Ortalık şenlendi

Kimi adaların yeşiline, kimi çorağına gitmişti. Kimi karayolunu tercih etmiş Peloponez’de (Mora) ya da Halkidiki’de (kuzey Yunanistan) çıkarıyordu yazın tadını.

Koskoca bir ülke, adeta Sertap Erener’in şarkısına uygun yaşıyordu: Ni la bombe atomique.. Un amour platonique.. Umudum yarınlarda, tatildeyim... Bir elimde ayna var, şair beni kıskanır. Yanmışım sereserpe, sahildeyim. Ooo...

Sonra bu ülkenin başbakanı Kostas Karamanlis çıkıp, 16 Eylül’de erken seçim ilan etti. Bu ülkenin yakın tarihine adını yazdırmış başbakanlardan Andreas Papandreu yaz mevsiminde erken seçim söylentileri dolaştığında, "Halkın tatili ile oyun oynanmaz" derdi. Karamanlis erken seçim ilanı ile Andreas Papandreu’nun bu sözünü de çürüttü, ama kimbilir ne "beddualar" aldı. Azbuz değil, tam 250 bin devlet memuru, İçişleri Bakanlığı’nın talimatı üzerine, yaz tatillerini yarıda keserek geri döndüler. Masmavi sulara, o suların dibinde yüzen canım lezzetlere, libidonun tavana vurduğu barlardaki eğlencelere doyamadan apartopar valizlerini alıp işbaşı yaptılar.

Atina havaalanında, Pire limanında, büyük şehirlerin karayolu girişlerinde asık mı asık yüzler dikkat çekiyor. Kolay mı şezlongtan kalkıp, devlet dairesinin cansız odasında zevksiz renksiz sandalyesine oturmak?

Seçim sonrasına kadar da çok ciddi bir gerekçesi olmayan devlet memuruna izin yok. Yani üç beş gün kalıp yine kaçmak mümkün değil. Erken seçim nedeniyle yüzleri asık olan sadece devlet memurları değil ki. Onca tatil beldesindeki otel ve pansiyon sahipleri de dertli tabii. Hadi bulabilirsen bul şimdi müşteriyi.

Erken seçim, Yunanistan’da televizyonların sezonu erken açmasına da sebep oldu. Haber bültenlerinin spikerleri, yorumcuları görev başında. "Şu haber sunucusu 20 Ağustos’tan itibaren bizim kanalda" şeklindeki anonslar havada kaldı. Çünkü Karamanlis erken seçim ilan edince "şu haber sunucusu" ile bültenler o kanalda 16 Ağustos’da yayına başladı mecburen.

Başkent Atina’nın bomboş sokakları biri iki gün içinde doluverdi. Yine otopark sorunu, yine trafik cezası kesen polisler.

Yunanlılar seçim öncesi dönemi pek severler. Seçim mitingleri fiesta ortamında geçer. Siyaset içerikli sohbetler, tartışmalar doruğa çıkar. Tavernalarda şarabın, uzonun eşliğinde "memleket meseleleri" çözülür.

Buralarda şenlendi ortalık...

Kadınların oyu, babaların boykotu

Yunanistan’ın nüfusu 11 milyondan az. Bu rakama 2001 yılında sayılan yabancıların bir bölümü de dahil. Seçmen sayısı ise 9.824.223. Bu sayı 0-18 yaş grubundaki genç nüfusun ne kadar az olduğuna kanıt. Zaten yılarca söylenir buralarda "ihtiyarlar ülkesiyiz" diye.

16 Eylül’de yapılacak erken seçimlerde ilk kez oy kullanacakların sayısı 490 bin. Sadece genç seçmen değil, Yunan vatandaşlığına geçmiş binlerce Arnavut, Rus v.s de dahil buna.

Seçimlere üç hafta kala ilk kamuoyu araştırmaları Başbakan Kostas Karamanlis’in lideri olduğu Yeni Demokrasi Partisi’nin, Yorgos Papandreu’nun lideri olduğu Pasok’un sadece 1-5 puan önünde gittiğini gösterdi. Seçmenlerden 4.746.516’sı erkek, 5.077.707’si kadın. Dolayısıyla bir bakış açısından Yunanistan’da yeni iktidarı kadınların belirleyeceğini söylemek abartı olmaz.

Seçimleri iple çekenlerin başında avukatlar geliyor. Çünkü sandıklara "gözcülük" edip bir günde 100-1500 Euro arasında para kazanacaklar. Alacakları para miktarı, başında nöbet tutacakları sandığın evlerine olan mesafesine bağlı.

Seçimleri boykot etmeye hazırlananlar var. Kimler mi? Yüzlerce üyesi bulunan "Erkeklik ve Babalık Şerefi Derneği". Boşanmış ancak çocukları ile ilgili "eşitsizlikten" şikayetçi babaların kurduğu bu dernek, Yunan mahkemelerinin boşanma davalarında yüzde 99.6 oranında çocukları annnelere vermelerine isyan ediyor.

Erato’nun marifetleri

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli için "konulara hakim bir diplomat" diye duymuştum. Washington dahil çeşitli başkentlerde Rum Yönetimi’nin büyükelçisi olarak görev yaptıktan sonra, merkeze yani Lefkoşa’ya dönerek "Türkiye ve AB" dairesinin başına getirilmişti. Rum lider Tasos Papadopulos, dışişleri bakanlığına atadığında Markulli’nin ilk açıklaması Annan Planı ile ilgiliydi: "Bu diyarın atlattığı en büyük tehlikelerden birisiydi. Kıbrıs Cumhuriyeti dağılabilirdi" dedi. Yani Erato bu sözleri ile Tasos’un çizgisinde olduğunu gösterdi.

Meğer durum farklıymış. Atina’da yazılanlarla söylenenlere bakılırsa Erato "Neneka" imiş. "Ne" Rumca "evet" demek. Yani Markulli 2004 yılındaki referandum öncesi Annan Planı için "evet’çilerden" imiş. Hatta referandumdan sonra kocası ile birlikte Kıbrıs’tan ayrılıp ABD’ye yerleşmeyi bile düşünmüş. Dolayısıyla, Annan planı ile ilgili sözleri Papadopulos’a şükran borcunu ödemek gibi algılanabilir.

Sakın aklınız başka yere gitmesin. Markulli Kıbrıs’ta Rum tezlerinin hararetli bir savunucusu. Türkiye’ye bakış açısı da gayet olumsuz. Üstelik büyükelçi iken Rum propagandasını yapmak için "ilginç" yönetmelere başvuruyordu.

Danimarka’ya büyükelçi atandığında, Kraliçe 2. Margareth’in sarayda düzenlediği bir törene, geleneksel Karpaz kadını kıyafetiyle katılarak ilgi çekmeye çalışmıştı. Çektiği ilgiyi de fırsat sayıp Danimarka kraliçesine Kıbrıs sorunu hakkında "bilgi" verirken tabii Türkiye’yi kötülemişti.

Markulli, Karpazlı kadın kıyafetiyle Beyaz Saray’a bile girdi. Ha bir de Washington’da büyükelçi iken Noel ve yılbaşı için kutlama kartı yerine yine Karpazlı kadın kıyafetiyle ve yanında Rum büyükelçiliği personelinin de bulunduğu fotoğrafı gönderirmiş.

Rum Dışişleri Bakanı şov yapmayı seviyor olmalı.

Aşkın yorumcusu

Bu diyarda "aşkın yorumcusu" dendi mi, 1970’li yıllardan beri akla gelen ilk isim Yiannis Parios’dur. Ege’nin Paros adasında doğan, liseyi bitirdikten sonra tıp okumak için Atina’ya giden, ancak bu dişi şehrin cazibesine kapılıp okumak yerine bir otel resepsiyonunda çalışan Parios, otelin daimi müşterisi olan bir orkestra şefi sayesinde müzik dünyasına ilk adımını attı. Başarılarının ardı arkası kesilmedi. Neredeyse 30 yıldır zirvede. Doğduğu adaya sevgisi nedeniyle de Varthakuris olan soyadını Parios olarak değiştirdi. Mikrofonda aşkı yorumlamaktan başka, o, Yunanistan’da tanınmış birçok sanatçının seslendirdiği birçok sevilen şarkının yaratıcısı.

Birkaç ay önce Atina’nın incisi sayılan "Megaro Musikis"de, bizim deyişimizle kültür sarayında 100 kişilik bir orkestra eşliğinde, muhteşem bir konser verdi. Konser "Bir sesin resitali" adıyla geçtiğimiz günlerde CD olarak piyasaya çıktı. Tek kelime ile muhteşem. Nasıl derler, mest oldum. Eğer CD çıkmadıysa Türkiye’de bu işle uğraşanlar mutlaka araştırsın.

Parios iki CD’de birbirinden güzel 31 eski şarkıyı söylüyor. Simera (bugün), Kokino garifalo (kırmızı gül), Simadi (iz) ve daha niceleri.

Yunan müziğini sevenlere müjde diyorum işte.
Yazarın Tüm Yazıları