Müferra Şinik adını hiç duydunuz mu? Kendisi Kosova Parlamentosu’nda Türk milletvekilidir. Aynı zamanda da Türklerin yoğun yaşadığı Prizren şehrinde öğretmen.
Kutsal saydığı mesleğini siyasete feda etmemiş. Parlamentodaki oturumlara katılması gerektiğinde Prizren’den otobüse biniyor ve yaklaşık iki saatlik yolculuktan sonra başkent Priştina’ya geliyor. Dönüş de yine otobüsle. Yani lojmanı, arabası, şoförü filan yok.
Priştina’dan çok daha güzel bulduğum Prizren’in "Şadırvan Meydanı"nda bir Anavutun işlettiği ve lahmacundan Tekirdağ köftesine kadar Türk kebap ve mezeleri bulunan Besimi Lokantası’nda oturup sohbet ettiğimiz Müferra Hanım’a, milletvekili maaşını soruyoruz: "Bilmiyorum. Daha maaş almadık" diyor. Oysa seçimler geçen kasım ayında yapıldı. Anlayın Kosova’nın fakirliğini.
Batı Trakya’daki Türk, ya da İstanbul’daki Rum azınlığı ile kıyaslarsak, daha fazla haklara sahip olan Kosova’daki Türkler’in sorunlarını sorduğumuzda, "Öncelikle eğitim sorunu" diyor. Tabii tüm Kosova için geçerli işsizlik sorununu da ekleyerek.
Priştina’da hemen hemen hiç rastlamadığımız türbanı, Türkçe’nin resmi dil sayıldığı Prizren’de çok seyrek de olsa görüyoruz. Müferra Hanım bu konuda; "Önümüzdeki günlerde bu konu bizde de gündeme gelecek. Başörtüsüne taraftarım, türbana karşıyım. Bu konunun siyasi araç olarak kullanılmasına karşıyım. İlkokullarda türbanlı öğrenci yok. Ama liselerde birkaç öğrenci var" diyor.
Vedalaşıyoruz. İkinci durağımız Derviş Ailesi. Gecekonduya benzeyen iki katlı bir ev. Girişte salon, mutfak bir arada. "Kosova sobası" hem ısıtıyor hem pişiriyor. Baba öğretmen, Türk ve Müslüman. Anne Arnavut ve Katolik. Üç kızları var: Ferda, Feray, Fulin. Sohbete daldığımzda, bir ara dikkatimiz sessizce dinliyormuş gibi yapan Feray’a kaydı. Meğer bilgisayarda chatleşiyormuş. Anne baba bundan hiç rahatsız değil. Sonra gitarını alıyor 15 yaşındaki genç kız ve Türkiye’de sevilen şarkıları sıralıyor. 11 yaşındaki Fulin gelince orgunun başına geçiyor, Feray bu kez flüt çalıyor. Bize küçük bir konser veriyorlar. Derviş Ailesi, bestelediği "Türkiyem" şarkısı ile uğurluyor evlerinden.
Prizren’de konuştuğumuz Türkler’in anavatandan bir istekleri de var. Türkiye’nin kendilerine çifte vatandaşlık hakkı tanıması.
Türkler’in şehir nüfusunun yüzde 85-90’ını oluşturan Arnavutlar’la ilişkileri son derece iyi. Hemşehrilerini seviyorlar. Ancak savaş yıllarında başka yerlerden gelip yerleşen Arnavutlar’a pek iyi gözle bakılmıyor. Prizrenliler kendilerini "kasabalı", diğer yerlerden gelenleri "köylü" diye tanımlıyor.
Priştina’ya döndüğümüzde tiyatro, spor ve edebiyat etkinlikleri olan Türk derneği Gerçek’e misafir oluyoruz. Çocuklar masa tenisi oynuyor. Büyükler sohbet ediyor. Hayat dolu bir yer. Son durağımız ise Kosova’nın başkentinde dört dörtlük binası ile Türk Ekonomi Bankası (TEB). Burada da güleryüzlü yetkililerden Kosova’da faizlerin yüzde 3.5, tüketici kredisinin de yüzde 8 civarında olduğunu öğreniyoruz.
Evlere şenlik Priştina havaalanında, Kosova günlerimi noktalayacak uçağı beklerken, bu ülkede en çok neyi sevdiğimi düşündüm.
Tertemiz, saf ve samimi insanları...
Tabii 20 yıl sonra ne olur bilemem.
Eftalya Hanım’a ödül
Anlamlı bir tören vardı geçen pazar günü Atina’da. "Lisistrati" adlı sivil toplum örgütü, Türk-Yunan ilişkilerine katkılarından dolayı bazı önemli şahsiyetleri ödüllendirdi.
İki ülkenin yakınlaşmasında politikacılardan ve işadamlarından çok daha fazlasını yapan "Yabancı Damat" dizisinin "Eftalya"sı Tülin Oral’a, bugünlerde gösterimde olan "Ulak", daha önce de "Babam ve Oğlum" ile biz İstanbullu Rumlar’ı anlatan "Bir Tutam Baharat" filmlerinin müziğini yazan Evanthia Rebuçika ve Ege’nin iki yakasında da dostluk köprüleri kurulması amaçlı konserlerin "müdavimi" ses sanatçısı İris Mavraki’ye teşekkür plaketleri verildi.
Yılların Devlet Tiyatrosu sanatçısı Tülin Oral ile sohbet ederken, bırakın Yunanistan’ı, Türkiye’de bile herkesin onu "Eftalya" olarak tanıdığını öğreniyoruz. Hatta İstanbul’da taksicinin biri Türk olduğuna inanmamış. Cep telefonu ile eşini arayıp "Eftalya Hanım Türkçe biliyor. Meğer Türkmüş. Al işte konuş kendisiyle" demiş.
Hayranı olduğumuzdan, Rebuçika ile sohbetimiz duygularımızı anlatmakla başlıyor. Son yıllardaki çalışmalarının hemen tümünün Türk filmlerine müzik olmasından son derece memnun. Gözleri, hareketleri ve özellikle mütevaziliği ile "Ben sanatçıyım işte" diyor adeta Rebuçika. "Müzik dünya dilidir. Sınır tanımaz. Gelecekte daha da iyi şeyler yapacağız" diyor.
İris Mavraki hakkında daha önce de yazmıştık. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Senfoni Orkestrası eşliğinde Rodos Adası’nda muhteşem bir konser vermişti. 1973 yılından beri Türkiye’yi ziyaret ediyor. "Adeta Türk sayılırım" demesi de ondan.
Üç gerçek sanatçıyı da tebrik ediyoruz.
Secret Combination
Eurovision şarkı yarışması "ne senle yaşanır ne de sensiz" gibi bir şey. Kendini ciddiye almadığında komiktir. Aldığında ise "İşte size yeni bir Pavarotti-Careras-Domingo üçlüsü yarattık" der gibi havalara girdiğinden "Laz fıkrası" gibidir.
Belgrad’da mayıs ayında yapılacak 53. Eurovision şarkı yarışmasında Yunanistan’ı "bahtı açık" bir kız temsil edecek.
ABD’den birkaç yıl önce Yunanistan’a göç eden, pop star tarzı bir TV yarışmasında adını duyuran ve Yunancası, her cümleye "ooo my god" diye başlayacak kadar mükemmel Kalomira (iyi bahtlı) Saranti, "Secret Combination" adlı şarkıyı seslendirecek.
Kalomira’nın "sanat hayatı"ndaki en büyük süksesi, bugüne kadar doldurduğu dört CD’deki şarkıları arasında yer almıyor. Kendisinden en çok bahsedilmesine vesile olan olay, 2004 yazında, Atina’daki antik Herodion amfisinde yaşandı. Hani bir benzetme yapacaksak bu diyarın Özdemir Erdoğan’ı diyebileceğimiz Dionisis Savopulos’un konserinde, sanatçının aynı zamanda doğumgünü de olduğundan, sahneye getirilen dev pastanın içinden çıktı Kalomira.
Hareketleri oldukça sempatik genç kızın, Britney Spears ile de Jennifer Lopez ile de "bağları" var. Spears’in adını ilk duyurduğu yıllardaki gibi dansediyor ve Lopez gibi giyiniyor. Şarkıya gelince, cıvıl cıvıl işte. Jürinin yüzde 40, halkın da yüzde 60 katkısıyla belirlenen sonuçlara göre, "Secret Combination" yüzde 68 ile birinci oldu. Diğer iki aday şarkı, yüzde 16 ve yüzde 15 oy aldı.
Yunanistan’ı temsil edecek şarkıyı, şıkıdım şıkıdım tarzı olduğundan beğeneceğinizi umuyorum. Türkiye’nin yarışma gecesi Kalomira’ya puan vermesi de mümkün.