Paylaş
Seninle işler sanki biraz karışık. Adın ne ya? Nikola mı? (Katolik âlemi) Vasil mi? (Ortodoks âlemi). Ya soyadın? “My name is Bond, James Bond” misali “Claus, Santa Claus”mu? Öyle soyadı olmaz. Bildiğim, fazla ismi olanlar biraz karanlık tiplerdir. Ayrıca, memleket neresi? Kayseri? Patara? Finlandiya “Farklı kişiler hepsi” cevabını anlamam. En iyisi kimlik kartını ya da pasaportunu göstermen.
Sevgili, Noel Baba. Baştan söyleyeyim: Çocukluk hayallerimle hesaplaşmamı çoktan yaptım. İtiraz etme sakın, çocukluğumda senden ne istediysem getirmedin. Yalan söyleme. İstanbul’da her yılbaşı evimizde oyuncaklarla, minik lambalarla süslediğimiz çam ağacının altında bulduğum ışıkları yanıp sönen oyuncak uçağı da kıpkırmızı itfaiye arabasını da pille çalışan küçük transistörlü radyoyu da getiren rahmetli babam Koço idi.
“Eğer varsa gelsin göreyim” dediğimde de yüzünün dört bir yanına pamuklar sıkıştıran Koço’nun o kırmızı-beyaz kıyafetini diken de annem Katerina.
Söz kıyafetten açılmışken, öyle ak sakallı, iri cüsseli kırmızı kıyafetli beyaz kürk yakalı bir adam karikatürünün ilk kez 1823’te bir şiirin yazıldığı kâğıdı süslediği doğru mu? Kötü diller “Hayal sanayisi o karikatürden sonra başladı” diyor çünkü. Hadi bunu geçelim. Çoktan kapanmış ‘White Rock Beverages’ adlı meşrubat fabrikasının 1915’te reklam kampanyası için tıpatıp sana benzeyen birini keşfettiği de mi yalan?
TORBAN NEDEN O KADAR KÜÇÜK?
Sevgili, Noel Baba. Herkes “ha ha ha” diye gülerken, senin “ho, ho, ho” gülüşünü hiç anlamadım. Hoş, kızağına bağladığın o zavallı rengeyiklerinin senin iri cüsseli bedenini taşırken acıdan kıvranacak yerde nasıl mutluluk içinde gülümsediklerini de bir türlü kafam almadı. Üstelik, madem dünyada milyonlarca çocuğa hediyeler getiriyorsun sırtındaki torba neden o kadar küçük?
Öyle bir ‘efsane’ yarattın ki Noel Baba, adını kullanıp iyilik yapanlar bile belasını buluyor. Varlığına inanan bir çocuk sana mektup yazıp “Çok fakiriz. Bize 1000 Euro gönder” demiş. Senden ses seda çıkmadı tabii ama mektubu okuyan postanede çalışanlar, çocuğa acıyıp aralarında 500 Euro toplayıp göndermişler. Çocuk saf. Hâlâ sana inanıyor ya yeniden kaleme sarılmış: “Noel Baba, biliyorum sen 1000 gönderdin ama 500’ünü postanedeki alçaklar götürdü. Yeniden 500 yollayabilir misin?”
İnanmıyorum sana işte! Varolduğuna, gerçek olduğuna inanmıyorum.
Ne var ki, her yıl bugünlerde nedense içimden bir çocuk sesi “Var, var” diyor senin için. Hodri meydan Noel Baba! 2013’te kimsenin dişi bile ağrımasın. Gözyaşı akacaksa sevinçten olsun, cepler hiç boş kalmasın. O zaman inanacağım sana, “Sahici” diyeceğim senin için.
Sevgili Noel Baba. Seni fazla da tutmayayım. Daha gideceğin o kadar çok yer var ki... Hepinize sağlıklı, mutlu bir yıl diliyorum.
Paylaş