Mimis’i öldüren uzun bacaklar

Mikonos’ta bugünlerde herkes Mimis cinayetini konuşuyor. Yaşadıkları bahar sayısı hayli fazla olan çapkınlar ürktü korktu. Çünkü Mimis sadece yaşlı ve zengin değildi. Aynı zamanda fena halde çapkın ve uzun bacak düşkünüydü.

Haberin Devamı

Mimis Zuganelis, yaş 70 (artı üç) ama iş hiç mi hiç bitmemiş bir adamdı. Gündüzleri rüzgarların, geceleri günahların adası Mikonos’ta yaşardı. Tanımayan yoktu Mimis’i. Adaya
yanaşan her lüks teknenin işlemleri, ihtiyaçları onun işiydi. Ayrıca kardeşi Makis ile Mikonos gecelerinin prensi Remezzo barını işletirdi.
Zengin adamdı Mimis... Adanın en güzel sahillerinden Ornos burnunda villası vardı. Bankalardaki parası ne kadardı Allah bilir ama söylenenlere bakılırsa evinin kasasında tam 1 milyon Euro nakit dururdu. Belki geceyarısı nakite ihtiyaç çıkar, üstelik ekonominin hali malum memlekette, bankaların mankaların durumu belli olmaz diyerekten...
Bekardı Mimis... İstisnalar vardır mutlaka ama genel olarak yaşıtları gibi geçirmezdi günlerini, gecelerini. Çok çapkındı.  Uzun bacaklı genç kadınlardı zaafı.
Margarita Piatec, daha iyi bir gelecek için dört yıl önce Polonya’dan Yunanistan’a göç etmişti. Atina’da bir süre mantar gibi türeyen striptiz barlarda çalışmıştı. 28 yaşındaki dilber, üç yıl önce Mikonos’a gitti ve bir ‘hot bar’da sahne aldı.  Margarita’nın Tanrı vergisi bir özelliği vardı. Bacakları çok uzundu./images/100/0x0/55eaddbbf018fbb8f89bb20e
Kesişti yolları işte. Aradaki 45 yaş farka rağmen birlikte oldular. Yazları Mikonos’ta, kışları Tayland’da, Atina’da geçti çiftin. Margarita’ya kuş sütünü bile eksik etmedi Mimis ama söylenenlere bakılırsa kızcağızın gözü bir türlü doymuyormuş. Mikonos’a gelen zengin Arap turistler ağırlıklı olmak üzere ‘ekstralar’ yapıyormuş arada bir.
Aşkından mı yoksa boş mu bulundu Tanrı bilir; Mimis bir gün kasada sakladığı 1 milyon Euro’dan bahsetti Margarita’ya.
Hayatını değiştirmesi, hayallerini gerçekleştirmesi için yeterliydi bu para genç kadının. Düşündü, planını yaptı.
Polonya’dan eski bir sevgilisini aradı. Kim bilir ne dedi ne vaadetiyse, Mimis’i öldürmesi için ikna etti.
“Sevgilim ben birkaç günlüğüne Polonya’ya aileme gidiyorum” dediği günün ertesinde Atina’dan Mikonos limanına gelen gemide iki Polonyalı ‘turist’ vardı. Biri Margarita’nın eski sevgilisi diğeri onun suç ortağı.
Mimis çalan kapıyı açtı. Bir yumruk, iki-üç-beş yumruk yere yığıldı. Sonra bıçak darbeleri, orada verdi son nefesini. Katiller, yerlerini bildikleri güvenlik kameralarını sistem dışı bıraktı. Çelik kasayı sırtladılar ve bir saat sonra hareket eden gemiyle ayrıldılar Mikonos’tan. İki gün sonra ağabeyinin cesediyle karşılaşan Makis adada nüfuzlu adam ya, polisi seferber etti, Polonya ile irtibat kurup dedektifler tuttu. Soruşturma sırasında iki katilin komşu villaların güvenlik kameralarına yakalandıkları anlaşıldı. Kimlikler tespit edildi. İnterpolden yardım istendi. Margarita, eski sevgilisi ve onun suç ortağı, Polonya’da yakalandı. Önümüzdeki günlerde Yunanistan’a getirilerek adaletin karşısına çıkarılacaklar.

Haberin Devamı

Atina’nın yeni patronu

Haberin Devamı

Takvimler 2005 yılını gösterirken, Türkiye’de ombudsman kurumunun oluşturulması gündemdeydi. Sonrasında ne oldu bilmiyorum ama Adalet Bakanlığı tarafından TBMM’de sunulmak için yasa tasarısı hazırlanmıştı. Avrupa ülkelerinde hayli yaygın ombudsmanlar, halkın avukatı, devletin denetimcisi, mağdurun yardımcısı anlamına geliyor. Savunma ve güvenlik konuları dışında devlete hesap soran kişi bir anlamda.
Tasarı geçip yasa halini alsaydı TBMM Türkiye’nin ombudsmanını seçecekti. AB’nin 1.5 milyon Euro’luk bir projesi de Türk ombudsmana işi öğretmek içindi. İspanya, Danimarka, Hollanda ve bazı başka Avrupa ülkeleri talip oldular. Türk Adalet Bakanlığı, Türk ombudsmana işi öğretmesi için tercihini Yunan ombudsmandan yana kullandı.
Söyleşi için makamında ziyaret ettiğim Yunan ombudsman hiçbir zaman unutmayacağım kadar nazik bir insandı. Hani hakka hukuka inancı gözlerinden okunuyordu.
New York’ta doğmuş, çocukluğu Japonya, İspanya ve Yunanistan’da geçmiş, Paris’te hukuk okumuştu. Dört yabancı dil biliyordu. Atina Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesiyken 2003 yılında Yunan Parlamentosu tarafından oybirliğiyle bu göreve layık görülmüştü.
Her yıl 11 bin kişinin kendisine başvurup hakkını aradığını söylemişti. Başvuruların yüzde 50’sinde vatandaşın haklı olduğu belirtmişti.
Sormuştum: ”Sizce Türk ombudsmana işi öğretmesi için Türkiye neden tercihini Yunanistan’dan yana kullandı?” diye.
İlginç bir cevap vermişti: “Türk Adalet Bakanlığının ilgili komisyonuyla görüştüğümüzde kendilerine bir şey söyledim. “Eğer ben Türk olsam ve bu iş için bana bir Yunan, bir İskandinav, bir İspanyol ve bir Fransız gelseydi, Yunan’ı seçerdim” dedim. Bunun nedeni çok basit. Yunanistan’daki devlet sektörü yapısının Türkiye ile büyük benzerlikleri var.”
RÜŞVET VE BAHŞİŞ İKİ DİLDE DE AYNI
* Peki Türk ve Yunan devlet sektöründeki benzerlikler neler?
- Biliyor musunuz, Yunancada kullanılan iki Türkçe kelime var: Rüşvet
ve bahşiş. Türkiye ziyaretlerimde edindiğim izlenim şu: Devlet sektöründe çalışanların eğitim düzeyinin yüksek olduğunu söyleyemem. Ayrıca, devlet yönetimi sanki vatandaşa kapalı. Vatandaşın kendini ilgilendiren bir konuda ilgili daireye ulaşabilmesi güç. İşte ombudsman bu görevi üstlenecek. Bunun yanısıra Türk ve Yunan devlet yönetimlerinin sanırım ortak bir yanı daha var. Devlet gizleniyor. Vatandaşa cevap vermiyor. Ombudsman araya girince vatandaşa cevap vermek zorunda kalıyor.
Geçen beş yıl içinde Yunan ombudsman devlete çok hesap sordu çok kafa tuttu. Birçok meselede vatandaşın hakkını bulmasına yardımcı oldu. Meselelerin üstüne gitti ve vatandaşın hakkını bulmasında büyük rol oynadı.
Konuştuğumuz, o gün bende hayranlık uyandıran Yunan ombudsman Yorgo Kaminis (56) geçen pazar günü büyük bir sürpriz yaparak Atina’nın belediye başkanı seçildi.
Oy kullanma hakkı bulunan yabancı göçmenler, devletten dili yanmış vatandaşlar, devletin acımasızlığını iliklerinde hissetmişler, fakir fukara oyunu hep ona verdi. İktidar partisi PASOK tarafından desteklenen ama her defasında “Ben bağımsızım” diyen Kaminis, ana muhalefetteki sağcı Yeni Demokrasi partisinin çeyrek asırdır ‘kalesi’ sayılan Atina Belediyesi’ni fethetti.
Atinalılar ilk kez siyasetçi olmayan, şu veya bu partinin adamı olmayan bir belediye başkanı seçti.
Tanıdığım ve izlediğim Kaminis başarılı olmak için tüm vasıflara sahip.

Yazarın Tüm Yazıları