Meğer günün birinde ‘Oğullar ve Babaları’ kitabının yazarları arasında da olmak varmış. Üstelik Ortaylı, Pala, Aras, Erduran, Oskay, Yağcı ve daha nice isimlerle birlikte
İstanbul’dan gelen büyük zarfı açtım. İçindeki kitabın kapağına, yazarlarına baktım önce. Tam 34 kişi. İçindekiler bölümünden buldum ismi ve hızla 253’üncü sayfa gittim. Bir nefeste okudum üç sayfa ve birkaç satırı. Gözlerden akan iki damla sıvı illa da gözyaşı anlamına gelmez değil mi? Rahmetli babam Koço’yu kaybettiğimde (11 Kasım 2007) bu köşede bir yazı yazmıştım. Meslek hayatımda en kolay, en çabuk yazıyı. Öylesine dökülmüştü kelimeler. Birkaç ay sonra “Bir kitap hazırlıyoruz. Bu yazınızı kullanabilir miyiz? Biraz genişletebilir misiniz? Ya da başka bir yazı yazar mısnız?” teklifi geldiğinde düşünmeden kabul ettim. İhmal deyin, günlük iş temposu deyin oturup yazmadım. Verilen süre bitmeden birkaç gün önce de aynı yazıyı birkaç paragraf genişletip yolladım. Meğer günün birinde ‘Oğullar ve Babaları’ kitabının yazarları arasında da olmak varmış. Üstelik İlber Ortaylı, İskerder Pala, Ufuk Aras, Refik Erduran, Çınar Oskay, Nabi Yağcı ve daha nice isimlerle birlikte... Meğer hepimizin babaları ne kadar da benziyormuş birbirine. Paradigma tarafından yayınlanan, editörlüğünü Ahmet Nezihi Turan ile Gökhan Yavuz Demir’in yaptığı ‘Oğullar ve Babaları’nı (vallahi yazarları arasında ben de varım diye değil) tereddütsüz tavsiye ederim. Geçmişte de kitap teklifleri almıştım. Ancak ben muhabirim, yazar değilim ve o kulvarda ‘haddimi’ iyi bilirim. Dolayısıyla kitapta bana da yer verenlere teşekkür ederim. Kitabın bir nüshasını daha istettim. İstinyeli Koço’nun mezarında uzosu, sigarası, güzel bir hatun resmi ve onunla ilgiyi yazının olduğu Hürriyet gazetesi var. Artık ‘Oğullar ve Babaları’ da olacak.
Yunanlıların en sevdiği Alman
Arjantin karşısında 2-0’lık yenilgi ile Dünya Kupası’na veda eden Yunanistan Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Otto Rehhagel soyunma odasında futbolcularına herkesin beklediği kararı açıkladı: “Beyler benden buraya kadar. İstifa edeceğim.” Alman çalıştırıcı dokuz yıldır Yunan Milli Takımı’nın başında ve bu süre içinde tarih yazdı. Futbolda küçük Yunanistan 2004 yılında Portekiz’deki Avrupa Kupası kazandı. 2008’de tekrar bu şampiyonaya katıldı. Şimdi de Dünya Kupası’ndaki ilk galibiyeti (Nijerya’ya karşı 2-1) elde etti. Rehhagel dünya klasmanında 65’inci sırada aldığı Yunan Milli Takımı’nı 13’üncü sırada bırakıyor. Oynattığı ve zevk vermeyen futbolu ya da seçtiği futbolcular için çok eleştirildi. Vaktinin çoğunu Almanya’da geçirmesi de... Ancak, haticeye değil neticeye bakıldığında çok da takdir edildi. Bu diyar insanlarının Almanlar’ı öyle çok sevdiği söylenemez. 2. Dünya Savaşı’ndaki Nazi işgalinin getirdiği felaket unutulmuş değil. Birkaç ay önce de ekonomik kriz içindeki Yunanistan’a yardım için Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bir sürü şartta direnmesi ve Alman medyasının Yunanistan ile alay eden tavrı ise ‘antipati’yi yeniden canlandırdı. Otto Rehhagel ise dokuz yıldır Yunanlıların en sevdiği Almandı.
DÜZELTME: Geçen hafta ‘Teşekkürler Sayın Bakanım’ başlıklı yazının resim altında, Rum öğrenci Marina Sözde’nin yanlışlıkla Zoğrafyon Lisesi öğrencisi olduğu belirtildi. Marina, Zapyon Lisesi öğrencisidir.