Önce ağustos, sonra eylül, daha sonra da Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin başladığı 3 Ekim öncesi tarihleri dendi. En son da kasım ayının son haftası gündeme geldi.
Ne var ki Kostas Karamanlis’in yaklaşık 50 yıl sonra Yunanistan’ın başbakanı olarak ilk Ankara ziyareti yine başka bahara kaldı.
Karamanlis, bu dönemde Ankara’ya gitmeyeceğini Japonya’da açıkladı. ‘Ankara’ya bu yıl içinde gitmem zor görünüyor. Önümüzdeki yılın başları için elverişli tarihleri belirlemeye çalışıyoruz’ dedi.
Bizim onca yıldır ‘Tarih belirlemeye çalışıyoruz’dan anladığımız, ziyaretin en azından Atina’da şimdilik düşünülmediğidir. Hatırladığımız kadarıyla daha önceki Yunan başbakanlarının ömürleri de hep Ankara ziyaretleri için ‘tarih belirleme çalışmalarıyla’ geçti.
Karamanlis neden Ankara’ya gelmiyor? Bu soruya cevap vermek için Ankara çıkışlı ‘Karamanlis geliyor’ haberlerinin Yunan medyasında nasıl değerlendirildiğine bir göz atmak bile yeterli.
Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi Ta Nea geçenlerde ‘Yunan dışişleri kaynakları, Karamanlis’in bir şeyler almadan Anıtkabir’e giderek çelenk koymasının mümkün olmadığını belirtiyorlar’ diye yazdı.
E pes doğrusu...
İNCE HESAPLAR
Zaten son günlerde Yunan medyası tek telden çalıyordu: ‘Türkiye Yunanistan’a karşı tavrını sertleştirdi... Türkiye, Ege’de ihlallerini yoğunlaştırdı... Başbakan Erdoğan, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayacaklarını tekrarladı... Türkiye, patrikhanenin ekümenikliğini tanımıyor...’
Nedense, Türkiye’nin tavrında son günlerde değişen bir şey olmadığını söyleyen bir Allah’ın kulu çıkmadı.
Atina’da söylenenlere bakılırsa, ziyaretin bu dönemde gerçekleşmemesini isteyen bazı diplomatlar, ziyaretin gerçekleşmesini isteyen Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis’i sonunda ikna etmişler.
Bize göre ise Karamanlis, bir kez daha iç tüketimi düşünerek Ankara ziyaretinden vazgeçti. Son kamuoyu araştırmaları, iktidar partisi Yeni Demokrasi’nin anamuhalefet partisi sosyalist PASOK ile birbuçuk yıl önce yüzde beş olan farkının, yüzde 0,5’e kadar indiğini gösteriyor. Böyle bir ortamda Karamanlis, Atina’nın gündemini ‘Ankara ziyareti’nin oluşturmasını istemedi.
Oysa, Türk-Yunan ilişkilerinin iyi düşünülmüş, ancak cesur ve kararlı adımlara çok ihtiyacı var.
Beyoğlu’mu aydınlık istiyorum
Geçenlerde yolum kısa bir süre için İstanbul’dan, Beyoğlu’ndan geçti.
O ne hal öyle?
Niye her yer kazılmış?
Madem kazılmış, niye işler bir an önce bitirilmiyor?
En son, pazar ve pazartesi günleri geç saatlerde Taksim’den Tünel’e kadar yürüdüm. Çalışanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Ciddi kapsamlı bilgi edindiğimi söyleyemem ama anlayamadığım, Beyoğlu kaldırımlarının neden illa da değiştirilmek istenmesi. Talimhane’deki kaldırımların Beyoğlu ile ilgisi ne?
Güzelleştirmek, bir yerin mutlaka çehresini mi değiştirmektir?
Herhalde büyüklerimizin bir bildiği vardır...
Herhalde Beyoğlu’nu artık adam gibi ışıklandırmayı da ihmal etmezler. Özellikle Galatasaray’dan Tünel’e kadar çok ama çok ışık görmek istiyorum. Ara sokaklarda da öyle. Niye öyle karanlık? Gizlenmek, gösterilmemek istenen bir şey mi var?
Beyoğlu’mu aydınlık istiyorum.
İmza: İstanbullu Yorgo Kırbaki
Tanyeli’nin Atina çıkarması
Tanyeli kızımız Atina’yı fethetti.
Biz izleyemedik ama öğrendiğimiz kadarıyla, şehrin en ‘in’ gece kulüplerinden Bebek’te bir geceliğine sahneye çıkan Tanyeli izleyenleri büyülemiş...
Tanyeli’yi Yunan Star TV’sinde izledik. Önce bir güzel dans etti, sonra da kendisine yöneltilen sorulara cevap verdi. Türk ve Yunan erkeklerinin ortak yönlerinden birisinin de kadının evde oturması olduğunu, kendisinin ise seyahatleri ve dans etmeyi çok sevdiğini söyledi. Programın sunucuları arasında olan sulu birinin özel hayatıyla ilgili sorularını da bir güzel geçiştirdi.