırma yayınlandı.
Ne oldu da öyle birden değişti manzara? Sosyalist Pasok atağa mı kalktı? Hayır... Kesinlikle hayır. Yorgos Papandreu’nun liderliği, babası Andreas’ın kurduğu Pasok’ta h l tartışılıyor. Papandreu partisinde tam hakimiyeti h l kurmuş değil. H l "ülkeyi yönetmeye hazırım" görüntüsü vermiyor.
Sorun asıl ND iktidarında. Karamanlis, 2004 yılında şeffaflık, devlet yönetiminde yozlaşmaya son, parti-hükümet ilişkilerinde sınırlar çizilmesi ve iktidarın verdiği gücü suiistimal etmeme vaatleriyle iktidara gelmişti. 2007’de de oylarını yüzde 45’ten yüzde 42’ye düşürmesine rağmen iktidarını korumuştu. Sloganı "Erdemli ve mütevazı yönetim" idi.
Geçen bir yıl içinde önce ülkede büyük bir zam dalgası yayıldı. Dar gelirli, emekli ve orta direk için geçim şartları çok zorlaştı. Bunun yanı sıra Karamanlis, seçim sistemi nedeniyle 300 sandalyeli parlamentoda 152 milletvekili ile "hassas" bir iktidarı olması yüzünden bazı şeyleri "görmezlikten" gelmeye başladı. Sözgelimi ND partisinde "asi" milletvekilleri baş gösterdi. Kovsa hükümet düşecek... Görmezlikten, duymazlıktan geldi.
Ardından peşpeşe patlayan bazı skandallar ve olaylar da Başbakan Karamanlis’i iyice güç duruma soktu.
Bu skandalların en önemlisi "keşişler diyarı" olarak bilinen Aynoroz’da, kadınların ayak basması yüzyıllardır yasak Aynoroz’da Vatopediu Manastırı Başkeşişi Efrem’in çevirdiği işlerdi.
Başkeşiş devlet ile arazi "takası" yapıyordu. Bizans ve Osmanlı tapu ve fermanları ile manastıra ait olduğunu söylediği arazileri gerçek fiyatının çok üzerinde veriyordu devlete ve bunun karşılığında gerçek değerinin çok altında fiyatlarla devlet arazileri alıyordu. Tabii alır almaz da büyük k rla satıyordu. Az buz değil dönen para, yüz milyonlarca Euro. Şimdi bir manastırın bu kadar paraya ne ihtiyacı olur? Keşişler parayı ne yapar? Bu sorulara cevap veremeyeceğim... Hatta Allah bile verebilir mi bilemem.
Manastır bu işleri Pasok iktidarı döneminde de çeviriyordu, ND iktidarı döneminde de. Ama ND, ama Karamanlis hani şeffaflık vaat etmişti? Hani usulsüzluk, yolsuzluk, iltimas olmayacaktı?
Ardından Deniz Ticaret ve Ege Bakanı Yorgos Vulgarakis’in serveti ile çalkalandı ortalık. Bakan vergi ödememek için off-shore şirket kurmuştu. Üstelik eşi ve kayınpederi de skandal manastırın noteri ve avukatıydı.
Kötülükler "üçledi" birkaç gün sonra. Bu defa da Basın Bakanı Teodoros Rusopulos’un eşi Mara Zaharea’nın gazeteci olarak televizyonda ve radyoya programlar yapması ve hatta yayımcılığa bile soyunması gündeme geldi. "Siyasi etik ile bağdaşmıyor" sesleri yükseldi.
Deniz Ticaret ve Ege Bakanı istifa etti, manastırın tüm alım satım işlemleri durduruldu, Basın Bakanı’nın eşi de çalıştığı medya kuruluşlarından ve ortağı olduğu yayımcı firmadan ayrıldı ama iş işten geçtikten sonra.
Her üç konuda da Yunan medyası muhalefet-iktidar yanlısı ayrımı olmaksızın bence görevini yerine getirdi. Gazeteler, televizyonlar, radyolar adeta ağızbirliği etmişçesine hükümeti eleştirdiler ve bu konuların üzerine gittiler.
Durum böyle olunca da kamuoyu vicdanı ağır bastı. Kamuoyu affetmedi ve ND partisi sekiz yıl sonra ilk kez bir kamuoyu araştırmasında ikinci çıktı.
Başbakan Karamanlis şimdi kaybettiği zemini yeniden kazanmanın yollarını arıyor.
KIBRIS RUMLARI HAKKINDA TÜYOLAR
Kıbrıs’ta dört yıllık aradan daha doğrusu ataletten sonra çözüm için müzakereler başladı. Şüphesiz iniş çıkışlar olacak, şüphesiz iki tarafın da önünde uzun ve dik bir yokuş var. Nereye kadar gidecekler, bir çözüme ulaşabilecekler mi? Şimdiden tahmin yürütmek imkansız.
Ancak her halükarda müzakereler başladığına göre, Kıbrıslı Rumlar hakkında muhtemelen bilmediğiniz bazı "tüyo"lar vereyim. Bu "bilgilerden" bazıları yaşadıklarımdan gördüklerimden, bazıları da okuduklarımdan duyduklarımdan.
Rumlar malum zengindir. Kişi başına gelir 20 bin Euro’ya doğru ilerliyor. Peki insanların zenginliklerini göstermekten çok hoşlandıklarını biliyor musunuz? Sözgelimi güney Kıbrıs’ta "köy" sayılan yerlerde lüks villalar, kocaman evlere rastlayabilirsiniz. Tuhaf olan bu villa ve evlerden bazılarının sahiplerinin avluda-bahçede inşa ettirdikleri hizmetçi odalarında yaşamaları. Sorduğunuzda da "ev kirlenmesin" diyorlar.
Kıbrıs ada ya dört tarafı deniz ile çevrili olmasına rağmen, Rumların çoğu tatil için Yunanistan’ı seçer. Geri döndüklerinde de her defasında "Kıbrıs gibisi yok" derler.
Rum Kesimi’nde bu zamanlar en güzel kadın kim, diye sorsanız cevap bir Romen dilber olacaktır. Modacı Ramona Filip. Rum bir işadamı ile evli Ramona, magazin dünyasında her gün adından bahsettiriyor.
Rum Kesimi’nde en ünlü DJ ise aralıksız 116 saat müzik çalarak rekor kıran Gee Papa.
Ben değil istatistikler söylüyor: Rum erkeklerinin yüzde 30’u son yıllarda Rus, Ukraynalı veya Bulgar kadınlarla evleniyor. Rum kadınlarının yabancı eş tercihlerinin başında Yunan, İngiliz ve Lübnanlı erkekler geliyor.
Nüfusu 750 bin civarında olan Rum tarafında 6 günlük gazete ile 30 haftalık- aylık dergi yayınlanıyor. Ayrıca 6 "ulusal kanal" var.
Nüfusa göre otomobil rekoru AB’de Rumlara ait olmalı. Her 1000 kişiye 746 otomobil düşüyor. Bir başka açıdan bakarsak her ailenin kapısında 3 araba bekliyor.
Rumların tüketiciliğinin bir başka kanıtı da çöpler. Her Rum yılda 600-700 kilo çöp bırakır geçen çöp kamyonlarına.
İnsanlar mutlu bir yaşam sürdürüyor adanın güneyinde. Eurobarometrenin anketlerine bakılırsa, Rumların yüzde 80’i hayatından memnun. Yüzde 75’i en güvenilir kurum olarak Rum Milli Muhafız Ordusu’nu görüyor. Dindarlar da aynı zamanda. Dinin modası geçmiş bir şey olduğuna inananların oranı sadece yüzde 4.
Rumların konuştuğu dile gelince, Yunancadan epey farklılıklar arz ediyor.
Ne zaman gitsem ve çarşı pazar dolaşsam konuşulanların ancak yarısını anlayabiliyorum. Bu arada Kıbrıslı Rumların kullandığı iki kelimeyi de yeni öğrendim. Meğer "kafa"ya "kelle", "kargaşa"ya da "karkasialiki" diyorlarmış.