Yunan atasözü, "Evini methetmezsen günün birinde başına çöker" der.
Hürriyet Atina bürosunun bulunduğu Kolonaki semtinde 31 Aralık günü gördüklerimi ve yaşadıklarımı bu atasözü olsaydı da, olmasaydı da yazacaktım.
Yeni yıla denk düşmesi nedeniyle günlerden pazar olmasına rağmen dükkanlar açıktı. 1950’li yıllarda semt inşa edilirken bulunan tarihi küçük bir kolondan adını alan Kolonaki en kalabalık günlerinden birini yaşıyordu.
Sokaklarında, birbirinden pahalı markaların ürünlerini harika bir vitrin estetiğiyle teşhir ettiği dükkanlar ile birbirinden ünlü siyasetçilerin, işadamlarının ve sanatçıların oturdukları apartmanları barındıran Kolonaki’nin meydanında kafelerin, restoranların ve barların egemenliği hüküm sürer. Avrupa’de kahveyi en pahalı (ortalama 5-7 euro) içebileceğiniz meydan kafeleri buradadır. BU ÇOCUKLARA ŞEKER YETMEZ
Bendeniz bilgisayarımın başında bir yandan rahmetli hocam Ahmet Uran Baran’ın hálá kulağımda küpe olan "Bayram günleri gazeteye yurtdışından haber koymak diğer günlerden daha kolaydır" sözü ile Yunan gazetelerini mercek altına alırken, bir yandan da balkon kapısından ellerinde alışveriş paketleri ile yoldan geçenleri göz ucuyla izliyordum.
Kapı çaldı. Buralarda adettir. Noel ve yılbaşında çocuklar üçgen şeklindeki zilleri çalıp bayram şarkıları söylerler. Bizler de bu şarkıları dinlemeyi uğur sayarız: "Aybaşı yılbaşı, Aziz Vasilis geliyor Kayseri’den. Otur bizde ye iç, şarkılar söyle gönlümüzü eğlendir".
Şeker ikramı ile filan geçiştiremezsiniz bu çocukları. Memnuniyetinizi daha somut, yani nakit olarak göstermeniz gerek. Birkaç kez açtım kapıyı ve bu şarkıları dinledim. Sonra "çocuk uyuyor", "hasta var" gibi aşina bahanelere başvurdum.
Öğleyi geçiyordu vakit ki dışarı çıktım. Meydanda iğne atsanız düşecek yer yok neredeyse. Kafelerdeki masalara ilişti gözüm. 364 günün aksine kahve servisi yoktu. Beyaz örtüler, tabaklar, çatallar-bıçaklar vardı masalarda. Ve her bir masada ünlüler... Kimi akrabaları, kimi dostları ile oturmuş yemek yiyorlardı. ESPRESSO YERİNE ŞAMPANYA
Meydanın son kafesi "Da Capo"ya yaklaşmak ise neredeyse imkansızdı. Polisiye bir romana bile konu olan (Da Capo’da Cinayet) bu kafenin girişinde piyanist şantörün biri kaptırmış kendini, eski ve yeni Yunan şarkılarını peş peşe sıralıyordu. Normal şartlarda 30-40 kişinin oturabildiği bu kafede en az 200 kişi vardı.
Herkesin elinde şampanya kadehi, tabağında somonlu ya da proşuttolu sandviç. Espresso ve capuccino bugün izinliler.
Şık hanımefendiler ve şık beyefendiler birbirlerine yeni yıl temennilerinde bulunuyorlar. Piyanistin söylediği şarkıya eşlik etmek için sandalyelerinden fırlayanlar, masalarında neşe kaynağı oluyor.
Aralık ayının son gününde ilkbaharı kıskandıracak bir güneş, yüzlerce insanın dudaklarından eksik olmayan tebessüm ve Da Capo’daki piyanistin şarkıları. Daha ne olsun?
KOLONAKİ BİR BAŞKA
Karanlık çöktü. Dükkanlar kapandı. Kolonaki Meydanı’nda güzellik de "perde" demeye hazırlanıyordu. Herkes yılbaşı gecesi kurtlarını dökmeden dinlenmek için evine gidiyordu.
Akşam Kolonaki Meydanı bomboştu. Kafeler bile kapandı. Yanıp sönen binlerce küçük lambanın dışında birkaç saat önce yaşananların şahidi kalmamıştı.
Kolonaki’yi İstanbul’umun Nişantaşı’na benzetirim hep. 2005’in son günü Nişantaşı’nda idim. Güzeldi güzel olmasına ama Kolonaki bir başka...
Tasos’un yeni yıl mesajı
"Kimseye çözüm istemediğimizi iddia etme hakkı tanımıyoruz. Politikamız ve yaptıklarımız, daima çözüm istikametindedir. Herkesten önce ve herkesten fazla ve en kısa sürede çözümü biz istiyoruz. Çünkü çözümsüzlüğün olumsuz sonuçlarına katlanan bizleriz. Eğer bazı kimseler, Kıbrıs sorununun nihai çözümüne katkıda bulunduklarına inanarak bölücü bir varlığı cesaretlendirme ve destekleme yolunu seçiyorlarsa, haksızlıktan daha da büyük bir hata işlemektedirler."
İnanır mısınız bilmem ama bu sözler Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un yeni yıl mesajında yer aldı.
Şimdi, Rumlar bu mesajı duyduklarında ne dediler? Bilemem. Madem "tüm Kıbrıs’ın cumhurbaşkanı" olduğunu söylüyor Papadopulos; bırakın uzun geçmişini, 2004’ten bu yana yaptıklarını bilen Kıbrıslı Türkler ne dediler? Bilemem. Tasos’un Atina destekli inadına muhatap kalan ve göründüğü kadarıyla daha da kalacak AB ne dedi? Bilemem. Emekliliğin ilk günlerini yaşayan ve sanırım damağında hálá acı bir Kıbrıs tadı olan eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan ne dedi? Onu da bilemem...
BİLDİKLERİM...
Bildiğim, Rum Yönetimi’nin eski lideri Glafkos Klerides’in önümüzdeki günlerde piyasaya sürülecek ve Rum kesimindeki "Kıbrıs Üniversitesi" öğretim üyesi Niyazi Kızılyürek’in yeni kitabında yer alan sözleridir: "Tasos’un politikası mantıksız. Kıbrıs, sonunda ikiye bölünecek". Ancak, Klerides 2004 seçimlerinde Papadopulos’a yenildi. Üstelik hayli ihtiyarladı ve aktif politikadan uzaklaştı.
Bildiğim, Rum kesiminde Papadopulos’un tartışmasız bir şekilde oyunun hakimi olduğudur. Bildiğim, Rum kesiminde 2007 yılı içinde çözümü pek kimsenin beklemediği, hatta istemediğidir. Bildiğim, 2008 yılındaki seçimler için bugün itibariyle Papadopulos’tan başka güçlü bir adayın bulunmadığıdır.