Hacıyatmaz Hristofyas

Dimitris Hristofyas hem siyasi kariyerinde hem özel hayatında öyle badireler atlattı, öyle zor durumlardan kurtuldu ki bir kez daha ayakta kalması kimseyi şaşırtmayacak

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, üç buçuk yıllık iktidarının şüphesiz en zor günlerini yaşıyor. Geçen 11 Temmuz’da ‘Evangelos Florakis’ deniz üssünde 13 er, subay ve itfaiyecinin ölümüyle sonuçlanan patlamadan sonra sonu nereye varacağı meçhul bir yokuşta yuvarlanıyor adeta. Hangi biriyle baş etsin?
Bir yandan, kapısında her gece toplanıp “patlamadan sen sorumlusun” ve “Cuntacı Hristofyas” diye bağıran binlerce Rum.
Bir yandan, kendisiyle hükümet ortaklığı şartlarını yeniden görüşmeye mecbur bırakmak için bence aşırı milliyetçi DİKO partisinin kabinedeki bakanlarını çekerek yarattığı siyasi buhran.
Bir yandan, yine patlamanın yol açtığı adada eşi görülmemiş elektrik ve su sıkıntısı.
Bir yandan, KKTC’den elektrik alınıyor diye Rum tarafındaki ‘Eyvah vatan elden gidiyor’ ve ‘Davaya ihanet edildi’ tarzı saçma sapan tepkiler.
Bir yandan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının adeta “Yunanistan’dan sonra sıra size geliyor” dercesine biri diğerinin ardından Kıbrıs Rum Kesimi’nin kredi itibar notunu düşürmesi.
Bir yandan da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC ziyareti öncesi ve sonrasındaki açıklamalarının Rum tarafında yarattığı gürültü.
Bugünkü Kıbrıs Rum Kesimi, 2004’te Annan Planı’na ‘Hayır’ diyen Kıbrıs Rum Kesimi’ni hiç de hatırlatmıyor. Hristofyas da bunun gayet iyi bilincinde. Peki baş edebilecek mi onca dertle Dimitris?
Eğer hayatının bugüne kadar pek fazla bilinmeyen dönemlerine bakılırsa ‘evet’ diyebilmek mümkün. Çünkü Hristofyas yüzde 100 bir ‘mücadele’ adamı. Derler ya ‘feleğin çemberinden geçmiş’ hatta defalarca geçmiş biri o.
“Çocukluğumda ayakkabımın olmadığı, çıplak ayak dolaştığım zamanlar oldu” diyor bir demecinde. 10-12 yaşındayken hem okula gidiyor hem de babasıyla inşaatta çalışıyor, hatta köy kahvesinde de garsonluk yapıyordu. Hani ‘anadan babadan’ sıkı bir komünist o.
Rum Kesimi’nde, komünist AKEL’e bu parti daha illegalken üye olduğunda sadece 14 yaşındaydı. 1960’larda dönemin AKEL lideri Papaioannou, Hristofyas’ın doğduğu Girne’deki Dikmen (Dikomo) köyüne gitti. Düzenlenen törende açılış konuşmasını Hristofyas yaptı. AKEL lideri Papaioannou bu konuşmadan çok etkilendi ve parti parasıyla Hristofyas’ı tarih eğitimi görmesi için Moskova’ya yolladı. Dönüşünde parti içinde hızla yükseldi ve 1988’de AKEL’in genel sekreteri yani lideri oldu.

DERİSİ SOYULMUŞ KERTENKELE

‘Anavatan’ Yunanistan ile hiçbir zaman öyle ahım şahım ilişkiler kurmadı. Gençliğinde kendini Atina’dan çok Moskova’ya yakın sayıyordu. Yunanistan’ı ‘Derisi soyulmuş kertenkeleye’ benzetiyordu.
Rum Yönetimi lideri olduktan sonra da Washington’da yaptığı ve Atina ile Rum Kesimi’nde büyük gürültü kopmasına yol açan konuşmasında, Yunanistan ve Türkiye’yi kastederek “1974’te anavatan diye adlandırılan iki ülke de Kıbrıs’a saldırdı. Kıbrıs tecavüz kurbanıydı. Şimdi yeniden bekaretini tesis etmeye çalışıyoruz” dedi.
Siyasi mücadeleleri bir yana, özel hayatında da ölüme defalarca meydan okuyabildi. Daha 36 yaşındayken ilk enfarktüsünü geçirdi. Kalbi için tam altı defa ameliyat masasına yattı. Tam iyileştim derken bu defa böbreklerinin ihanetine uğradı. Yıllardır kız kardeşi Despina’nın kendisine verdiği bir böbrekle yaşıyor.
Dimitris Hristofyas’ın hayatından aktardığım kesitler bu defa da ‘ayakta kalmayı başaracağı’ sinyallerini veriyor.
Yazarın Tüm Yazıları