"Kıbrıs Rum Kesimi" ya da "Kıbrıs Rum Yönetimi" diye başlarsak yazıya, aklımıza muhtemelen ilk gelen şey, Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un Türkiye ve KKTC ile ilgili ne varsa yokuşa sürmek politikasıdır.
Türkiye-AB ilişkilerinde "tren kazası" gibi tehlike senaryolarının iyice ayyuka çıktığı bugünlerde, Kıbrıs’tan "Rum" kelimesini içeren her haber ya da yazıdan olumsuz bir şey beklemek doğal. Türkiye ve Türkler ile ilgili her şeye zaten önyargılı Rumların başında, daha da önyargılı bir lider varsa başka ne beklenebilir ki?..
ADALET BAKANLIĞINA UYARI
Bu yazıda Rum kesimine de Rum yönetimine de değineceğiz ama konumuz başka. Konumuz, Rum kadın polisler.
Güney Kıbrıs’ta kadın polisler Rum yönetiminin başına dert oldu. Nedeni de emniyet teşkilatındaki kadın polis sayısının sürekli artması. Emniyet müdürü Haralambos Kulendis, Adalet Bakanlığı’nı "Polis teşkilatı, kadınlar yüzünden gelecekte görevini yerine getirmekte zorlanabilir" diyerek uyardı.
Rum Kesimi’nde halen 5 bin 118 polis bulunuyor, bunların 859’u kadın. Teşkilata personel alınması için açılan son sınavda başarılı olan kadınların sayısı erkeklerle neredeyse aynı.
Kulendis, Adalet Bakanlığı’na gönderdiği mektupta aşağı yukarı, "kadın erkek eşitliği yasası"nın ihlal edilmeden, kadınların polis teşkilatına girmesinin zorlaştırılmasını istedi. Gerekçe olarak da, kadınların erkeklere kıyasla daha az kas gücüne sahip olmalarını, koşullara daha zor adapte olmalarını, daha sık doktor raporu almalarını ve geceleri çalışmaktan kaçınmalarını gösterdi.
Rum Emniyet Müdürü, mektubunda somut önerilerde de bulundu. Sözgelimi, halen kadınlarda 1,60 metre olan boy tabanının, erkekler gibi 1,65’e çıkarılmasını. Bir diğer önerisi ise, emniyet müdürünün, giriş sınavlarında erkeklerde tabanı beş dakika 20 saniye olan 1 kilometre koşu hızının, kadınlar için de geçerli olması. Bugüne kadar kadın polis adaylarından aynı süre içinde 800 metre koşmaları isteniyordu.
Öneriler Adalet Bakanlığı’nca inceleniyor...
Kasabanın sırrı
Yazmıştık geçenlerde, Yunanistan’da ortaokullar ve liseler öğrencilerin işgali altında diye. Eylemler bitti ve 30 Ekim’de dersler yeniden başladı. Ancak, işgal eylemleri sırasında Atina’dan 80 kilometre mesafedeki Evia (Eğriboz) bölgesinde bir okulda yaşananlar günlerdir kamuoyunu meşgul ediyor.
Amarinthu kasabasının hani toplasanız üç bin sakini var. Bu kasabaya birkaç yıl önce Bulgaristan’dan bir ana ve kızı geldi. Ana bir tavernada bulaşıkçılık yapıyordu. Yevmiyesi 30 Euro. Hem yaşamaya, hem de kızını okutmaya çalışıyordu kadıncağız. Kızı da haftasonları aynı tavernada garsonluk yapıp harçlığını çıkarıyordu.
İŞGAL ALTINDAKİ OKULDA TECAVÜZ
Kız ergenlik çağında, 16’sındaydı daha. Kasabadaki lisenin ikinci sınıfına gidiyordu. Aşkı da ilk kez bu okulda tatmıştı. Sınıf arkadaşı bir delikanlı ile ilişki kurmuştu...
Polise verdiği ifadeye bakılırsa, 26 Ekim’de yani okulda işgal devam ederken, erkek arkadaşı yanına gelip kendisine "Tuvalete gideceğiz, orada benimle ve üç arkadaşımla sevişeceksin" demiş.
Tepki gösterince, kızı zorla tuvalete götürmüş ve arkadaşlarını çağırmış. Ne insaf... ne insanlık! Toplu şekilde tecavüz etmişler kıza. Üstelik aralarından birisinin kız kardeşi de gelmiş ve cep telefonundan her şeyi görüntülemiş.
Kızcağız susmuş, söyleyememiş kimseye çektiklerini. Ancak, sınıf arkadaşları ertesi gün aynı çirkin olayı tekrarlamak isteyince, polise gidip her şeyi anlatmış.
Yakalanan insan müsveddelerinden birisinin babası Evia bölgesinde başkomiser, birisinin öğretmen, diğer ikisininki ise işadamı. "Biz zorla bir şey yapmadık. Kendi istedi" demişler ifadelerinde.
Bulgar ana kızını alıp kaçtı Amarintiu kasabasından. Bu ayıbı nasıl temizlesin?..
Okul öğrenci işgali altında iken yaşanan bu olay üzerine sosyologlar, psikologlar ve öğretmenler okullarda şiddeti, ırkçılığı konuşuyor, genç nesli tartışıyor.
Bulgaristan’dan gelen genç kızın Amarithu kasabasında başına gelenlere isyan edenler de çıkıyor, bıyık altından gülenler de...